Browsing by Author "AKAN, Hamdi (Tez Danışmanı)"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item Granülosit koloni uyaran faktör ile kök hücre mobilizasyonu yapılan sağlıklı vericilerde solubl adezyon molekülleri(Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı) ARSLAN, Önder (Yazar); AKAN, Hamdi (Tez Danışmanı); KOÇ, Haluk (Tez Danışmanı)Bu çalışmada G-CSF ile kemik ilikleri uyarılan sağlıklı hematopoetik kök hücre vericilerinin serum solubl adezyon molekül seviyelerindeki değişiklikler gözlendi. Bu moleküllerin birbirleri ile olan ilişkileri ve adezyon molekülü seviyelerindeki değişikliklerle allogeneik transplantasyon uygulanan hastalardakî granülosit ve trombosit toparlanma süreleri arasında ilişkili olup olmadığı değerlendirildi. Ocak 1996 - Mart 1997 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi, İbni Sina Hastanesi, Hematoloji-Onkoloji Bilim Dalı, Kemik İliği Transplantasyon Ünitesinde hematolojik maligniteleri nedeniyle allogeneik periferik kök hücre transplantasyonu planlanan 15 hastanın sağlıklı donörleri çalışma grubunu oluşturdu. Bu sağlıklı allogeneik periferik kök hücre vericilerine lOu/kg/günde tek doz s.c. x 5 gün G-CSF verildi ve G-CSF öncesi, G-CSF alırken 3. günde ve G-CSF'nin kesilmesinden 24 saat sonra sICAM-1, sE- Selektin, sL-Selektin ve sCD44 seviyeleri ölçüldü. Solubl adezyon moleküllerinin serum seviyelerinin ölçümü için ticari elisa kiti kullanıldı (Bender Med, Austria). Donörler transplantasyon uygulanacak hastaların HLA-identik kardeşleriydi. Donörlerin yaşı median 30 (22 - 45) 'du. Bunlardan 8'i kadın, 7 'si erkekti. Onbeş donöre toplam 33 seans lökaferezis uygulandı. Median lökaferez sayısı 2 (1 - 3) idi. Bu donörlerden elde edilen CD34+ hücre sayısı median 15.2 (0.8 - 88.0) x 10e6/kg idi. Hastalarda granülosit engrafmam median 11 (10 - 18) günde, trombosit engrafmam ise 12 (9 - 33) günde gerçekleşti. Hastalara verilen CD34+ hücre sayıları ile granülosit engrafman sayıları arasında pozitif korelasyon tespit edildi (p=0.022). Buna karşın aynı ilişki trombosit toparlanma dönemi için bulunamadı (p=0.248). Yapılan değerlendirmede G-CSF sonrası donörlerde serum sICAM, sE- Selektin, sL-Selektin ve sCD44 seviyelerinde bazal düzeylerine göre artış tespit edildi. Bu artış sICAM ve sCD44 düzeyleri için istatistiki olarak anlamlı bulunmazken (p=0.722 ve p=0.321), sE-Selektin ve sL-Selektin düzeyleri için ileri derecede anlamlı bulundu (p=0.0001 ve p=0.002). sICAM düzeyleri ile sE-Selektin (p=0.025) ve sL-Selektin (p=0.005) düzeyleri arasında da anlamlı ilişki tespit edildi. Yine sE-Selektin ile sL- Selektin değerleri arasında da korelasyon bulundu (p=0.0001). 43 Artış saptanan bu solubl adezyon moleküllerinden sL-Selektin düzeyleri ile CD34+ hücre sayıları arasında da korelasyon saptandı. Solubl adezyon molekülleri ile hastalardaki engrafman zamanları arasında yapılan değerlendirmede ise sICAM düzeyleri ile granülosit ve sL-Selektin düzeyleri ile trombosit engrafmanı arasında ilişki tespit edildi.Item İdiopatik trombositopenik purpura (ITP) hastalığında, trombosit yüzeyi ve serumda otoantikor varlığının klinik ile ilişkisi(Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İç Hastalıkları Anabilim Dalı) ERDOĞAN, Mehtap (Yazar); AKAN, Hamdi (Tez Danışmanı)İdiopatik trombositopenik purpura hastalığında (ITP), trombosit yüzeyi ve serumda otoantikor varlığının klinik ile ilişkisi.Bu çalışmanın amacı sebebi belli olmayan trombosit düşüklüğünün araştırılmasında uygun metodun belirlenmesi ve klinik bulgular ile korelasyonun tespitidir. Anti Trombosit Antikor (ATA) çalışılması yapılan hastalarda trombosit yüzeyindeki ve hasta plazmasındaki otoantikorlar, Akım Sitometrisi yöntemiyle indirekt olarak tespit edilmektedir. Bu araştırmada ise bu çalışmaya ek olarak, otoantikorlar serumda ELISA yöntemi ile tespit edilip, 2 çalışmanın sonucu karşılaştırmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar hastanın klinik bulgularıyla beraber değerlendirilerek, bu testlerin tanısal değeri incelenmiştir. Böylece ITP tanısı için yapılan testlerin önemi ve değeri anlaşılmıştır. 22 yeni tanı almış yada tedavi sonrası izlenen idiopatik trombositopenik purpura (ITP) ve 7 yeni tanı almış yada tedavi sonrası izlenen sistemik lupus eritematosus (SLE) hastalarından alman örnekler çalışmaya alınmıştır. Çalışmaya alınan hastaların ortalama yaşları 47 (19-75) idi, ortalama trombosit sayılan ise 75 x 109/L (9 x 109/L- 200 x 109/L) idi. Hastaların %17'sinin trombosit sayılan mm3'de 0-30 x 109/L arasında, %32'sinin 30 x 109/L-60 x 109/L arasında, %17'sinin 60 x 109/L-90 x 109/L arasında, %10'unun 90 x 109/L-120 x 109/L arasında, %24'ünün ise 120 x 109/L ve üzeriydi. Hastaların %27'si erkek, %73'ü kadındı. Antitrombosit antikor (ATA) test sonucunu pozitif olarak kabul etmemiz için kesin bir değer verilememekle birlikte, bu çalışmada %1'den yüksek olan sonuçlan pozitif olarak kabul edildi. Toplam hastaların %45'inin sonucu FCM ile pozitif, %55'i ise negatif olarak bulundu. Çalışmaya alınan kadınların %50'sinin FCM sonucu pozitif, %50'sinin negatif olarak bulundu. Erkeklerde ise pozitif bulunan hasta %33, negatif bulunan hasta ise %67 bulundu. Çalışmaya alınan hastaların %50'sinin ELISA sonucu (trombosit havuz kullanılarak çalışılan) pozitif, %50'sinin sonucu negatif bulunmuştur, %55'inin ELISA sonucu (trombosit tek bir verici kullanılarak çalışılan) pozitif, %45'inin sonucu negatif bulunmuştur. Yapılan değerlendirmede kadınlarda ELISA (havuz) 47 sonuçlarının %50'sinin pozitif, %50'sinin negatif olduğunu; tek bir verici ile çalışıldığında pozitif oranının %44'e indiğini, negatif oranın ise %56'ya çıktığı görülmektedir. Erkeklerde yapılan değerlendirmede ise ELISA (havuz) sonuçlarının %50'sinin pozitif, %50'sinin negatif olduğunu; tek bir verici ile çalışıldığında sonucun aynı olduğu görülmektedir Bu çalışmaya ITP hastalarına ek olarak ikincil bir trombositopeni olan SLE'li hastalarda alınmıştır. Toplam olarak çalışmaya alman 7 SLE hastasının %14'ün ELISA (havuz) ile pozitif, %14'ünün hem tek bir verici ile yapılan ELISA çalışmasında, hem de havuz ile yapılanda pozitif çıktığı, verici ile pozitif çıkan hiç hasta bulunmadığı görülmüştür. Hastaların %71'inin sonucu ELISA ile negatif çıkmıştır FCM ile yapılan çalışmada ise hastaların %71'i pozitif, %29'i negatif bulunmuştur. Yapılan akım sitometrisi çalışmasında kontrollerde esas alınarak yapılan değerlendirmede sensitivite değeri %66,6, spesifite değeri ise %100 olarak bulundu. Buna karşın ELISA çalışmasının sensitivite değeri %61 bulunurken spesifite değeri %72 bulundu. Sonuç olarak yapılan çalışmalarla ITP tanısının uygulanan metodların hiçbiriyle tekbaşına konamadığı, tanının hastanın kliniği ile birlikte değerlendirilerek konması gerektiği anlaşılmıştır.AbstractThe relationship of the presence of auto antibody on platelet surface and in serum, with the clinic of the patient in patients with FTP The aim of this study is to determine the appropriate method to diagnose idiopathic thrombocytopenic purpura and to determine the correlation with clinical findings. Autoantibodies on platelet surface and patient serum were determined with flow cytometry (FCM) and autoantibodies in patient serum were determined by ELISA and results of these two methods were compared. Results were correlated with clinical findings, and the diagnostic value of these tests were investigated. Twenty-two new diagnosed or treated ITP patients and seven patients with Sistemic Lupus Eritematosus were accepted to this study. The mean age of the patients were 47 (19-75), the mean platelet count was 75 x 109/L (9 x 109/L-200 x 109/L). The platelet count of the 17% of the patients were 0-30 x 109/L in mm3, in 32% of the patients were 30 x 109/L-60 x 109/L, 17% of the patients were 60 x 109/L -90 x 109/L, 10% of the patients were 90 x 109/L-120 x 109/L, 24% of the patients were 120 x 109/L or higher. 6 of the patients were male, and 16%o were female. We accepted the results that were higher than 1% as positive. The FCM results of 45% of all the patients were positive, and 55% were negative. Fifty percent of the women that were taken to this study gave positive FCM results, and 50% were negative. In males, 33% of them were positive, and 67% were negative. 50%o of the patients had positive ELISA results, (studied with platelet pool), and 50% were negative. 55% of the patients had positive ELISA results (studied with only a donor), and 45% were negative. In females, 50% were positive and 50% were 49 negative with ELIS A pool, if the study was performed with a donor, the positive value decreased to 44%, and the negative value increased to 56%. In males, the ELISA (pool) results were 50% positive, and 50% were negative. When we analyzed only with a donor, the results were the same. In addition, patients who had secondary thrombocytopenia (SLE) were evaluated. 14% of the total SLE patients, were positive by ELISA (pool) and 14% of them were positive either by pool or by a donor. 71% of the patients were negative by ELISA. 71% of the patients were positive by flow cytometry. FCM study revealed that the sensitivity value 66,6%, and specifity value was 100%). In ELISA study, the sensitivity was 61% and specifity was 72%. As a result, we demonstrated that to diagnose FTP, none of the these methods are satisfactory and clinical findings are still the main clue in diagnosing ITP.