Browsing by Author "Çelikten, Berkan"
Now showing 1 - 7 of 7
Results Per Page
Sort Options
Item Atipik parsiyel füzyon gösteren alt santral dişin endodontik tedavisi: Vaka raporu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2017) Çelikten, Berkan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiFüzyon, geminasyon ve konkresens diş sert dokularının gelişimsel anomalisi sonucu meydana gelmektedir. Füzyon, embriyolojik dönemde iki dental germin kaynaşmasıyla oluşan dental yapının, geniş bir kuron şeklinde ağızda görülmesidir. Ancak füzyon, embriyolojik geç dönemde gerçekleşirse normal boyutunun iki katı kadar bir diş oluşurken, erken dönemde gerçekleşmesi durumunda neredeyse normal boyutta tek diş gelişebilmektedir Bu anomalilerin tedavisi, fonksiyonel ve estetik nedenlerle endodontik, cerrahi, ortodontik veya estetik tedavi yaklaşımları gerektirebilmektedir. Bu olgu raporunda da, supernumerer keser diş ile atipik parsiyel füzyon gösteren sol alt santral dişin multidisipliner tedavisi sunulmaktadırItem Endodontik tedavi uygulanmış dişlerde koronal sızıntının önlenmesinde coroseal'in etkisinin değerlendirilmesi(Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2012) Çelikten, Berkan; Zıraman, FatmagülÇalışmamızda, 190 adet tek köklü ve tek kanallı üst santral dişler kullanıldı. Dişlerin kök boyu standardizasyonunu sağlamak için elmas fissür frez ile su soğutması kullanılarak apeksten 15 mm uzaklıkta olacak şekilde kesildi. Elde edilen köklere 3,5 mm derinliğinde endodontik giriş kavitesini taklit eden, uzun kenarı 3 mm, kısa kenarı 2,5 mm olan standart kaviteler açıldı. Köklere standart giriş kaviteleri açıldıktan tüm kanallar NiTi ProTaper döner eğeleriyle F4'e kadar crown down tekniğiyle genişletildi. Preparasyon işlemi tamamlandıktan sonra kök kanalları sırasıyla 10 ml %17'lik EDTA, 10 ml %5,25'lik NaOCl ve 10 ml serum fizyolojik kullanılarak irrige edildi ve steril paper pointlerle kurulandı. Daha sonra elde edilen kökler 12 saat boyunca etilen oksit gazı ile steril edildi. Sterilizasyondan işleminden sonra kök kanalları soğuk lateral kondenzasyon tekniği kullanılarak AH-Plus kök kanal patı ve güta-perka ile dolduruldu. Hazırlanan tüm örnekler, rastgele olarak her biri 20 diş içeren, 9 farklı deneysel gruba ayrıldı. Geri kalan 10 adet diş ise pozitif (n=5) ve negatif (n= 5) kontrol grubu olarak kullanıldı. Elde edilen köklerin giriş kaviteleri, Grup I: 3,5 mm kalınlığında cam iyonomer siman, Grup II: 2 mm kalınlığında intraorifis bariyer materyali CoroSeal ve 3,5 mm kalınlığında cam iyonomer siman, Grup III: 3,5 mm kalınlığında IRM, Grup IV: 2 mm kalınlığında intraorifis bariyer materyali CoroSeal ve 3,5 mm kalınlığında IRM, Grup V: 3,5 mm kalınlığında Cavit-G, Grup VI: 2 mm kalınlığında intraorifis bariyer materyali CoroSeal ve 3,5 mm kalınlığında Cavit-G, Grup VII: 3,5 mm kalınlığında çinko fosfat siman, Grup VIII: 2 mm kalınlığında intraorifis bariyer materyali CoroSeal ve 3,5 mm kalınlığında çinko fosfat siman, Grup IX: sadece 2 mm kalınlığında intraorifis bariyer materyali CoroSeal ile kapatıldı. Kök kanal patının ve restoratif materyallerin sertleşmesini sağlamak amacıyla, tüm örnekler, 37 ºC'de % 100 nemli ortamda 7 gün süreyle etüvde bekletildi. Bu sürenin sonunda 30 saniyelik bekleme zamanlarında 5 ± 2 0C ve 55 ± 2 0C ısı değişim aralığında 500 kez termal siklus uygulandı. Hazırlanan örnekler 12 saat boyunca etilen oksit gazı ile steril edildi. Bakteriyel sızıntı deneyi için test düzeneği hazırlandı. Hazırlanan bu düzenek, tekrar etilen oksit gazı ile 12 saat boyunca steril edildi. E. faecalis inokulumu, mikropipet yardımıyla 200 µl'si steril ependorf tüplerin içine enjekte edildi. Tüpler etüvde 35 ± 2 0C' de, 90 gün boyunca inkübasyona bırakıldı. İnkübasyon süresince ependorf tüpü içindeki E. faecalis inokulumu 5 günde bir yenilendi ve her gün cam tüpler kontrol edilerek BKI besi yerinin bulanıklaşması sızıntı günü olarak kaydedildi. Cam tüp içerisindeki BKI besi yerinin bulanıklaşması E. faecalis'in sızıntısı ve üremesi olarak değerlendirildi. Değerlendirilen cam tüplerden D-coccosel agar besi yerine ekimleri yapıldı ve 35 ± 2 0C' de, 24 saat inkübasyona bırakılarak, E. faecalis'in varlığı doğrulandı. Çalışma gruplarına göre sızıntı hızlarında ve ortalama sızıntı zamanlarında anlamlı değişim olup olmadığı Log-Rank testi kullanılarak Kaplan Meier sağkalım analizi ile değerlendirildi. p<0,05 için sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. 90 günlük gözlem süresi sonunda Grup I'de %50, Grup II'de %25, Grup III'te %80, Grup IV'de %40, Grup V'te %65, Grup VI'da %30, Grup VII'de %100, Grup VIII'de %45 ve Grup IX'da %65 oranında bakteriyel sızıntı olduğu gözlenmiştir. Bu bakteriyel sızıntı oranları değerlendirildiği zaman; en az bakteriyel sızıntıyı Grup II, en fazla bakteriyel sızıntıyı ise Grup VII göstermiştir. Geçici restoratif materyallerin altına CoroSeal eklenmiş ve eklememiş gruplar arasında yapılan çoklu karşılaştırmalar sonucunda; Cam iyonomer simanın altına CoroSeal eklenmesi ile cam iyonomer simanın tek başına kullanılması arasında bakteriyel sızıntıyı önlemede istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür (p>0,05). IRM, Cavit-G ve çinko fosfat simanın altına CoroSeal eklenmesi, bu restoratif materyallerin tek başına kullanımlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde bakteriyel sızıntıyı azalttığı bulunmuştur (p<0,05). Restoratif materyallerin tek başına kullanıldığında bakteriyel sızıntı gösteren örnek sayısı oransal olarak en fazladan en aza doğru; çinko fosfat siman > IRM > Cavit-G=CoroSeal > cam iyonomer siman olmuştur. Geçici restoratif materyallerin altına CoroSeal eklendiğinde ve sadece CoroSeal kullanıldığında bakteriyel sızıntı gösteren örnek sayısı oransal olarak en fazladan en aza doğru; CoroSeal > çinko fosfat siman + CoroSeal > IRM + CoroSeal > Cavit-G + CoroSeal > cam iyonomer siman + CoroSeal olduğu bulunmuştur. Ancak geçici restoratif materyallerin altına CoroSeal eklenmiş gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark gözlenmemiştir (p>0,05). AbstractIn our study, 190 maxillary central incisors with one root and one canal are used. In order to ensure the root lenght standardization of the teeth, 15 mm was cut from the apex using water cooling and fissure diamond bur. Standard cavities with 3 mm length of its long side and 2,5 mm length of its short side, and which copy the 3,5 mm deep endodontic mimic access cavities, were opened in the roots obtained. After standard endodontic mimic access cavities were opened in the roots, all canals were prepared to the point of F4 with the tecnique of crown down and NiTi ProTaper rotary files. After the preparation process was complete, root canals were irrigated using successively 17% 10 ml EDTA, 5,25% 10 ml NaOCl, and 10 ml serum physiologically, and dried with sterile paper points. Later, the roots obtained were sterilized for 12 hours with ethylene oxide gas. After sterilization process, roots canals were filled with AH-Plus root canal sealer and güta-percha using the technique of cold lateral condensation. All the samples prepared were randomly separated into 9 different experimental groups each of which included 20 teeth. The 10 teeth left were used as positive (n=5) and negative (n=5) control groups. Access cavities of the roots obtained were filled with, Group I: glass ionomer cement 3.5 mm thick Group II: intraorifice barrier material CoroSeal 2 mm thick and glass ionomer cement 3,5 mm thick, Group III: IRM 3,5 mm thick, Group IV: intraorifice barrier material CoroSeal 2 mm thick and IRM 3,5 mm thick, Group V: Cavit-G 3,5 mm thick, Group VI: intraorifice barrier material CoroSeal 2 mm thick and Cavit-G 3,5 mm thick, Group VII: zinc phosphate cement 3,5 mm thick, Group VIII: intraorifice barrier material CoroSeal 2 mm thick and zinc phosphate cement 3,5 mm thick, Group IX: intraorifice barrier material CoroSeal only 2 mm thick. All samples were stored in 100% humudity at 37 ºC for 7 days to allow complete setting of root canal sealer and restorative materials. At the end of this period, during the 30 seconds waiting periods, thermal cycle was applied 500 times in temparatures changing between 5 ± 2 0C and 55 ± 2 0C and then the samples were sterilized with oxide gas for 12 hours. A test mechanism was prepared for bacterial leakage experiment. This mechanism prepared was sterilized with oxide gas again for 12 hours. E. faecalis inoculum was injected into sterile eppendorf tubes with the help of micro pipette. Tubes were left to incubation for 90 days under in an incubator the temperature of 35 ± 2 0C. During incubation, E. faecalis in the eppendorf tube was renewed every five days and every day, glass tubes were controled and the blurring of BKI culture was recorded as leakage day. The blurring of BKI culture in glass tubes was noted as the leakage and the proliferation of E. faecalis. To confirm the purity of E. faecalis in the inoculum a sample was taken in these tubes and was cultivated on D-coccosel agar plates and incubated for 35 ± 2 0C for 24 hours. Using Log-Rank test and with the analysis of Kaplan Meier survival, whether significant changes were found in leakage speed and average leakage times according to study groups was evaluated. For p<0,05, the results were accepted statistically meaningful. At the end of 90 day-observation period, bacterial leakage with the percentages of 50% in Group I, 25% in Group II, 80% in Group III, 40% in Group IV, 65% in Group V, 30% in Group VI, 100% in Group VII, 45% in Group VIII, 65% in Group IX was observed. When these rates of bacterial leakage were evaluated, Group II showed the least amount of bacterial leakage and Group VII showed the most amount of bacterial leakage. At the end of the comparisons between the groups in which CoroSeal was added under temporary restorative materials and the groups in which CoroSeal was not added under temporary restorative materials, it was seen that there was statistically no significant difference between adding CoroSeal under glass ionomer cement and using glass ionomer cement itself (p>0,05). It was found out that adding CoroSeal under IRM, Cavit-G and zinc phospate cement significantly decreased bacterial leakage depending on using these restorative materials themselves (p<0,05). When restorative materials were used themselves, the proportional number of samples that showed bacterial leakage was, from the most to the least, zinc phospate cement > IRM > Cavit-G=CoroSeal > glass ionomer cement. When CoroSeal was added under temporary restorative materials and only CoroSeal was used, it was found out that the proportional number of samples which showed bacterial leakage was from the most to the least, CoroSeal > zinc phospate cement + CoroSeal > IRM + CoroSeal > Cavit-G + CoroSeal > glass ionomer cement + CoroSeal. However, a statistically significant difference was not observed between the groups in which CoroSeal was added under temporary restorative materials (p>0,05).Item Evaluation of the sealing ability of different root canal sealers: a combined SEM and micro-CT study(2018) Orhan, Kaan; Diş Hekimliği Fakültesi; Çelikten, Berkan; Sevimay, SemraObjective The purpose of this study was to analyze the ability of multiple compounds to seal the dental tubules using scanning electron microscopy (SEM) and micro-computed tomogra-phy (micro-CT). Material and Methods Twenty-four single-root human mandibular premolars were selected and instrumented with nickel-titanium rotary file and the final file size was #40/06. They were then randomly allocated into 2 groups, and all samples were filled with single cone gutta-percha (#40/06) and one of the tested sealers (AH Plus and EndoSequence BC sealers). All specimens were scanned using micro-CT and then three from each group were randomly selected for SEM analysis. Results According to SEM, both root canal sealers showed sufficient adaptation to dentin along the whole length of the root canal, though the coronal sections presented superior sealing than the apical sections. Micro porosity analyses revealed that the volume of closed pores and the surface of closed pores had the largest values in the coronal sections, followed by the middle and the apical sections for both sealants (p<0.05). However, no significant difference was observed for those two parameters between AH Plus and EndoSequence BC sealers in any of the three sections (p>0.05), whereas they were larger in the apical section when the AH Plus sealer was used. Conclusions By using the single cone technique, neither EndoSequence or AH Plus pro-vides a porosity-free root canal filling. The EndoSequence BC sealer may have similar sealing abilities regarding the whole root canal as the AH Plus sealer. A better sealing effect could be obtained in the coronal and middle sections of a root canal than the apical part by using the tested sealersItem Farklı anatomik varyasyonlar gösteren alt büyük azı dişlerinin endodontik tedavisi: Vaka raporu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2017) Çelikten, Berkan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiKök kanal tedavisinin amacı; pulpa boşluğunun mekanik ve kimyasal olarak temizlenerek üç boyutlu olarak hermetik bir şekilde kanal dolgusu ile tıkanmasıdır. Endodontik tedavi başarı oranı alt azı dişlerinde %81,48 iken, tedavi edilmemiş kök kanalları nedeniyle bu oranın yaklaşık olarak %42’ye düştüğü rapor edilmiştir. Bu vaka raporunda mesial kök kanallarında varyasyon gösteren sol alt birinci büyük azı ve sağ alt ikinci büyük azı dişlerinin endodontik tedavileri sunulmaktadır. Çok köklü dişlerin kompleks anatomik varyasyonlar göstermesi sebebiyle endodontik tedavisi güçtür. Endodontik başarısızlığın en büyük nedenlerinden biri kanalların gözden kaçırılması ya da kanallara erişilememesidir. Dişin anatomisinin tam olarak bilinmesi, radyografinin dikkatli yorumlanması, klinisyenin beceri ve tecrübesi ile hastaya başarılı bir endodontik tedavi sunulabilirItem Resistance to fracture of dental roots obturated with different materials(2015) Çelikten, Berkan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiThe aim of this study was to compare the vertical fracture resistance of roots obturated with different root canal filling materials and sealers. Crowns of 55 extracted mandibular premolar teeth were removed to provide root lengths of 13 mm. Five roots were saved as negative control group (canals unprepared and unfilled). Fifty root canals were instrumented and then five roots were saved as positive control group (canals prepared but unfilled). The remaining 45 roots were randomly divided into three experimental groups (n=15 root/group) and obturated with the following procedures: in group 1, glass ionomer-based sealer and cone (ActiV GP obturation system); in group 2, bioceramic sealer and cone (EndoSequence BC obturation system); and in group 3, roots were filled with bioceramic sealer and cone (Smartpaste bio obturation system). All specimens were tested in a universal testing machine for measuring fracture resistance. For each root, the force at the time of fracture was recorded in Newtons. The statistical analysis was performed by using Kruskal-Wallis and post hoc test. There were no significant differences between the three experimental groups. The fracture values of three experimental and negative control groups were significantly higher than the positive control group. Within the limitations of this study, all materials increased the fracture resistance of instrumented roots.Item Tip V kanal morfolojisi gösteren maksiller santral keser dişlerin endodontik tedavisi: vaka raporu(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2017) Çelikten, Berkan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiKök kanal tedavisinin başarısı, kök kanal anatomisinin detaylı bilinmesi ile kök kanal sisteminin temizlenmesi, şekillendirilmesi ve bunları takiben doldurulması işlemlerine bağlıdır. Maksiller santral keserlerin tek kök ve tek kanal sistemi içerdiği bilinmektedir. Ancak 1, 2, 3 ve hatta 4 kanal yapısı gösteren maksiller santral keser dişlerin varlığı rapor edilmiştir. Bu nedenle klinisyenin anatomik varyasyon gösteren kök kanallarını bulması, bu anatomik varyasyonları bilmesiyle mümkündür. Bu olgu raporunda tek kök, iki kanala sahip Tip V kanal morfolojisi gösteren maksiller santral keser iki dişin tedavisi sunulmaktadır. Sonuç olarak, varyasyon süphesi görülen olguların klinik ve radyografik değerlendirilmelerinin dikkatli yapılması gerekmektedirItem Üç farklı rezin bazlı kök kanal dolgu patının koronal bakteriyel sızıntısının değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, 2017) Çelikten, Berkan; Diş Hekimliği; Diş Hekimliği FakültesiAmaç: Bu çalışmada rezin esaslı iki farklı kök kanal dolgu patı olan AH Plus ve MM Seal ile rezin esaslı kök kanal dolgu sistemi olan Resilon/Epiphany dolgu materyalinin in-vitro koşullarda Enterococcus feacalis kullanılarak koronal bakteriyel sızıntı yönünden 30 gün değerlendirilmeleri amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda 55 adet tek köklü üst santral dişler üç deneysel n=15 ve iki kontrol n=5 gruba ayrılmıştır. Grup 1; AH Plus patı ve güta perka ile Grup 2; MM Seal patı ve gütaperka ile Grup 3 ise Epiphany ve Resilon ile soğuk lateral kompaksiyon yöntemi ile doldurulmuştur. Daha sonra bakteriyel sızıntı modeli hazırlanmış ve dişler bu modele yerleştirilmiştir. Elde edilen sistem etilen oksit gazı ile 12 saat boyunca steril edilmiştir. Elde edilen bu sisteme E. feacalis inokulumu ilave edilmiş ve her gün tüpler kontrol edilerek BKI besi yerinin bulanıklaşması sızıntı günü olarak kaydedilmiştir. Tüp içerisindeki BKI besi yerinin bulanıklaşması E. feacalis suşunun sızıntısı ve üremesi olarak değerlendirilmiştir. Koronal bakteriyel sızıntı oranları Z testi ile ikişerli olarak karşılaştırılmıştır.