Cilt:60 Sayı:02 (2020)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:60 Sayı:02 (2020) by Author "Batı Dilleri ve Edebiyatı"
Now showing 1 - 2 of 2
Results Per Page
Sort Options
Item Gabriel García Márquez'in “Kırmızı Pazartesi” adlı romanında toplumun suçla olan ilişkisi(Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 2020) Çangur, Melike Yazıcı; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu çalışmada Kolombiyalı yazar Gabriel García Márquez'in 1981 yılında kaleme aldığı ve kendisine Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıran kısa romanı Crónica de una muerte anunciada'da (Kırmızı Pazartesi) toplumun suçla olan ilişkisi ve edebi bir tür olan gerçek suç üzerinde durulacaktır. Bu amaçla öncelikli olarak gerçek suçun ne olduğu açıklanmaya çalışılacak ve aynı zamanda eserde toplumun suça karşı sessizliği seçmesinin nedenleri hakkında bilgi verilecektir. Kadın bekâretinin toplum için ne kadar önemli olduğu ve bu uğurda işlenen cinayetin toplumca kabul edilebilir bir suç sebebi olmasının nedenleri araştırılacaktır. İşlenen cinayetin suçlularının Vicario kardeşler mi yoksa suça sessiz kalan toplum mu olduğu soruları yanıtlanmaya çalışılacaktır.Item Salinger'ın “Franny”Sinde Anındalık Ve Mesafe Hiss(Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, 2020-01-01) Bezci, Şenol; Batı Dilleri ve Edebiyatı; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiJerome David Salinger'ın 1955 tarihli öyküsü “Franny”, Amerikan öykücülüğünün en çok bilinen ve çok tartışılan eserlerinden olsa da tartışmalar sadece eserin içeriğine odaklanmıştır. Öykünün anlatı yöntemi ve biçemine dair hiçbir çalışma yapılmamıştır; anlatıcısından sadece üçüncü tekil şahıs ilâhi anlatıcı diye bahsedilmiştir. Oysa, ilâhi anlatıcı detaylandırılmaya muhtaç bir kavramdır; çünkü öykü ve roman türünde kullanılan bütün ilâhi anlatıcılar aynı özelliklere sahip değildir. “Franny”de kullanılan anlatıcı ilâhi anlatıcının kimi özelliklerine sahip olsa da salt bu kavramla hakkıyla tanımlanamaz. Diğer anlatıbilim kavramlarıyla ilişkilendirildiğinde öyküdeki anlatıcının hem yorumları hem de sözel biçemi itibariyle fâni bir anlatıcı gibi göründüğünü ve böylece hem öyküdeki aracılık hissinin azaldığını hem de okur ve metin arasındaki mesafenin kısaldığını görürüz.