Cilt:68 Sayı:01 (2019)
Permanent URI for this collection
Browse
Browsing Cilt:68 Sayı:01 (2019) by Author "Hukuk Fakültesi"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Bireysel Başvuru Çerçevesinde Anayasa Mahkemesi’nin Verdiği İcra ve İflâs Hukukuna İlişkin Kararların Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) doğan, Emsalgül; Hukuk FakültesiAnayasa ve uluslararası düzenlemelerde güvence altına alınan temel hak ve özgürlükler devredilemez ve vazgeçilemez niteliktedir. İnsan haklarına saygılı bir hukuk devletinde temel hakların gözetilmesi zorunludur. Hukuk alanlarının tümünü ilgilendiren temel haklar, icra hukuku bakımından özel bir öneme sahiptir. Zira devletin cebri icra faaliyeti kişilerin hakimiyet alanına müdahale edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu durum ise doğal olarak temel haklara değinilmesi anlamına gelmektedir. Bu noktada kamu gücü tarafından temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kişinin başvurabileceği bir imkân olan “AYM’ye bireysel başvuru” kurumu karşımıza çıkmaktadır. Anayasa’nın 148. maddesinin 3. fıkrasında düzenlenen söz konusu kurum kapsamında herkes, Anayasa’da güvene altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden AİHS kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla AYM’ye başvurabilecektir. Çalışmada AYM’nin bireysel başvuru yoluyla bugüne kadar önüne gelmiş olaylar neticesinde verdiği kararlar icra ve iflas hukukunu ilgilendirdiği kadarıyla incelenecektir. Dolayısıyla bahsi geçen temel haklar icra ve iflas hukuku bakımından bireysel başvurulara konu teşkil etmiş olanlarla sınırlı kalacaktır.Item Bireysel Başvuru Kararlarında Makul Sürede Yargılanma Hakkı(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Duvan, Ayşe Özkan; Hukuk FakültesiMakul sürede yargılanma hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından biridir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve Anayasanın 141. maddesiyle güvence altına alınmıştır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gerekse Anayasa Mahkemesinde görülen bireysel başvuru uyuşmazlıklarının büyük bölümü makul sürede yargılanma hakkıyla ilgilidir. Ülkemizde uzun yargılama süreleri özellikle belirli dava türleriyle ilgili olarak patolojik bir hal almıştır. Bu çalışmanın birinci bölümünde hukuksal, cezai ve idari yargılamada makul sürenin aşılmasına yol açan nedenler üzerinde durulmaktadır. İkinci bölümde AİHS, Anayasa ve Usul Yasalarında makul sürede yargılanma hakkıyla ilişkili mevzuat hükümleri ele alınmakta; üçüncü bölümde bireysel başvuru mekanizmasında kullanılan makul süre ölçütleri üzerinde durulmaktadır. Makul süre kavramının içeriği ve uygulanma ilkeleri, büyük ölçüde ilgili mevzuatla değil AİHM ve Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru içtihadıyla geliştirilmiştir. Bu nedenle çalışmamızda makul sürede yargılanma hakkı, mahkemelerin bireysel başvuru yolunda verdikleri kararlardan yola çıkılarak değerlendirilmektedir.Item Constitutional Complaint in Ukraine and International Experience(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Yehorova, Valentyna; Hukuk FakültesiMakale, kimi ülkelerin bireysel başvuru kurumuyla ilgili deneyimlerinin bazı yönlerini ele almaktadır. Makale’de, Ukrayna’da ve diğer ülkelerde bireysel başvurunun lehinde ve aleyhinde öne sürülen farklı görüşler ele alınmıştır. Ayrıca, Ukrayna’da bireysel başvurunun kabulüyle ilgili değerlendirme yapılmıştır. Bireysel başvuru, sadece yargısal korumanın bir başka aracı olmayıp, aynı zamanda ulusal mevzuatın kalitesini etkileyen bir araçtır. Bununla birlikte, Ukrayna’da bireysel başvuru kurumu bulunmamaktadır.Item El Değiştiren Taşınmaz Kiraları Bakımından TBK. m. 310 ile Kiranın Şerhine İlişkin TBK. m. 312 Hükümlerinin Tahlili(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Akkurt, Sinan Sami; Hukuk Fakültesi6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu, kira konusu taşınmazların el değiştirmesi yahut sınırlı aynî haklarla kayıtlanması durumunda kiracının sahip olduğu haklara ilişkin devrimsel değişiklikler getirmiştir. Buna göre, TBK.m.310 hükmü uyarınca kira sözleşmesinin kurulmasından sonra kiralananın herhangi bir sebeple el değiştirmesi durumunda, yeni malikin kira sözleşmesinin tarafı olacağı hükme bağlanmıştır. TBK.m.312 ise kira hakkının şerhini düzenlemekte olup, şayet kira hakkı şerh edilirse, yeni mâlikin kiracıya karşı ihtiyaç sebebiyle tahliye dâvası dahi açamayacağı belirtilmiştir. Bu nedenle çalışmada, böyle bir kira hakkının ne şekilde kurulduğunun, hukukî niteliğinin, kuvvetinin ve şerh edilmesinden doğacak sonuçların değerlendirilmesi ihtiyacı hâsıl olmuştur. Çalışmada anılan hususlara, teknik çerçevede açıklık getirilmeye gayret edilmiştir.Item İsviçre Medeni Kanununun Yurtlarda veya Bakım Kurumlarında Kalan Ayırt Etme Gücü Bulunmayan Kişiler Hakkındaki Hükümleri ve Türk Hukuku Açısından Değerlendirilmesi(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) İmamoğlu, Hülya; Hukuk Fakültesiİleri yaşta önemli zihinsel hastalıklara maruz kalarak ayırt etme gücünü kaybeden, bu yönde bakım, ilgi ve desteğe şiddetle ihtiyaç duyan özellikle yaşlı kişilerin korunması, güncel hukuki meseleler arasındadır. İsviçre Medeni Kanununun vesayete ilişkin hükümlerinde 2008 yılında yapılan değişiklikle, yurtlarda veya bakım kurumlarında kalan ayırt etme gücü bulunmayan kişilerin korunması amacıyla uygulanması zorunlu, sözü edilen kişilerin hukuki durumlarını belirli açılardan iyileştirmeye yönelik bir düzenleme getirilmiştir. Bu yönde ayırt etme gücü bulunmayan kişi ile kurum arasındaki bakım sözleşmesinin asgari içeriği, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin temsili, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin kişiliğinin korunması, bu bağlamda hareket özgürlüğünün sınırlanmasının şartları, ilgili kurumların denetimi ve ilgili kurumların kararlarına karşı yasal başvuru yolları hakkında önemli hükümler öngörülmüştür. Sözü edilen hükümler, ayırt etme gücü bulunmayan kişi ile kurum arasındaki hukuki ilişkiye şeffaflık sağlanması ve ayırt etme gücü bulunmayan kişinin kişiliğinin korunması yönünden dikkate değerdir. Türkiye’de ayırt etme gücü bulunmayan erişkinlerin ihtiyaç duyduğu bakım ve desteğin sağlanması, özellikle yaşlı ve engelliler bakımından 2828 sayılı ve 24.05.1983 tarihli Sosyal Hizmetler Kanunu ve bu Kanuna dayanarak çıkarılan çeşitli Yönetmelikler çerçevesinde düzenlenmiştir. Türk hukukundaki düzenlemelerin isabetli yönleri bulunmakla birlikte, ilgili mevzuat genel olarak değerlendirildiğinde bütünlükten uzak bir görünüş sergilemektedir. Özellikle ilgili sosyal hizmet kuruluşlarında kalan kişilerin etkili bir biçimde korunmasını sağlayacak açıklıkta hükümler bulunmamaktadır. Türk hukukunda bakıma ihtiyaç duyan erişkinlerin, özellikle bunama vb. hastalıklardan muzdarip ileri yaştaki kişilerin hukuki durumu, güncel bir bakış açısıyla, bütünlük gösterecek şekilde yeniden düzenlenmelidir. Bu süreçte İsviçre hukukundaki düzenlemenin ve bu konudaki bilimsel görüşlerin dikkate alınması da yararlı olur.Item Kira Sözleşmesinin Önemli Sebeplerle Olağanüstü Feshi (TBK. m. 331)(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Şahin, Turan; Hukuk Fakültesi6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun kiraya ilişkin genel hükümleri kapsamında kira sözleşmesinin sona ermesi; belirli süreli kira sözleşmelerinde sürenin geçmesi (TBK m.327), belirsiz süreli kira sözleşmelerinde fesih bildirimi (TBK m.328-330) ve olağanüstü fesih (TBK m.331-333) şeklinde düzenlenmiştir. Olağanüstü fesih nedenleri ise önemli sebepler (TBK m.331), kiracının iflası (TBK m.332) ve kiracının ölümü (TBK m.333) olmak üzere üç başlıkta ifade edilmiştir. Kiraya ilişkin genel hükümler kapsamında kira sözleşmesinin sona ermesine imkân veren üç durum daha söz konusudur. Bunlardan ilki kiraya verenin, kiracının kiralananı özenle kullanma ve komşulara saygı gösterme borcunu ihlal etmesi sebebiyle sözleşmeyi feshi (TBK m.316), ikincisi kiracının temerrüdü (TBK m.315) sebebiyle sözleşmenin feshi, üçüncüsü ise önemli ayıplar nedeniyle kiracının sözleşmeyi feshetmesidir (TBK m.305/II). Çalışmada kira sözleşmesinin önemli sebeplerle feshine ilişkin TBK m.331 hükmü, diğer sona erme sebepleri ile olan ilişkisi de değerlendirilmek suretiyle ele alınmıştır. Ayrıca İsviçre Hukuku ve Yargıtay uygulaması da olabildiğince aktarılmaya çalışılmıştır.Item Siber Güvenliğin Sağlanmasında Uluslararası Hukukun ve Türk Hukukunun Rolü(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Erdem, Merve; Özocak, Gürkan; Hukuk FakültesiTeknolojinin gelişmesiyle birlikte, enerji, haberleşme, su kaynakları, tarım, sağlık, ulaşım, eğitim ve finansal hizmetler gibi kritik altyapı sektörlerinde faaliyet gösteren kamu kurumları ile özel kurum ve kuruluşlar bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanmaya başlamışlardır. Ancak siber ortamın, önemli kamu hizmetlerinde ve özel kişilerin sağladığı hizmetlerde kullanılması, beraberinde yeni bir güvenlik sorunu; aynı şekilde özel şahısların pek çok faaliyetine sirayet eden bilgisayar kullanımı, beraberinde yeni bir suç tipi doğurmuştur. İşbu noktada siber güvenlik, siber faaliyetlerin aksamasının yaratacağı sonuçlar göz önüne alındığında hem ulusal hem de uluslararası bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, siber güvenliğin sağlanması ve muhafazasında hem ulusal hukuk düzeninin hem de uluslararası hukuk düzeninin rolü yadsınamaz.Item Şiddet Tekelinin Tarihsel Gelişimi ve Bugüne Dair Notlar(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Bayrak, Emek; Hukuk FakültesiDevletin şiddet araçları üstündeki hakimiyetini ifade eden şiddet tekeli, modern devletin en belirleyici özelliği olarak görünmektedir. Tarihsel süreçte onun aldığı biçimler, üretim biçimlerine göre değişmiştir. Ortaçağ öncesi dönemde, farklı devlet biçimlerine göre şiddet araçları üstünde kurulan hakimiyet de değişmiştir. Ancak farklılıklara rağmen, bunun sınırlı bir hakimiyete karşılık geldiği söylenebilir. Feodal üretim ilişkilerinin hakim olduğu ve siyasi iktidarın bölündüğü Ortaçağsa, şiddet tekelinin zayıf olduğu bir dönemi işaret etmektedir. Feodal düzenin çöküşü ve yerini kapitalist üretim biçiminin almasıyla, siyasal yapı da dönüşmüştür. Modern devletin ortaya çıktığı bu yeni dönemde, siyasal iktidar merkezileşmiş ve şiddet araçları üstünde tekel kurulmuştur. Bu, zamana yayılan bir süreçte olmuştur. Çünkü şiddetin özel aktörlerce kullanımı, modern devletin doğuşuyla birlikte de devam etmiştir. Fakat devletin kendi şiddet araçlarını inşa etmesiyle birlikte şiddet tekeli kurulmuştur. Bugünse küreselleşme süreci ve onun etkileri tartışılmaktadır. Küreselleşme olarak isimlendirilen süreç, devletin yapısını ve işlevlerini değiştirmektedir. Bu değişimden, şiddet tekeli de etkilenmektedir. Süreçle birlikte, modern devlet öncesinde olduğu gibi şiddetin özel tedariki yine gündemdedir. Böyle bir değişimin nasıl okunması gerektiği konusuysa tartışmalıdır. Bu, şiddet tekelinde bir aşınma mıdır yoksa devlete destek ikincil bir güçle şiddet araçları daha mı güçlenmekte midir? Çalışmada, bu tartışmalara da yer verilecek ve şiddet tekelinin küreselleşmeyle birlikte aldığı görünüm değerlendirilecektir.Item Suçsuzluk Karinesi Bağlamında Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararı(Ankara Üniversitesi, 2019-04-15) Özen, Muharrem; Köksal, Atacan; Hukuk FakültesiSuçsuzluk karinesi, ceza muhakemesinin her evresinde gözetilen bir temel haktır. Suçsuzluk karinesi, ceza muhakemesinde adil yargılanmanın gerçekleştirilmesini sağlamaktadır. Genel olarak, kamu görevlilerinin görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlarla ilgili ihbar ve şikâyetler bakımından özel bazı hükümlerin bulunduğu görülmektedir. Söz konusu hükümler kamu görevlilerini haksız isnatlardan korumayı amaçlamaktadır. Soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararıyla, bu koruma mekanizmasının kamu görevlisi olmayan kişiler bakımından da getirilmesi hedeflenmiştir. Bu çalışmada hukukumuzda yeni bir karar türü olarak soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı incelenecektir. Konu incelenirken öncelikle hukukumuzda ihbar ve şikâyete ilişkin genel bilgiler verilecektir. Daha sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin suçsuzluk karinesiyle ilgili kararları değerlendirilecektir. Son bölümde ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na eklenen düzenlemeyle soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararının koşulları incelenecektir. Ayrıca getirilen yeni kanuni düzenlemeyle ilgili eleştiri ve önerilere yer verilecektir.