Ankara Üniversitesi Akademik Arşiv Sistemi:

  • Üniversitemiz Akademik ve Kültürel Mirasını toplama, saklama ve geniş kitlere duyurmak amacını taşır
  • Üniversitemiz akademik çıktılarını uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar
  • Etkisini artırmak için telif haklarına uygun şekilde Açık Erişime sunar

Ayrıca Üniversitemiz Önlisans, Lisans ve Yüksek Lisans ders notlarına Açık Ders Malzemeleri sistemi üzerinden erişebilirsiniz.

Akademik Arşiv Sistemi farklı bölümlerden oluşur:

  • Dergiler = Bu kategoride Ünivrsitemizde yayınlanan dergilere ulaşabilirsiniz
  • Kitaplar= Üniversitemizde yayınlanan kitapları bu kategoride bulabilirsiniz.
  • Gazeteler= Geçmişten günümüze bazı gazetelerin, bazı sayıları sizi tarihte bir yolculuğa çıkarıcak.
  • Tezler= Yüksek Lisans, Doktora ve Uzmanlık Tezleri bu kategori altında yer almaktadır.
  • Daha binlerce kaynak açık, ücretsiz, bir tık yakınınızda...
  •  

    Communities in DSpace

    Select a community to browse its collections.

    Now showing 1 - 5 of 8

    Recent Submissions

    Item
    Sayısal sismogramlar üzerinde depremlerin ve sismik dalga fazlarının yapay zeka ile belirlenmesi
    (Ankara Üniversitesi, 2024) Bilgiç,Tuğçe
    Sismoloji, depremlerin oluş zamanını, konumunu ve büyüklüğünü belirlemek, fayların durumunu incelemek ve yeraltı yapılarını anlamak amacıyla önemli bir bilim dalıdır. Bu çalışmaların ilk adımı genellikle deprem fazlarının sismografa geliş zamanlarının belirlenmesi ile başlar. Geleneksel olarak, bu faz belirleme çalışmaları genellikle el ve göz ile yapılan geleneksel tekniklere dayanmaktadır. Ancak özellikle yüksek sismik aktiviteye sahip bölgelerde veya düşük enerjili ve yüksek gürültülü mikro depremlerin belirlenmesi gibi durumlarda zorluklar yaşanmaktadır. Günümüzde, sismoloji araştırmalarındaki faz belirleme süreçlerinin karmaşıklığı, otomatik yöntemlerin uygulanabilirliğini sınırlamaktadır. Bu noktada, yapay zeka tabanlı yaklaşımların kullanımı, bu zorlukların üstesinden gelme potansiyeline sahiptir. Bu tez çalışmasında, sismogramlar üzerinde deprem ve sismik dalga fazlarını belirlemek için bir yapay zeka algoritması kullanılmıştır. Çalışmanın başlangıcında veri toplama işlemi gerçekleştirilmiş ve kullanılan veriler, TÜBİTAK projesi kapsamında kurulan KULA-Net sismik gözlem istasyonlarından elde edilmiştir. Yapay zeka algoritması, tek istasyon bazında çalıştığı için her istasyonda farklı sayıda deprem fazı okuması yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, yapay zeka algoritması ile tespit edilen olay sayısının diğer yöntemlere göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Yapay zeka algoritmasının kullanımının avantajları arasında, hızlı çalışma süreleri, düşük hata payları ve uzmanlar tarafından el ve göz ile yapılan işlemlerin önemli ölçüde azaltılması bulunmaktadır. Sonuç olarak, sismolojide yapay zeka uygulamalarının kullanımı, deprem tespiti ve analizi konusunda önemli bir potansiyele sahiptir. Yapay zeka algoritmaları, geniş veri setlerini işleyerek deprem olaylarının desenlerini tanımlama yeteneğiyle, deprem tespiti ve erken uyarı sistemlerinin doğruluğunu ve verimliliğini artırabilir. Bu çalışmanın, gelecekteki sismoloji araştırmalarına ve deprem izleme sistemlerine katkı sağlaması beklenmektedir. Seismology is a crucial scientific discipline aimed at determining the occurrence time, location, and magnitude of earthquakes, examining the status of faults, and understanding subsurface structures. The initial phase of these studies typically involves determining the arrival times of earthquake phases on seismographs. Traditionally, such phase determination studies rely on manual techniques involving hand and eye coordination. However, challenges arise, especially in regions with high seismic activity or in cases involving low-energy and high-noise micro-earthquakes.In contemporary seismological research, the complexity of phase determination processes limits the applicability of automated methods. In this context, the use of artificial intelligence approaches can overcome these challenges. This thesis employs an artificial intelligence algorithm to identify earthquakes and seismic wave phases from seismograms. The data collection process at the beginning of the study was conducted using seismic observation stations established within the scope of a TÜBİTAK project, known as KULA-Net.Because the AI algorithm operates on a single-station basis, earthquake phase readings were separately performed for each station. The results indicate that the number of events detected by the AI algorithm is higher than that detected by other methods. The advantages of using the AI algorithm include rapid processing times, low error rates, and a significant reduction in the number of manual interventions by experts. In conclusion, the application of artificial intelligence in seismology holds significant potential for earthquake detection and analysis. AI algorithms, with their ability to process extensive datasets and identify patterns in earthquake events, can enhance the accuracy and efficiency of earthquake detection and early warning systems. This study is expected to contribute to future seismological research and earthquake monitoring systems.
    Item
    MARKA HAKKINA TECAVÜZ VE İNTERNET SERVİS SAĞLAYICILARININ HUKUKİ SORUMLULUĞU
    (ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 2024) Şaşmaz, Meryem Nisanur
    Bir işletmeye ait mal veya hizmetleri diğer işletmelere ait mal veya hizmetlerden ayırmaya yarayan ses, renk, koku, harf, rakam vb. gibi belirleyici işaretleri marka olarak tanımlamak mümkündür. Gelişen teknoloji ile birlikte internet ortamında marka kullanımı yaygınlaşmış, bu durum internet ortamındaki marka tecavüzlerini de beraberinde getirmiştir. SMK m. 7/3-d hükmü gereğince; bir markanın kullanımına ilişkin olarak bir hak ya da meşru bir bağlantı bulunmaması şartıyla markanın ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ve benzeri biçimlerde kullanılması marka hakkı tecavüzü olarak nitelendirilmektedir. Kanun maddesinde sayılan kullanım halleri sınırlı sayıda olmayıp internet ortamında ileri ortaya çıkabilecek marka tecavüzü halleri de bu madde kapsamında incelenebilir. İnternet ortamında kullanıcılara sunulan içerikler internet servis sağlayıcıları vasıtasıyla gerçekleşmektedir. 5651 sayılı Kanun’a göre internet servis sağlayıcılar yerine getirdikleri hizmetin türüne göre erişim sağlayıcılar, yer sağlayıcıları ya da içerik sağlayıcılar olarak isimlendirilmiştir. Bu ayrım internet ortamında kullanıcılara sunulan hukuka aykırı içerik nedeniyle sorumluluğun tespitinde önem arz eder. Tüm bu sebeplerle, ulusal ve uluslararası yargı kararları ışığında işbu çalışmamızda, internet ortamında meydana gelebilecek marka tecavüzü halleri, internet servis sağlayıcılarının hukuki sorumlulukları ve marka tecavüzü halinde marka hakkı sahiplerinin ileri sürebileceği talepler incelenecektir. It is possible to characterize distinctive elements such as sound, color, fragrance, letters, numbers, and the like, which serve the purpose of distinguishing the goods or services of one enterprise from those of other enterprises, as trademarks. With the advancement of technology, the utilization of trademarks on the internet has proliferated, subsequently giving rise to trademark infringements on the internet. Pursuant to Article 7/3-d of the Turkish Industrial Property Code (SMK), employing a trademark in the form of a domain name, metatag, keywords, or analogous formats that generate a commercial impact, in the absence of any legal entitlement or legitimate connection, is defined as a trademark rights infringement. The list of usage instances specified in the aforementioned provision is not numerus clauses. Thus, any trademark infringement situation which could be emerge on the internet in the future, could be scrutinized within the framework of this provision. Content provided to users on the internet is facilitated through internet service providers. According to Law No. 5651, internet service providers are designated as access providers, hosting providers or content providers depending on the type of service they provide. This distinction is crucial in determining liability for unlawfully provided content to users on the internet. For all these reasons, within the framework of national and international judicial decisions, this study will examine instances of trademark infringement that may occur on the internet, the legal responsibilities of internet service providers resulting from trademark infringement and the claims that trademark owners may assert in cases of trademark infringement.
    Item
    Strüktürel kabuk oluşmuş toprakta mısır kökenli biyokütle uygulamalarının toprak mikrobiyel çeşitliliği üzerine etkileri
    (ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 2023) Kızıcı, Seher
    Toprak sağlığı sorunlarının temelinde, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerin bozulması yatmaktadır ve özellikle düşük toprak agregat stabilitesi, yetersiz organik madde seviyesine bağlı olarak kaymak tabakası oluşumu büyük problemler arasındadır. Tarımsal faaliyetler sırasında ortaya çıkan bitkisel atıkların toprağa organik materyal olarak yeniden kazandırılması hem sürdürülebilir tarımın sağlanması hem de bahsedilen problemlere çözüm olması açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle tez çalışmasında, Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sarıcalar Araştırma ve Uygulama çiftliğinde yer alan kil ve kireç içeriği yüksek, zayıf strüktürlü ve kaymak tabakası problemi olan toprağa mısır kökenli çeşitli organik materyaller uygulanmıştır. Mısır ekimi yapılan tarla denemesine, (YA) mısır yeşil aksamı, (A) mısır anızı ve (KO) mısır anızı kompostu, ayrı ayrı 2 ve 4 ton/da dozlarında kullanılmıştır. Uygulamaların toprak fiziko-kimyasal özellikleri ve bakteriyel çeşitlilik üzerindeki etkileri incelenmiştir. Organik materyallerin bakteriyel komünite yapısı üzerine etkisi, NGS analizi ile belirlenmiştir. Genel olarak, anız uygulamaları toprakta organik madde, azot ve fosfor içeriğini önemli derecede arttırmıştır. Yeşil aksam uygulamaları ise toprağın kireç miktarını arttırmış, fakat organik madde miktarında önemli bir değişikliğe neden olmamıştır. Tüm organik materyal uygulamaları kontrole göre topraktaki agregat stabilitesini iyileştirmiştir. Bakteriyel komünite yapısı anız ve yeşil aksam uygulamaları diğer uygulamalara kıyasla değiştirmiştir. Alfa çeşitlilik analizinde, anızın 2 ton/da uygulamasının en yüksek ve dengeli bakteriyel çeşitliliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Tüm uygulamalarda öne çıkan bakteriyel şubeler Actinobacteriota, Proteobacteria ve Chloroflexi'dir. Toprağın fizikokimyasal özelliklerinin, özellikle pH, organik madde ve agregat stabilitesi, bakteriyel komünite yapısını şekillendirmede önemli olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak bu tez çalışmasında, doğrudan anız uygulamasının, kimyasal gübrelemeye göre, toprağın fiziko-kimyasal ve biyolojik özelliklerini iyileştirdiği sonucuna varılmıştır. The basis of soil health problems lies in the deterioration of physical, chemical and biological properties, and especially low soil aggregate stability and formation of physical crust due to insufficient organic matter levels are among the major problems. The recycling of plant waste generated during agricultural activities into the soil as organic material is critically important both for ensuring sustainable agriculture and for solving the mentioned problems. For this reason, in the thesis study, various corn-based organic materials were applied to the soil with high clay and lime content, weak structure and physical crust problem in the Selcuk University Faculty of Agriculture- Saricalar Research and Application Farm. In the field trial where corn was planted, (YA) corn green manure, (A) corn residue and (KO) corn residue compost were used separately at doses of 2 and 4 tons/da. The effects of the applications on soil physico-chemical properties and bacterial diversity were examined. The effect of organic materials on bacterial community structure was analyzed by high-throughput sequencing. Generally, residue applications have significantly increased the content of organic matter, nitrogen, and phosphorus in the soil. Green manure, on the other hand, have increased the lime content of the soil but have not sufficiently increased the amount of organic matter. All organic treatments have improved soil aggregate stability compared to the control. The bacterial community structure has changed with residue and green manure compared to other treatments. In alpha diversity analysis, it was found that the application of residue at 2 tons/da had the highest bacterial diversity. The dominant bacterial phyla in all applications are Actinobacteriota, Proteobacteria, and Chloroflexi. It has been found that the physicochemical properties of the soil, especially pH, organic matter, and aggregate stability, play a significant role in shaping the bacterial community structure. In conclusion, this thesis determines that direct application of crop residues improves the physicochemical and biological properties of the soil compared to chemical fertilization.
    Item
    Kısas-ı Enbiyâ literatürünün siyer ilmine kaynaklık değeri (XI.-XIX. yüzyıllar)
    (ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 2024) Cihangir, Mahmut
    Kısas-ı Enbiyâ türü Kur'ân'da geçen peygamberleri ve onların ümmetlerini ele alan, çoğunlukla kâinatın yaratılışıyla başlayan eserlerdir. Allah Kur'ân-ı Kerîm'de çeşitli peygamberlerin ve kavimlerin insanlığa örneklik teşkil etmesi, aynı zamanda ders ve ibret alınması için kıssalarını haber vermiştir. Kur'ân'ın önemli bir bölümünü ihtiva eden kıssalar, ilahi emirleri somutlaştırma ve yaşam tarzı olarak sunma noktasında büyük bir önemi haizdir. Peygamber hayatları, örneklik bakımından vahyin yaşantı haline getirilmiş halleridir. Bu sebeple insanlık tarihi açısından da büyük önem taşırlar. Özellikle Kur'ân'ın ve zaman zaman da Hz. Muhammed'in bu hayatlardan örnekler vermesi, ilk döneminden itibaren ümmet arasında "Kısas-ı Enbiyâ" konusunu hep canlı tutmuş, günümüze kadar bu alanda çok sayıda eser kaleme alınmasına vesile olmuştur. Çalışmamızda, İslam tarihi açısından büyük önemi haiz olan Kısas-ı Enbiyâ literatürünü, Siyer ilmine kaynaklık değeri açısından ele aldık. Bu alanda yazılan eserler çok fazla olduğu için, tek bir çalışma içerisinde inceleme güçlüğü nedeniyle 11 ile 19. yüzyıllar arasında kaleme alınan eserlerden, Hz. Muhammed'in hayatının hepsini veya bir bölümünü kronolojik olarak ele alan eserleri inceledik. Çalışmamız giriş ve iki ana bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde araştırmanın amacı ve önemi, yöntem, kaynaklar ve araştırmalar, Kısas-ı Enbiyâ literatüründe yer alan eserler ve özellikleri ile bu başlık altında, bu tür içerisine giren eserlerin çeşitli yönleriyle incelendiği dokuz yan başlıktan oluşmaktadır. Birinci bölümde Kısas-ı Enbiyâ literatüründe Hz. Muhammed'in Mekke dönemi, ikinci bölümünde ise Medine dönemi anlatımları, Sîre ve tarih eserleriyle karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Kısas-ı Enbiyâs are works that discuss the prophets mentioned in the Quran and their communities, usually beginning with the creation of the universe. The Quran emphasizes the exemplary nature of various prophets and their communities, providing narratives of their stories for humanity to learn lessons and derive moral teachings. The narratives, constituting a significant portion of the Quran, hold great importance in concretizing divine commands and presenting a way of life. The lives of the prophets, transformed into living examples of revelation, carry immense significance in terms of setting precedents. Consequently, they hold great importance in the history of humanity. The Quran's extensive coverage of these narratives and occasional examples from the life of Prophet Muhammad have kept the topic of "Kısas-ı Enbiyâ" alive within the community, leading to the creation of numerous works on this subject over the years. In this study, we examined the Kısas-ı Enbiyâ literature, which is of great importance in Islamic history, in terms of its contribution to the science of Siyer. Due to the abundance of works in this field, our analysis focused on works from the 11th to the 19th centuries, exploring those that chronologically cover the entirety or specific aspects of Prophet Muhammad's life. The study comprises an introduction and two main sections. The introduction discusses the purpose and significance of the research, methodology, sources, and previous studies. It also examines nine subtopics related to works within the Kısas-ı Enbiyâ literature and their characteristics. The first section delves into narratives about Prophet Muhammad's Mecca period, while the second section compares narratives from the Medina period with Sîre and historical works.
    Item
    Mizahın felsefesi: Edimsellik, kurmaca ve özdüşünümsellik
    (ANKARA ÜNİVERSİTESİ, 2022) Yılmaz, Gülbahar
    Bu tezde, mizahın bireyi özdüşünümselliğe yönlendirme ve dönüştürme işlevinin nasıl gerçekleştiğini ortaya koymayı amaçladım. Mizahın, yalnızca basit bir gülme, anlamı olmayan bir kahkaha ya da herhangi bir eğlenceli etkinlikten ibaret olmadığı, bireysel ve toplumsal temelleri olan ve gündelik yaşamdan filizlenen bir soyutlama biçimi ve bir düşünme etkinliği olduğunu göstermeye çalıştım. Bu etkinliğin yaşamdaki yerini, bireyin yaşamına nasıl ve ne tür yansımaları olduğunu ortaya koymak amacıyla Critchley, Eagleton, Bergson, Austin, Ricoeur ve Iser'in argümanlarını inceledim. Bireyler, mizahi içeriklerle karşılaştıklarında, duydukları ya da okuduklarını kullanarak kendi yaşamlarında pek çok performatif eylemi başlatabilir. Bu açıdan mizah, edimsel bir pratiktir (1). Edebiyat gibi mizah da kurmaca bir metindir, sonuçta yazılı ya da sözlü fark etmeksizin mizahi içeriğe maruz kaldığımızda bir metinsellikle karşı karşıyayızdır. Kurmaca metin oluşturma süreci ve bunun okur üzerindeki etkisi ile mizahi içeriğin üretim aşaması ve birey üzerindeki etkisi koşutluk göstermektedir. Bireyi özdüşünümsellik pratiğine sevk eden okuma edimi gibi mizah da kendini yeniden yaratım sürecinde deneyimlenen reflektif bir etkinliktir (2). Mizahi metin de tıpkı bir edebi metin gibi gündelik yaşamın sınırlarına itilmiş ve göz ardı edilmiş olasılıkları başka bir düzen içinde okurun ya da izleyici/dinleyicinin karşısına yeniden çıkarır. Düşünme sistemlerimiz bazı olasılıkları vurgular, bazı olasılıkları ise dışarıda tutar. Bu düzensiz olasılıklar, sistemin sınırlarına doğru itilmiş ve pasifize edilmiş durumlar haline gelmiştir. Mizahi metin aracılığıyla izleyici, dinleyici ya da okur, kendi yaşamında göz ardı edilmiş, gündelik rutinde fark edilmeyen, sınır çizgilerine itilmiş ya da olumsuzlanmış kısımları tekrar yaşamının merkezine alarak yeniden anlam oluşturma sürecine dahil olur (3). In this study, I aimed to reveal the way humor guides and transforms individuals through self-reflectivity. With an aim to position its main concern as transformative, I benefited from the theories of John Langshaw Austin, Paul Ricoeur and Wolfgang Iser and tried to reveal that humor does not only cause a simple explosion of laughter or only exist as a fun activity that has no background meaning. Above all, it has a particular role to play in life, embedded in the personal and social underpinnings and rooted in the activities of everyday life. I have analyzed the works of some thinkers having exclusive arguments on humor and laughter, such as Terry Eagleton, Henri Bergson and Simon Critchley. People can initiate many performative actions in their lives when they encounter humorous content. In this perspective, humor acts as a performative practice (1). Just like literature, humor is fictitious and has textuality in it. As we encounter humorous content, we also come across a fictional text. That is to say, creating a fictional literary text and a humorous text -from an author's perspective- has certain characteristics in common. Moreover, reader experiences are also parallel to each other. Just like reading that directs readers to a transformative process, humor is also a reflective activity that individuals experience as they recreate themselves (2). Just like literary texts, humorous texts recentralize the neglected possibilities residing in the borderlines of the existing thought system, bringing them to the understanding of the reader in a new form. These neglected possibilities are the components that are passivized by the system in time. A reader or listener of a humorous text engages in meaning by means of these newly presented and centralized possibilities (3).