01-YÜKSEK LİSANS TEZLERİ
http://hdl.handle.net/20.500.12575/72
2024-03-28T14:19:20ZVokal kord nodüllü bireylerin ses terapisinde dudak trili tekniğinin etkinliği
http://hdl.handle.net/20.500.12575/90656
Vokal kord nodüllü bireylerin ses terapisinde dudak trili tekniğinin etkinliği
Ateş, Nilgün
Mart 2019 - Aralık 2019 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi KBB Hastalıkları Anabilim Dalı, Nimetullah Esmer Ses Hastalıkları Tanı ve Tedavi Merkezine ses bozukluğu şikayeti ile gelip, vokal kord nodül tanısı almış hastalarda dudak tril ses terapisinin etkinliği objektif ve subjektif yöntemlerle değerlendirmek amaçlanmıştır. Çalışmaya toplam vokal kord nodüllü 49 birey dahil edilmiş olup çalışma grubuna dudak tril ses terapi tekniği (22), kontrol grubuna rezonans ses terapi tekniği (27) uygulanmıştır. Çalışmaya katılan iki gruba vokal hijyen ile birlikte 6 hafta boyunca hafta da 1 olmak üzere 30 dk ses terapisi verilmiştir. Gruplara terapi öncesi ve sonrası akustik- aerodinamik analiz, Sesle İlgili Yaşam Kalite Ölçeği (SİYKÖ), Ses Handikap İndeksi (SHİ), ve Beck Anksiyete Ölçeği uygulanmıştır. Objektif ve subjektif analiz parametreleri; her iki grupta shimmer, HNR ve MFS ve SİYKÖ skorlarında anlamlı bir iyileşme olduğu bulunmuştur (p<0.05). Kontrol grubunda jitter ve F0 anlamlı bir değişiklik varken (p<0.05), çalışma grubunda iyileşme olmasına rağmen jitter ve F0 paremetreleri istatiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Çalışma grubunda SHİ, Beck anksiyete ölçeği, vokal quality estimates skorlarında anlamlı bir düşüş gözlenmiştir (p<0.05). Çalışmamız sonucunda dudak trili, hastaların kolay uygulabildiği, adaptasyonu kolay bir terapi yöntemi olarak rezonans ses terapi yöntemi gibi vokal kord nodüllü hastalarda ses kalitesini, yaşam kalitesini arttırmış ve glottal kapanmayı iyileştirici yönde etki ederek terapi öncesine göre istatiksel olarak anlamlı derecede düzelme göstermiştir. Anahtar Sözcükler : Akustik Analiz, Dudak Tril, Ses Terapisi, Vokal Kord Nodülü
2020-01-01T00:00:00ZKan bankacılığı donörlerinde kök hücre bilgi ve farkındalık düzeyinin araştırılması
http://hdl.handle.net/20.500.12575/90652
Kan bankacılığı donörlerinde kök hücre bilgi ve farkındalık düzeyinin araştırılması
Yıldız, Nejla
Hematopoetik kök hücre nakli, kemik iliği hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalık grubu için tek umut haline gelmiştir. Naklin yapılabilmesi ise ancak HLA uyumu en üst düzeyde olan donörü bulmaktan geçmektedir. Bu bağlamda akraba içi uygun donörü olmayan hastalar için, ülkemizde Sağlık Bakanlığı bünyesinde "Kemik İliği Bankası (TÜRKÖK)" oluşturulmuştur. Sağlık Bakanlığı bünyesinde 2013 yılında oluşturulan TÜRKÖK Birimi 2015 yılında aktif hale gelmiştir. Sağlık Bakanlığı'ndan elde edilen veriler ışığında, 2019 yılı Aralık ayına kadar sisteme kazandırılmış 565.699 adet donör bulunduğu belirlenmiştir. Mevcut donör havuzu ile ülkemizde nakile ihtiyaç duyan hastaların %68'ine uyumlu donör bulunabildiği de bilinmektedir. %68'lik oranın %90'lara çekilmesi ise ancak toplumdaki bireylerin bu konudaki bilgi düzeyini ölçmekten geçmektedir. Bu doğrultuda yapılan çalışma ile toplumdaki bireylerin HSC konusunda bilgi ve farkındalık düzeyinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Elde edilen verilen ışığında kök hücre konusunda parça parça bilgilerin olduğu fakat sistematik bir bilgi bütünlüğünün bulunmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların %39,3'ünün TÜRKÖK Biriminden haberdar olmadığı, %71,1'inin hematopoetik kök hücre bağışında bulunmadığı, %68,5'inin kök hücre konusunda yeterince tanıtım ve bilgilendirme yapılmadığını düşündükleri ve %65,1'inin Türk Kızılayı'na hematopoetik kök hücre bağışında bulunabileceklerini bildiği saptanmıştır. Ayrıca %44,3'ünün kendisini nelerin beklediğini bilmediği için yani bilgi yetersizliği nedeniyle bağışta bulunmadığı tespit edilmiştir. Yukarıda yer verilen verilere ek olarak elde edilen veriler doğrultusunda bilgi ve farkındalığın arttrılması için yapılacak uygulamalar ile bağışçı sayısının arttırılması sağlabilecektir. Mevcut eksikliklerin giderilmesi konusunda Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı'na oldukça yük düşmektedir. Bu konuda yapılacak tanıtımlar, sosyal platformun aktif kullanılması, kurumlara düzenlenecek eğitim programları ve hizmet içi eğitimler ile bu konudaki eksikliklerin giderilmesi sağlanarak donör kazanımını arttırmak mümkündür. Oluşturulan kemik iliği bankasında donör sayısı ne kadar fazla ise, hastaya uyumlu donörün bulunma ihtimali de o kadar fazladır. Bu nedenle HSC bağışı hakkında toplumun bilinçlendirilmesi ve farkındalığın arttırılması gerekmektedir. Yaklaşık 600.000 bine ulaşmış donör havuzunun sayısının arttırılması ile daha fazla insana yaşama şansı sunulabileceği unutulmamalıdır.
2020-01-01T00:00:00ZDenetimli serbestlik uygulaması: Suç tekrarı, ebeveyn kabul-red algısı, sosyal çevre, antisosyal biliş ile suça yönelik atıflar arası ilişkiler
http://hdl.handle.net/20.500.12575/90647
Denetimli serbestlik uygulaması: Suç tekrarı, ebeveyn kabul-red algısı, sosyal çevre, antisosyal biliş ile suça yönelik atıflar arası ilişkiler
Gürsay, Müge
Mevcut araştırmada, mükerrer suçluluğa ilişkin hem bireysel hem sosyal faktörler ele alınmakla birlikte bu etmenler arası ilişkiler gelişimsel bir çerçevede sunulmuştur. Araştırmanın temel amacı; yetişkin erkek yükümlü bireylerden oluşan tek suça yönelen ve mükerrer suça yönelen grupları; algıladıkları ebeveyn red düzeyi, sosyal çevresinin suça eğilimi, antisosyal bilişleri ve suça yönelik olumlu ve olumsuz atıfları bakımından karşılaştırmalı olarak incelemektir. Araştırmanın örneklemini, Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü ve Ankara Batı Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde dosyası bulunan 88 tek suça yönelen ve 97 mükerrer suça yönelen olmak üzere toplam 185 erkek yetişkin yükümlü birey oluşturmaktadır. Mevcut çalışmada her iki grup için Yetişkin Ebeveyn Kabul-Red Ölçeği - Kısa Form, Mahkumlar için Kararsal Denge Ölçeği, Kişilik İnanç Ölçeği -Antisosyal Alt Ölçeği ve Sosyal Çevrenin Suç Eğilimi Soru Formu'nu da içeren Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırma bulguları, mükerrer suça yönelen gruptaki bireylerin algıladıkları baba reddi, antisosyal biliş, sosyal çevrelerinin suça eğilimi ve suça yönelik olumsuz atıf puanlarının, tek suça yönelen gruba kıyasla daha yüksek olduğunu göstermektedir. Araştırma modelindeki yordayıcı, aracı ve sonuç değişkenleri arasındaki ilişkiler bakımından gruplar arasındaki farklılıklara bakıldığında; mükerrer grupta, algılanan baba reddi ile suça yönelik olumlu atıf arasında suça eğilimli sosyal çevrenin pozitif yönde aracılık rolü olduğu görülmektedir. Aynı zamanda suça eğilimli sosyal çevrenin bir diğer sonuç değişkeni olan suça yönelik olumsuz atıf değişkeni üzerinde negatif yönde aracılık etkisi olduğu görülmektedir. Mükerrer grupta geçerli olan söz konusu ilişkiler tek suça yönelen grup için geçerli değildir. Sonuç olarak, araştırma bulguları mükerrer suçluluk bağlamında, algılanan baba reddi ve suça yönelik atıflar arasındaki ilişkide suça eğilimli bir sosyal çevreye sahip olmanın kritik rolünü ortaya koymakta; mükerrer suçluluğa ilişkin bireysel ve çevresel etmenlere vurgu yaparak suç tekrarının önlenmesine ilişkin müdahale programlarına ışık tutmaktadır. Anahtar Sözcükler: Antisosyal Biliş, Ebeveyn Kabul-Red Algısı, Sosyal Çevre, Suç Tekrarı, Suça Yönelik Atıf
2020-01-01T00:00:00ZBir üniversite hastanesi psikiyatri kliniğinde tekrarlı yatış sıklığı ve ilişkili özelliklerin incelenmesi
http://hdl.handle.net/20.500.12575/90644
Bir üniversite hastanesi psikiyatri kliniğinde tekrarlı yatış sıklığı ve ilişkili özelliklerin incelenmesi
Şener, Mustafa
Araştırma bir üniversite hastanesi psikiyatri kliniğinde tekrarlı yatış sıklığı ve ilişkili özelliklerin incelenmesi amacıyla tanımlayıcı tipte geriye dönük (retrospektif) olarak yapılmıştır. Araştırmadaki bulgular, araştırmacı tarafından oluşturulan sosyodemografik özellikler ve klinik özellikliler veri toplama formları kullanılarak 01.01.2013-01.01.2018 tarihleri arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı'nda birden fazla yatışı olan 85 hasta dosyasının incelenmesi sonucu elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, yıllık tekrarlı yatış sıklığının %17,5,son beş yıllık tekrarlı yatış sıklığının %34,9, toplam hastaneye yatış sayısı ortancasının 4,50 (min-max=2,00-18,00) olduğu belirlendi. Tekrarlı hastane yatışı en fazla olan tanı gruplarının, duygudurum bozukluğu (%56,5) ve şizofreni, şizotipal delüzyonel bozukluk (%38,8) olduğu, tekrarlı yatışı olan bireylerin çoğunluğunun erkek, hiç evlenmemiş, ailesiyle, il merkezinde yaşayan, sağlık güvencesi bulunan, yükseköğretim mezunu, sigara kullanan, organik hastalık öyküsü, intihar öyküsü ve ailesinde psikiyatrik hastalık öyküsünün bulunduğu belirlendi. Hastane yatışlarının en fazla alevlenme, eksitasyon, kendine ve başkalarına zarar verme gibi nedenlerle yapıldığı sonucuna ulaşıldı. Erkeklerde, taburculuk sonrası ilaç ve kontrol uyumunun kadınlara göre düşük olduğu, alkol ve sigara kullanımının ise daha yüksek olduğu belirlendi. Araştırma bulguları sonucunda tekrarlı yatışların azaltılabilmesi için, sunulan ruh sağlığı hizmetlerinin aileyi de kapsaması, taburculuk sonrası devam etmesi, hizmetin tüm meslek üyeleri tarafından etkili biçimde verilmesi, hizmetin etkinliğinin değerlendirilmesi ve toplum temelli hizmetlerin yaygınlaştırılması gerektiğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Psikiyatri, Psikiyatri Hemşireliği, Tekrarlı Hastane Yatışı
2020-01-01T00:00:00Z