Toplumsal ve kültürel hayatın politize oluşu: 1990 sonrası Van örneği
Abstract
Değişme ve dönüşme olgularının, toplumsal ve kültürel hayata düzenlemeler, yenilikler ve farklılıklar getirmesinin yanında toplumsal sorunlara da yol açması muhakkaktır. Hedefteki toplumun değişmeye yatkın olup-olmaması, söz konusu sonuçların farklı şekillerde tezahür etmesine yol açar. Değişmenin tarafında saf tutanlar ve karşısında cephe alanlar, aynı toplumun üyeleri arasında söz konusu ise –dozu ne kadar olursa olsun- toplumsal çatışmaya neden olur. Değişmenin hızı ve yönü de toplumun bu karmaşık özelliğine göre şekillenir. Yine değişmeden mütevelli sorunlar da toplumsal yapıya göre çeşitlilik arz eder. Toplumun bilgi, tutum, davranış, inanç ve ideolojik yapısı da, kültürel değişmelerin istikametini belirler. Değişme, toplumsal dinamikleri olumlu ya da olumsuz şekillerde yönlendireceği gibi nötr durumların yaşanması da ihtimal dâhilindedir. Mütemadiyen devam eden değişim süreçleri veya değişim olgusunun enstrümanları karşısında, kendilerine özgü düşünsel dünyalarına bağlı olarak geliştirdikleri aidiyet duygusu sahibi toplumsal grupların tepkisiz kalmalarını, söz konusu ihtimale dâhil edebiliriz. Değişmeye karşı farklı tavırlar sergileyen toplumsal grupların, üç farklı durum geliştirdikleri sonucuna varmaktayız: 1.Değişime gönüllü uymak, 2.Değişime karşı çıkmak, 3.Değişime tepkisiz kalmak. Ancak bir farklı durum da vardır ki, onu da gözden kaçırmamak gerekir: Değişime karşı olup, fiiliyatta tepkisiz kalarak, değişimi onaylayan çoğunluğun tepkisinden sakınmak. Değişimin beklenenden hızlı yaşandığı toplumlarda ve değişime karşı duran toplumlarda; değişim sonrası süreçte yaşanan sorunların çeşitliliği de dikkat çekmektedir. Değişme sonucu ortaya çıkan toplumsal ve kültürel karmaşaya bakarak, bu durumu tahlil edebiliriz. Bireysel ve toplumsal yıpranmaları, ideolojik kamplaşmaları, kimlik bunalımlarını, ötekileştirme/ötekileşme çabalarını, töre cinayetlerini, bu sorunlardan sayabiliriz.