Schelling ve Hegel felsefelerinde sanatın yeri
Abstract
Immanuel Kant, kendinden önceki dönemlerde birbirlerine karşı konumlarda yer alan felsefi görüşlerin kendi sistemi içerisinde bir sentezini yapmaya çalışmıştır. Bu görüşlerden biri bilginin ilk basamağına deneyi koyan empirizm iken diğeri aklı koyan rasyonalizmdir. Kant, bilginin akıl ve deneyin birliğini veren "sentetik a priori yargılar" olduğu düşüncesi ile felsefeye yeni bir görüş sunar. Kant'ın takipçisi olan Alman İdealistlerinden Fichte, Schelling ve Hegel, felsefelerinde onunla aynı problemleri ele almakta, ancak bu problemlere ondan farklı çözümler getirmektedirler. Temel problemi mutlağa ulaşmak olan bu filozoflar tüm felsefi sistemlerini bu problem çerçevesinde şekillendirmişlerdir. Bu amaçla oluşturdukları diyalektik sürecin önemli basamaklarından biri de sanattır. Dolayısıyla Alman idealizmine baktığımızda sanatın bilgi ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. Bu tezde de Alman İdealistlerinden Schelling ve Hegel'in, Kant etkisiyle ele almış oldukları bilgi problemi incelenmiş ve sanatın bu bağlamda yer aldığı konum gösterilmiştir.