Censorship in twentieth and twenty-first century british drama: Representations and responses
Özet
Bu tez, 1968 yılında Birleşik Krallık'ta tiyatro üzerindeki devlet sansürünün resmi olarak kaldırılmasından günümüze kadar geçen yarım asırlık süreçte, sansüre tepkileri ve sansürün temsillerini incelemektedir. 1968 Tiyatrolar Kanunu sonrasına odaklanan bu çalışma, sahne sansürünün kaldırılması akabinde, çeşitli sansür şekillerinin nasıl direnç gösterdiğinin ve fiili olarak varlığını sürdürdüğünün anlaşılmasına yöneliktir. Bu çalışma son yıllardaki sansürü kuramsallaştırma girişimlerinden hareketle, sansürün tarihçesinin yanı sıra tarih yazımına da eleştirel bir dikkat gerektiğinin ve sansürün tarihiyle ilgili metinlerin nasıl yapılandırıldığının üzerinde durmaktadır. Sansürün İngiliz tiyatrosunun gelişimi üzerindeki etkisini değerlendirmek amacıyla, bu tez geçtiğimiz elli yıldaki, doğrudan ya da dolaylı olarak eserleriyle sansürle yüzleşmiş üç önemli İngiliz oyun yazarının yapıtlarının detaylı bir incelemesini yapmaktadır: Joe Orton, Anthony Neilson ve Gurpreet Kaur Bhatti. Her bir yazarın eserine bir bölüm ayrılmış ve sansür anlayışındaki kırılma noktalarını tartışabilmek için emsal teşkil eden dört oyun seçilmiştir. Bu çerçevede Orton'ın Uşak Ne Gördü? (1967), Neilson'un Sansürcü (1997) ve Bhatti'nin Behzti (2004) ve Behud (2010) adlı oyunları incelenmiştir. Uşak Ne Gördü? oyunu, sansürün işleyiş mekanizmalarını ve tarihsel dönüşümündeki geçiş dönemini göstermektedir. Bu oyun, bir yandan, hem etkisi zaten azalmış Viktoryen paternalizminden hem de sansürcü diktasından kararlı bir kopuşun şafağında durmaktadır. Diğer bir yandan ise, -sonrasında vadettiği- özgürlük umudunu karşılayamayan 1968 paradoksunun tartışmasına temel oluşturmaktadır. 1990'lar sansür anlayışında yeni bir değişikliğe şahit olmuştur. Bu değişimi meydana getiren etkenler arasında; liberaller ve muhafazakârlar arasındaki sansür anlayışındaki siyasi dikotominin çözülmesini, Lord Chamberlain'in (Başmabeyincinin) arşivinin halkın erişimine açılmasını, sansürün yeniden kuramsallaştırılma girişimlerini, -Foucaultcu "iktidar" kavramından hareketle- teorik gelişmeleri ve değişen sosyo-politik ve kültürel iklimi sayabiliriz. Bu dönemde yazılan Sansürcü adlı oyun, hem oto-sansürün işleyişine dair bir metafor hem de politik bir ifade olarak dönemi yansıtmaktadır. Yirmi birinci yüzyılın sosyo-politik ortamında sansür süreklilikleriyle beraber, çok farklı yeni formlara evrilmiş; hatta o kadar karmaşıklaşmıştır ki, her tekil sansür vakasının kendi tarihselliği içerisinde incelenmesi gerekli olmuştur. Daha da önemlisi, sansürün odağı argo dil kullanımı, müstehcenlik veya cinsel tercihteki farklılıklardan ziyade -giderek artan- dinî ve etnik hassasiyetlerdeki farklılaşmalara kaymıştır. Bu bağlamda, Behzti oyununun halk protestosu sonucu sansürlenmesi "ifade özgürlüğü" ve "sansür" tartışmalarını gündeme getirmiştir. Behud adlı çalışma ise oto-sansür mekanizmasında, bir kontrol figürü olarak yazarın rolünün, karakterleriyle olan ilişkisinin ve zihninde kurduğu içsel süreçlerinin sanatsal bir incelemesini sunmaktadır. Anahtar Sözcükler: Sansür, Savaş sonrası İngiliz tiyatrosu, 1968 Tiyatrolar Kanunu, Başmabeyinci (the Lord Chamberlain)