Platon'un realist ve anti-realist yorumları
Özet
Platon (M.Ö. 427-347) felsefesinin klasik yorumunun içsel tartışmaları her daim sürmekle beraber, klasik yorumun benimsediği ontolojik/metafiziksel realist yorumlama biçimi doğrultusunda ortaya çıkan yorumlar dışında "kökten farklı" bir Platon yorumu, Kant'ın (1724-1804) eleştirel felsefesinin ve bilhassa onun etkisi ile ortaya çıkan Yeni-Kantçı Marburg Okulu'nun doğuşuna kadar söz konusu değildir. Ancak, Hermann Lotze (1817-1881), Hermann Cohen (1842-1918), Paul Natorp (1854-1924) gibi Kant'ın eleştirel felsefesinin etkisi ile felsefe tarihini ve filozofları yeniden yorumlama gayreti içinde olmuş düşünürlerin başını çektiği grup, Platon felsefesine dair klasik yorumların "tümüyle", "kökten biçimde" yanlış olduğunu ve Platon felsefesinin "yeni bir yaklaşım" ile yeniden, sil baştan ele alınması ve yorumlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Bu doğrultuda ifade edilen isimlerin başını çektiği anti-realist yoruma göre Platon'un felsefi yaklaşımı, klasik yorumun Platon'a atfettiği yaklaşım biçimi ile taban tabana zıt biçimde, anti-realist ve epistemolojik idealisttir. Bu sebeple Platon'un tüm diyalogları ve temel tezleri bu perspektifle tekrar ele alınmalı, yorumlanmalıdır. Çalışmanın konusunun baş gösterdiği yer de burasıdır. Platon felsefesinin anlaşılması konusunda, yaklaşımların (yorumlama tarzlarının) her birinin içsel ve tali yorum farklılıkları bir kenara itilerek, ortaya çıkan "kökten" yorum farklılıklarının incelenmesi, karşılaştırılması ve değerlendirilmesi çalışmanın ana konusudur. Bu doğrultuda çalışmanın yorum gruplarının incelenmesi aracılığıyla cevaplamaya çalıştığı ana soru/n/lar ise şu şekilde ifade edilebilir: "Platon'un felsefi yaklaşımı nedir?", "Platon felsefesi hangi yaklaşım ile ve nasıl anlaşılmalı, yorumlanmalıdır?", "Platon düşüncesi, ontolojik realist bir karakterde midir yoksa epistemolojik idealist bir karakterde midir?". Bu minvalde içeriği bakımından çalışmada ortaya çıkan en temel alt soru/n/ların şunlar olduğu söylenebilir: "İdealar tözler midir; kavramlar mıdır?" ya da "İdealar kendinde şey/kendinde nesnel özler midir; yoksa, düşüncenin nesneleri midir?", "İdealar teorisi bir ontolojik teori midir; epistemolojik/metodolojik bir teori midir?", "Platon'da varlık-bilgi/özne-nesne/dil-dünya ilişkisi nasıl kurulmuştur?", "Anımsama teorisi ile Platon kendinde gerçekliklere mi; apriori kavramlara mı referansta bulunmuştur?", "İyi ya da güzellik ideaları birer en yüksek varoluş (existence) mudur; yoksa, bilginin en yüksek nesnesi/ilkesi midir?", "Diyalektik, metafiziksel bir metot mudur; yoksa, bilimsel araştırma metodu mudur?", "Varlık ve yokluk problemleri Platon'da ontoloji kapmasında en yüksek cinsler (tözsel, nesnel) problemi olarak mı ele alınmıştır; yoksa, epistemoloji/mantık kapsamında kategoriler problemi olarak mı ele alınmıştır?". Bu ve diğer alt soru/n/lar çalışma boyunca diyaloglar bağlamında yorum gruplarının yanıtları doğrultusunda cevaplanmaya ve karşılaştırılmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise her iki yaklaşım tarzının ya da yorum grubunun ana tezlerinin karşılaştırılması ve değerlendirilmesi yer almıştır.