Çocuklarda böbrek naklinin demografik ve klinik özellikleri, anemi ve enfeksiyon ilişkili sorunlar
Özet
Böbrek nakli olan çocuk hastaların izleminde gelişebilecek komplikasyonların değerlendirilmesi ve bunların hasta ve greft ömrüne etkisinin araştırılmasıdır. Gereç ve Yöntem: Mart 2008 ve Mart 2017 yılları arasında Çocuk Nefroloji Bilim Dalı'nda böbrek nakli nedeniyle izlenmekte olan olgularının dosyaları geriye dönük olarak taranmıştır. Bulgular: Çalışma grubu 62(%55 erkek) böbrek nakli hastasından oluşmaktadır. Hastaların %71'i canlı donör nakildir. En sık nakil yapılan grup, tüm nakillerin %44'ünü oluşturan 6-12 yaş arasıdır. Nakil öncesi diyaliz yapılmadan böbrek nakli yapılan 8 olgu vardır. Nakil öncesi diyalize giren olguların %61'ine sadece periton diyalizi uygulanmıştır. Tübülointerstisyel hastalıklar SDBY etyolojisinde en sık görülen neden olarak saptanmıştır. Bunların %67'sini doğumsal böbrek ve üriner sistemin anomalileri oluşturmaktadır. Glomerüler hastalıklar ikinci sırada yer almaktadır. Bu iki grup hastalık tüm olguların %74'ünü kapsamaktadır. Cerrahi komplikasyon oranı %2'dür. Hematom çalışmada en sık tespit edilen cerrahi komplikasyondur. Uzamış greft fonksiyonu olguların %8'sinde meydan gelmiştir. Nakil sonrası olguların 39(%63)'u anemi tanısı almıştır. En sık demir eksikliği ve kronik böbrek hastalık anemisi görüldü. Olguların %90'nında anemi tedavi ile düzelmiştir. Nakil sonrası olguların 51(%82)'inde enfeksiyon meydana gelmiştir. Olguların 43(%69)'ünde bakteriyel enfeksiyon görülmüş olup bunların 27(%63)'si idrar yolu enfeksiyonudur. İdrar yolu enfeksiyonu geçiren hastaların %33'ünde alt üriner sistem disfonksiyonu mevcut olup %67'si tekrarlayan İYE geçirmiştir. Nakil sonrası dokuz hastada(%14.5) VÜR gelişimi saptanmıştır. Nakil sonrası ilk ay içerisinde E.Coli bakteriyemisi olan üç hastadan ikisi İYE nedeniyle gelişmiştir. A grubu beta hemolitik streptokoka bağlı tonsillit 24(%39) hasta ile ikinci sıklıkta görülen bakteriyel enfeksiyondur. Olguların %24'ü pnömoni nedeniyle hastaneye yatırılmış, %9'u otit tanısı almıştır. Araştırmamızda 27(%44) hasta izlem süresi içinde viral enfeksiyon tanısı almıştır. Sitomegalovirüs 4'ü klinik olarak semptomatik olmak üzere 12(%44) olgu ile en sık görülen viral enfeksiyondur. Hastalarımızdan biri nakil sonrası 39.ayda ateş ve occipital LAP ile başvurmuş ve PTLH-Burkitt Lenfoma tanısı almıştır. BK viremisi tanısı alan 2'si klinik olarak semptomatik toplam 5 olgu vardır. Bir olguda BKVAN tablosu gelişmiştir. Hastaların 14(%23)'ünde rejeksiyon meydana gelmiştir. Akut rejeksiyon oranı %19'dur. Çalışma grubumuzda ise sadece 2 olguda(%3) kronik allogreft nefropatisi izlenmiştir. Hiperakut rejeksiyon hiçbir olguda izlenmemiştir. Çalışma grubunun nakil anında ve son izlemlerindeki ortanca BMI SDS ve boy SDS değerleri sırasıyla -0.9/-1.7 , -0.7/-1.2 olarak saptanmıştır. Son izlem eGFR değeri 100.7 ml/dk/1.73m2'dir. İzlem süresi içerisinde 5 olguya yeniden diyaliz tedavisi başlanmıştır. Hastalık tekrarı %5 oranında izlenmiştir Çalışma grubunda hastalık tekrarı gelişen primer hiperoksalüri tanılı hasta kaybedilmiştir. Sonuçlar: Nakil sonrası olguların BMI SDS ve boy SDS değerlerinde istatistiksel anlamlı olarak iyileşme görülmüştür. Çocuk böbrek nakillerinde enfeksiyöz komplikasyonların sıklığı yüksektir. İdrar yolu enfeksiyonları, çocukluk çağında tekrarlama ve alt üriner sistem disfonksiyonu ile belirgin morbiditeye neden olan en yaygın enfeksiyonlardır. Enfeksiyon ile rejeksiyon arasında istatistiksel anlamlı ilişki bulunmamıştır. Nakil sonrası ikinci en sık komplikasyon anemi çok farklı etyolojilere bağlıdır. Bunlar içinde kronik böbrek hastalığına bağlı anemi, demir, B12 eksikliği ve renal osteodistrofi gibi faktörler vardır. Glomerüler filtrasyon hızı 60 ml/dk/1.73m2'den düşük olan hastaların Hb düzeyleri yüksek olanlara oranla anlamlı düşük bulunmuştur. Hastaların anemi sıklığı yüksek olmasına karşın erken tanı ve tedavi ile düzelme oranı da çok yüksektir. Bu açıdan dikkatle izlenmeli ve uygun tedavi verilmelidir. Başarılı tedavi hastaların sadece böbrek fonksiyonlarını değil gelişimlerini de düzeltir.