Enflasyon döneminde vergilendirme
Özet
Ekonomi tarihi boyunca bazı kırılmalar olmuştur ve her kırılmanın sonucunda yeni bir milat başlamıştır. Çünkü ekonomiler ihtiyaçlarına cevap bulamadığı noktada yeni arayışlara girmiştir. Ekonominin bu dinamizmini yakından takip etmek ve ayak uydurmak siyasi otoritenin görevidir. Her yeni teoride siyasi otoritenin konumu yeniden değerlendirilmiştir. Aktif rol verilebildiği gibi pasif rol de verilmiştir. Temelde tüm bu değişimler ekonomik dinamizme uygun politikalar üretme çabasından doğmaktadır. Bu çabalar soncunda devletin ekonomiye müdahalesini savunan ya da bunu reddeden anlayışlar mevcuttur. Devletin ekonomiye müdahalesi denilince şüphesiz akla ilk olarak maliye politikası ve araçları gelmektedir. Bu araçlardan vergiler hem kamu finansman aracı olarak hem de gelirin yeniden dağılımı gibi mali olmayan amaçlar içermesi bakımından bu araç oldukça önemlidir. Vergilerin genellikle mali amacına yönelik olguları gündeme alınmaktadır. Oysa ikinci dünya savaşından bu yana tüm ekonomiler için önemli bir parametre haline gelen enflasyonla olan ilişkisi bakımından oldukça dikkate değerdir. Enflasyon, toplum refahını sağlamak ve iyi bir ekonomik görünüm hedefleyen devletler için çözülmesi gereken bir problemdir. Hem uluslararası kuruluşlar hem de devletler bu problemi çözmek için çeşitli yollar denemiştir. Başarılı olan politikalar mevcuttur. Ancak enflasyona karşı kalıcı bir çözüm henüz bulunamamıştır. Devlet, vergiler aracılığıyla ekonomiye aktif müdahalede bulunarak enflasyonla ne ölçüde başa çıkabilir? Uygun vergi politikaları ile enflasyonun etkilerini baskılamak ya da kontrol altına almak mümkün müdür? Çalışmamızda bu sorulara yanıt arayacak, şimdiye kadarki enflasyon ve vergi ilişkisine yönelik uygulamalar incelenecektir. Ayrıca bunun toplumda yansımalarının ne olduğu tespit edilecektir.