Farelerde visceral larva migrans'a (Toxocara canis) albendazol ve Nigella sativa'nın bir arada etkisinin değerlendirilmesi
Abstract
Visceral Larva Migrans (VLM), son konağı insan olmayan nematod larvalarının, insanlarda neden olduğu bir sendromdur. Toxocara canis'den ileri gelen VLM olguları, dünya genelinde %1,3 - 86,1 yaygınlığa sahiptir. Bu denli yaygın görülen enfeksiyona karşı günümüzde halen geçerli ve tam etkili bir tedavi prosedürü geliştirilememiştir. Bu çalışmada insanlarda VLM tedavisine yönelik olarak albendazol ve Nigella sativa yağının bir arada uygulanmasının etkisi araştırılmıştır. Çalışmada 5 farklı deney grubu (negatif kontrol grubu, pozitif kontrol grubu, albendazol grubu, N. sativa yağı grubu, kombinasyon grubu) oluşturulmuş ve 125 adet 6-8 haftalık erkek Swiss albino ırkı fareler kullanılmıştır. Negatif kontrol grubu fareleri hariç tüm fareler 750 adet enfektif dönem larva taşıyan T. canis yumurtası ile enfekte edilmiştir. Tedavi grubu farelerine (albendazol grubu, N. sativa yağı grubu, kombinasyon grubu) enfeksiyon sonrası 1.-5. günlerde 100 mg/kg albendazol ve 0,15 ml N. sativa yağı ayrı ve kombine halde oral yolla uygulanmıştır. Tedavinin etkinliği parazitolojik, patolojik ve hematolojik açıdan enfeksiyon sonrası 7., 14., 28., 45. ve 60. günlerde yapılan nekropsilerle araştırılmıştır. Her bir nekropsi gününden elde edilen sonuçlar pozitif kontrol grubu sonuçları ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Bulgular parazitolojik açıdan değerlendirildiğinde; en yüksek tedavi etkinliği kombinasyon grubundan elde edilmiştir. Çalışma genelinde tespit edilen tedavi etki düzeyi kombinasyon grubunda % 72,46, albendazol grubunda % 48,81, N. sativa yağı grubunda ise % 36,25 olarak saptanmıştır. Parazitolojik bulgular nekropsi günlerine göre değerlendirildiğinde; en yüksek etki (göç geçiren larva sayısındaki azalma) enfeksiyon sonrası 7. günde tespit edilmiş, bu oranlar kombinasyon grubu, albendazol ve N. sativa yağı grubunda sırasıyla % 85,55; % 83,07 ve % 71,27 olarak hesaplanmıştır. Bulgular patolojik olarak değerlendirildiğinde; enfeksiyon kaynaklı en şiddetli patolojik değişikliklerin albendazol grubunda geliştiği, N. sativa yağı ve kombinasyon grubunda ise oluşan yangısal reaksiyonların ve patolojik değişikliklerin N. sativa yağının anti-inflamatuar etkisi sayesinde daha hafif seyrettiği gözlemlenmiştir. Kan bulguları genel olarak patoloji bulguları ile uyumlu olarak gelişmiş ancak, çalışma süresince pozitif kontrol grubu dahil hiçbir deney grubunda oluşması beklenen eozinofili tablosu tespit edilememiştir. Çalışmada enfeksiyon süresince perifer kandaki toplam lökosit miktarında gözlenen değişikliklerde, patoloji bulguları da göz önünde bulundurulduğunda N. sativa yağının immunomodülatör etkisinin de gözlendiğinden söz etmek mümkündür. Çalışmadan elde edilen verilere göre göç eden toplam larva sayısındaki azalımda; N. sativa yağının anti-inflamatuar ve immunomodülatör etkisi ile doku savunmasını arttırıp bağışıklığı düzenleyerek albendazolün sınırlı olan larvasidal etkisini güçlendirdiği düşünülmüştür.