Behçet hastalarında vitamin D reseptör gen polimorfizmleri ve vitamin D reseptör düzeyi
Özet
Behçet hastalığının patogenezi hala tam olarak aydınlatılamamış olmakla birlikte, hastalığın mekanizmasında genetik ve çevresel faktörlerin önemli rolü olduğu düşünülmektedir. Hastalığın temelinde otoinflamatuvar ve otoimmün mekanizmaların bulunduğu hipotezi, immün sistem ile ilişkili birçok genin hastalık ile ilişkisinin araştırılmasını sağlamıştır. Vitamin D'nin doğal ve adaptif immün sistemin regülasyonundaki kritik rolü tanımlanmış ve birçok biyolojik işlevini vitamin D reseptörüne (VDR) bağlanarak gerçekleştirdiği gösterilmiştir. Bu çalışmada; vitamin D reseptörünü kodlayan VDR geninde bulunan dört polimorfizm ve serum VDR düzeyi ile Behçet hastalığının ilişkisinin Türk popülasyonunda araştırılması ve bu çalışmanın Behçet patogenezinin aydınlatılması için yapılan çalışmaları destekleyici nitelikte olması amaçlanmıştır. Bu çalışmaya Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Behçet Hastalığı Multidisipliner Tanı ve Tedavi Ünitesi'ne başvuran 18-64 yaş aralığında 150 Behçet hastası ve kontrol grubu olarak otoimmün ve kronik herhangi bir hastalık tanısı bulunmayan aynı yaş aralığında 150 sağlıklı birey dahil edildi. Kandan DNA izolasyonu yapıldıktan sonra VDR genindeki hedef bölgeler PCR ile çoğaltıldı ve bireylerin her polimorfizm için (rs1544410, rs2228570, rs7975232, rs731236) genotip analizi RFLP yöntemi ile yapıldı. Serum VDR düzeyi ELISA yöntemi ile kantitatif olarak ölçüldü. Tüm istatistiksel analizler için SPSS v.24 yazılımı kullanıldı. Bu çalışmada, VDR geninde rs1544410 (G>A), rs2228570(T>C), rs7975232(G>T) ve rs731236 (T>C) polimorfizmleri çalışıldı. Behçet hastaları, sağlıklı bireyler ile karşılaştırıldı ve hastalar kendi içerisinde klinik semptomlara ve hastalığın aktivitesine göre analiz edildi. Rs1544410, rs2228570 ve rs731236 polimorfizmleri Behçet hastaları ve kontrol grubu arasında anlamlı düzeyde farklı bulundu (Sırasıyla; p=0,04; p=0,007; p=0,01). Rs7975232 polimorfizmi analizinde hasta ve kontrol grubu arasında anlamlı bir fark saptanamadı. Rs1544410 polimorfizmi klinik semptomlar ile birlikte değerlendirildiğinde; oküler lezyonu olan hastaların, olmayanlara göre daha yüksek yüzde ile A aleli taşıdığı ve bu sonucun anlamlı olduğu saptandı (p=0,013). Rs2228570 polimorfizmi ile hastalığın aktivitesi incelendiğinde; aktif hastaların inaktif hastalara göre daha fazla C aleli taşıdığı belirlendi. Aktif ve inaktif hastalar arasındaki alel farkı anlamlı bulundu (p=0,015). Rs2228570 polimorfizmi klinik semptomlarla birlikte incelendiğinde; oral aftı, paterji testi pozitifliği ve artriti olan hastaların, olmayan hastalara göre daha fazla C aleli taşıdığı ve bu sonucun anlamlı olduğu saptandı (Sırasıyla; p=0,027; p=0,037; p=0,02). Rs7975232 ve rs731236 polimorfizmleri ile hastalığın aktivitesi ve klinik semptomlar arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Serum VDR düzeyi ortalamaları, aktif Behçet hastaları için; 15,2±9,8 ng/ml; inaktif hastalar için; 33,5±13,5 ng/ml, kontrol grubu için ise; 65,1±55,9 ng/ml olarak saptandı. Aktif hasta grubunun serum VDR düzeyi, remisyon dönemindeki hastalara ve kontrol grubuna göre anlamlı düşük bulundu (Sırasıyla; p=0,0001; p=0,001). Bu çalışmada, Vitamin D Reseptör (VDR) geninde bulunan polimorfizmlerin Behçet hastalığının patogenezinde rolü olabileceği ve hastalığın aktif periyodunda bulunan bireylerin remisyon dönemindeki hastalara ve sağlıklı bireylere göre daha düşük serum VDR düzeyine sahip olduğu gösterilmiştir.