Türkiye'de çalışma ilişkilerinde dinsel otorite ve emek disiplini
Abstract
Bu tezin yazılma amacı dinsel otoritenin muhafazakâr işçiler üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu çerçevede çalışma üç temel bölümden oluşmaktadır: İlk bölümde otorite ve iktidar olgularının kavramsal tartışması ve ekonomi-politik arka planı ele alınmaktadır. Otorite kendisini toplumsal kurumlar ve otoriteyi içselleştiren bireyler aracılığıyla somutlaştırır. Otorite çözümlemesinde iki temel iddiadan hareket etmek mümkündür: Birincisi otoritenin gizil/soyut ve iktidarın görünür/somut bir niteliğe sahip olmasıdır. Diğer iddia ise otoritenin bu niteliğinin, kapitalizmin kendisini yeniden üretim sürecinde, bireyler için itaat ve uyum pratiklerini oluşturmasıdır. İkinci bölüm dinsel otoritenin İslamiyet ve Türkiye bağlamında değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Merkez-çevre ilişkisi kapsamında Türkiye'deki altyapı ilişkileri toplumsal sınıfları küresel üretim ağının bir parçası olmaya zorlamıştır. Bu bağlamda üretim ilişkilerinde dinsel otorite, itaatin sağlanması işlevine sahiptir. İslamileşmenin güçlenmesi süreci kapitalizmin kendisini yeniden üretmesiyle koşuttur; aynı zamanda bu zorunluluğun bir sonucudur. Türkiye'de geleneksel otoriteyle yasal/ussal otorite ve modernizmle postmodernizm süreçleri iç içe geçmiştir. Araştırmanın üçüncü bölümü Ankara'da muhafazakâr özel sektör ve kamu sektörü işçileriyle yapılan alan araştırmasından oluşmaktadır. Araştırmamızda dinsel otoriteye kendisini adayan muhafazakâr işçiler "ücretli mümin" olarak adlandırılmıştır. Ücretli mümin işgücü piyasasında yer alan İslami bir işçi profilidir. Ücretli mümin işyerindeki itaat pratiklerine uyar ve bir dış denetçinin gözetimi olmaksızın kendi kendisini uhrevi boyutta denetler. Ücretli mümin tipolojisinin genel özellikleri itaatkârlık ve kaderciliktir. Bu özellikler pragmatist öğelerle de birleşmektedir. Genel olarak muhafazakâr işçiler resmi sosyal güvenlik dizgeleri yerine enformel sosyal yardım ağları ve dinsel cemaat dayanışmasını önemsemektedir. Kentsel alanlarda yoksullaşma, yabancılaşma ve anomi süreçleri bireylerin modernizme alternatif dinsel bir kozmos içeren muhafazakâr kimliklere ve uzamlara sığınmalarına neden olmaktadır. Ücretli müminin üretim ilişkilerindeki konumunu anlatan en belirgin anlatım ise itaat pratikleri hakkındadır: Tanrı için çalışmak işveren için çalışmaktan çok daha önceliklidir.