Sosyal sermayeden sportif sermayeye
Özet
Bu çalışmanın amacı sermaye kavramının sportif sermaye kavramına dönüşümünü incelemektir.
Çalışmanın verileri kaynak taraması ile elde edilmiştir. Sermaye kavramı ilk olarak ekonomik bir varlık
olarak tanımlanmış, daha sonra sosyal sermaye ve sportif sermaye kavramı ileri sürülmüştür. Sosyal
sermaye kavramı ile ilgili yapılan tanımlamalarda “Neyi bildiğin değil, kimi tanıdığın önemlidir”
düşüncesi temel alınmıştır. Sosyal sermaye teorisinde en önemli nokta iletişim ağlarıdır. Sosyal sermaye
her yerde; ailelerde, arkadaşlıkta, mahallelerde, iş ortamında, kulüplerde veya sosyal hayatın dokusunda
bulunabilir. Sosyal sermaye ile ilgilenenler için, spor ve spor kulüpleri çalışmaları giderek daha fazla
çalışma alanı olarak ele alınmaya başlanmıştır. Spora katılmak (özellikle spor kulüplerinde) doğası
gereği, bazen sosyal sermayenin oluşturulması için bir alan olarak görülür. Spor, sosyal sermayenin
gelişimine ve korunmasına yardımcı olur. Spora katılımı belirleyen faktörler sosyal, psikolojik ve
fizyolojik (fiziksel sağlık ve fiziksel yeterlik) olarak üçe ayrılmıştır. Bir araya geldiklerinde bu üç alan
kişinin spor sermayesini oluşturur. Sportif sermaye, bireye spor yapmayı ve bu katılımı zamanla
sürdürmeyi destekleyen ve motive eden fizyolojik, sosyal ve psikolojik nitelikler ve yeterlilikler stoku
olarak tanımlanır. Bireyin spor sermayesi düzeyi, yaşadığı sosyo-kültürel bağlamda çerçevelendirilir ve
şekillendirilir. Spor sermayesi, beşeri sermaye gibi eğitim, aile, akran grubu, öğretmenler, antrenörler,
medya, tüketim ile ilgili pazarlama ve promosyon gibi unsurlar tarafından belirlenen sosyo-kültürel
normlarla elde edilir.