Temel hak yargısında anayasal ve kişisel önem kriteri
Özet
Temel hak yargısı, temel hakların kamu gücü karşısında güvence altına alınabilmesi ve beraberinde kamu düzeninin sağlanabilmesine ciddi bir katkı sunmaktadır. Ancak süreç içerisinde başvuruların artışıyla birlikte mekanizmaların ciddi bir iş yükü ile boğuşması birtakım çözüm arayışlarını gündeme getirmiştir. Çözüm önerilerinin bir bölümünü ise başvuruların etkili bir şekilde filtrelenerek azaltılması oluşturmaktadır. Filtreleme aracı olarak ise kabul edilebilirlik kriterleri daha sıkı şartlar altında uygulanmaktadır. Hatta yeni kriterler getirilerek başvuruların daha etkili bir şekilde elenebilmesi hedeflenmektedir. Bu doğrultuda ortaya çıkan önem kriteri özellikle AİHM için yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Bunun yanında, AİHM'nin izinden gitmeye gayret eden AYM için ise benzer süreçlerin ileride ortaya çıkacağının işaretini vermektedir. Bu çalışma kapsamında öncelikle usul kurallarının ve beraberinde kabul edilebilirlik kriterlerinin genel çerçevesi çizilmeye ve kabul edilebilirlik kriterlerinin temel hak yargısına özgü yönleri ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Devamında ise son yılların önemli tartışma konularından biri olan önem kriteri de minimis ilkesi çerçevesinde AİHM ve AYM içtihatlarının analiz edilmesiyle açıklanmaya çalışılmaktadır. Sonuç olarak ise temel hak yargı mekanizmalarının iş yükü ile mücadele ederken geçirdikleri dönüşüm eleştirel bir gözle ortaya konularak başvuru hakkını sınırlamadan iş yükü ile mücadele edilebilecek çeşitli çözüm önerileri sunulmaktadır.