Belçika basını ve diplomatik belgelerine göre Türk Kurtuluş Savaşı(1919-1922)
Özet
Belçika Basını ve Diplomatik Belgelerine Göre Türk Kurtuluş Savaşı (1919-
1922) başlıklı çalışmanın konusunu, Belçika’nın İstanbul’daki Orta Elçiliği’nden
gönderilen raporların ve Belçika kamuoyunun Türk Kurtuluş Savaşı ve Türkiye ile
ilgili bakışları oluşturmaktadır.
Belçika orta elçisi (ministre) olarak Türkiye’de uzun süre görev yapan S.
Marghetitch ve ardından Michotte de Welle tarafından dönemin Belçika Dışişleri
Bakanı’na gönderilen raporlar, diplomatik belgeleri oluşturmaktadır. Marghetitch’in
İstanbul’daki yaklaşık otuz yıl süren uzun görev diliminde, Padişah ve diğer Osmanlı
yönetici ve ileri gelenleriyle ve ayrıca İstanbul’daki yabancı devletlerin büyükelçi ve
temsilcileriyle görüşmesi, onun Osmanlı’daki gelişmeleri ve Osmanlı Devleti’nin
yöneticilerini yakından bildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Bu sonuç
onun yerine atanan Michotte de Welle için de kısmen söylenebilir.
Marghetitch’in özellikle İttihat ve Terakki Partisi’nin yönetimine yönelik
olumsuz yaklaşımını, genel olarak Mustafa Kemal Paşa ve Türklere de benzer
şekilde yansıttığı söylenebilir. Bu noktada bir adım daha ileri gidildiğinde,
Marghetitch 30 Ocak 1919 tarihli raporunda, bir virüs olarak gördüğü Türk
İmparatorluğu’nun son bulmasını, Paris Konferansı’nın ilan etmesini istemesi dikkat
çekicidir. Dahası aynı bakış açısıyla yaklaşık bir yıl sonra da, 31 Aralık 1919 tarihli
raporunda Doğu krizinin çözümünün Türk imparatorluğunun yok olmasıyla aynı
anlamı taşıdığını ileri sürmesi hayrete şayandır. Yine bu raporda görüleceği üzere,
seçimler sonunda Meclis-i Mebusan’ın büyük çoğunluğunun İttihatçılardan oluşması
da Marghetitch’in yakındığı konulardan biriydi. Benzer bir yaklaşım, Mustafa Kemal
Paşa’nın zaferler kazanmaya ve Türkiye’ye günden güne hâkim olmaya başlamasına
kadar Michotte de Welle tarafından da sergilenmiştir.
Diğer taraftan, ağırlıklı olarak incelenen Katolik La Libre Belgique,
milliyetçi-sağ- La Derniere Heure, sosyalist Le Peuple, muhafazakâr olup herhangi
bir dini görüşü temsil etmeyen La Nation Belge ve liberal Le Matin gazetesi ve
yazarları için aynı görüşleri ileri sürmek pek de mümkün değildir. Çünkü basında
örneğin Belçika Kraliyet Akademisi’nde profesör olan Henri Pirenne, Brüksel
Üniversitesi profesörü Henri Gregoire, Academie française’de tarih profesörü olan
v
Jacques Bainville gibi üniversite tarihçileri gelişen olayları dikkatlice ve daha
objektif bir bakışla değerlendirmişlerdir.
Yine basın bağlamında Ortadoğu uzmanlarının (örneğin La Nation Belge’de
X. mahlasını kullanan yazar), Osmanlı ülkesinde çalışan avukat veya Doğu’yu gezen
(örneğin 1922’de birkaç ay Anadolu’da yaşadığını belirten ve La Nation Belge’deki
1922 yılında kaleme aldığı yazılarıyla Comte Pierre d’Ursel) ve tanıyan yazar ve
tüccarların, dönemin olaylarını değerlendirirken mevcut duruma ve ileriye dönük
daha isabetli görüş belirttikleri görülmektedir. Bununla birlikte, Katolik, milliyetçi sağ, muhafazakâr basın ve yazarlarının, Türkleri sevmediği hatta kin duyduğu
hissedilen, Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Türk Milli Mücadelesi’ni hedef alan
görüşlerine de rastlanmaktadır. Nitekim 1919 yılının ilk yarısında kaleme alınan bazı
yazılarda, örneğin, muhafazakâr basın yazarlarından Percy'nin, Katolik basın
yazarlarından Innominato'nun ve milliyetçi-sağ- gazete La Derniere Heure’nin
Türklere karşı ağır bir dil kullanan bazı makaleleri, bu kapsamda örnek oluşturması
açısından zikredilebilir