Demokrasi, rasyonellik ve müzakere: Tartışma programları üzerine bir inceleme
Özet
Liberal demokrasinin temsil krizinin kamusal alandaki yurttaş katılımını kısıtlaması
çalışmada üzerinde durulan bir meseledir. Müzakereci demokrasi yaklaşımlarının temsil
krizine yönelik geliştirdiği bir takım yaklaşımlar ise kamusal alana yurttaş katılımı
noktasında bazı önermeler geliştirmiştir. Eşitlikçi, rasyonel ve demokratik bir biçimde
gerçekleşecek müzakere bu noktada önemlidir. Bunun için yurttaşın karar alma
süreçlerine aktif bir biçimde katılımı gerekmektedir. Ancak müzakereci demokrasiye
toplumun genelini kapsayan bir konuşma biçimini nasıl hayata geçireceği noktasında bir
takım eleştiriler gelmektedir. Bu noktada Habermas’ın modern kamusal alan olabilme
bakımından iyimser bir bakışla yaklaştığı medya devreye girmektedir. Bu bağlamda
televizyon tartışma programlarının kamusal bir meselenin tartışılması konusunda etkin
bir biçimde kullanılması bu mecralara yönelik olumlu bir bakış açısı kazandırmıştır.
Ancak 17. ve 18. yüzyıllarda burjuvanın egemenliği altında olan kamusal alanda da
görüleceği üzere günümüz modern anlamdaki kamusal alanın da eşitsizlikçi süreçlerden
etkilendiği bilinmektedir. Bu noktada çalışmada söz konusu eşitsizlikçi süreçler
Habermas’ın “ideal konuşma durumu”, Young’ın “dâhili” ve “harici” dışlama durumları,
Kerbrat-Orecchioni’nin “etkileşimci yaklaşımı” ve Deetz’in “söylemsel kapanma
stratejileri” vasıtasıyla analiz edilmiştir. Söz konusu kavramsallaştırmalar HaberTürk
kanalından Türkiye’nin Nabzı, CNN Türk kanalından Türkiye’nin Gündemi ve HaberTürk
kanalından Karşıt Görüş programlarına uygulanarak bu programlarda kamusal bir
tartışmanın gerçekleşip gerçekleşmediğine odaklanılmıştır.