dc.description.abstract | Kadastro uygulamaları, özellikle 3402 sayılı Kadastro Kanunu ve mülga kadastro ve
tapulama kanunları çerçevesinde incelenmiş, yapılan kadastro ve tapulama uygulamaları
nedeniyle oluşan hatalar, maddi ve teknik hatalar, geometrik hatalar ve hukuki hatalar
olarak sınıflandırılarak analiz edilmiştir. Bu hataların oluşmasını önlemek için kanunun
birçok maddesinde kontrol mekanizmaları bulunmaktadır. Kadastro uygulayıcısı ekip
açısından kontrol mekanizmaları; teknik eleman, tanık, bilirkişiler, vergi ve tapu kayıtları;
taşınmaz malikleri açısından kontrol mekanizmaları ise; askı ilanları, itiraz ve dava açma
hakkı olarak sıralanabilir. Bununla birlikte kadastro çalışma bölgelerinde kontrol
mekanizmalarının fiilen uygulanmasında bazı aksaklıkların ortaya çıkması kaçınılmaz
olmaktadır. Malikler, kadastro uygulaması yapıldığından habersiz olabilmekte ve Kadastro
Kanununda belirtilen itiraz ve dava açma süresini kaçırmış olabilmektedirler. Kadastro
ekibinin yanlış uygulaması sonucu, kadastro uygulaması yapıldığından haberi olmaması
nedeniyle hakları zayi olan maliklerin, tapu müdürlüklerine müracaat ederek hatanın
düzeltilmesi talebinde bulundukları işlemlere dair örnekler incelenmiştir. Kadastro
uygulamaları sonucu oluşan hatalardan, teknik ve maddi hatalar ile geometrik hataların
herhangi bir hak düşürücü süreye tabi olmaksızın, hata fark edildikten itibaren her zaman
düzeltilebilmesi mümkün iken, hukuki hataların Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3.
fıkrasında belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmasının, başta Anayasa olmak
üzere, miras hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğu irdelenmiştir.
Özellikle Anayasa, miras hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No.lu
Protokolüne bağlı olarak, zaman içinde değişikliğe uğrayan, Kadastro Kanunu’nun 12.
maddesinde belirtilen, kadastro öncesine dayanan ve özellikle miras hukukundan
kaynaklanan hakların, hak düşürücü süreye tabi olmasının anayasal haklara aykırı olması
nedeniyle, hak düşürücü süre hükmüne yeni bir düzenleme getirilmesi gerekliliği sonucuna
ulaşılmıştır. Belirtilen hataların sonuçlarının taşınmaz yatırımları ile yatırımcıların
korunması açısından özel önem taşıdığı ve gayrimenkul geliştirme ve yönetimi
uzmanlarının mülkiyet hakkına ilişkin itilafların çözümlenmesinde görev almaları yararlı
ve hatta zorunlu görülmektedir. | tr_TR |