Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorDoğan, Uğur
dc.date.accessioned2020-11-16T14:06:59Z
dc.date.available2020-11-16T14:06:59Z
dc.date.issued2009
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/72407
dc.description.abstractKızılırmak, Türkiye topraklarında denize dökülen en uzun (1355 km) nehirdir. Sivas doğusundan kaynağını alan nehir, yarı kurak iklime sahip olan İç Anadolu Bölgesi’nin platoları içerisinde geniş bir yay çizdikten sonra kuzeye yönelir ve Samsun’dan Karadeniz’e dökülür. Nehrin izlediği bu yol büyük ölçüde neotektonik dönemde oluşmuş aktif fay kuşakları tarafından belirlenmiştir. Bu çalışma Kızılırmak Nehri vadisinin Kapadokya yöresinde ve Gülşehir-Şahinler arasında kalan kesiminde yapılmıştır. Nehir, bu alanda, paleotektonik dönemdeki genişleme rejimi denetiminde çökelmiş olan, Geç Orta MiyosenErken Pliyosen yaşlı, ignimbirit aratabakalı akarsu-göl ortamı sedimanter istifi içerisine vadisini kazmıştır. Dolayısıyla Geç Orta Miyosen-Erken Pliyosen yaşlı istifin oluşumundan daha genç olan Kızılırmak akaçlama sistemi, Geç Pliyosen’de, iklimde meydana gelen değişime ve neotektonik dönemde kendini gösteren kuzey-güney yönlü sıkışmaya bağlı olarak, nehrin İç Anadolu Neojen göllerini kapması sonucunda kurulmuştur. Nehrin, bölgedeki doğrultu atımlı neotektonik rejimin önemli yapılarından birisi olan ve Kırşehir Fay Sistemi’nin güneydoğu kesimini temsil eden Gümüşkent-Tuzköy doğrultu atımlı fay havzası içine yerleşmiş olması da bu görüşü desteklemektedir. Kızılırmak Vadisi’nde yapılan jeomorfolojik araştırmada, nehrin günümüzdeki seviyesinden +160 metreye kadar ulaşan yükseltilerde, günümüze kadar erozyondan korunabilmiş olan 15 seki basamağı saptanmıştır. Sekilerin oluşumuyla ilgili kesin zaman çizelgesi, nehrin bazı sekilerini örten bazaltlardan alınan örneklerin, 40Ar/39Ar yöntemiyle tarihlenmesi sonucunda oluşturulmuştur. Vadideki en eski seki olarak kabul edilen yankolu (∼+160 m) fosilize eden bazalt akıntısı Geç Pliyosen’e (∼2 My ), diğerleri Erken, Orta ve Geç Pleyistosen’e tarihlenmiştir. Bu veriler, Kızılırmak akaçlama sistemi kuruluşunun, Geç Orta Miyosen-Alt Pliyosen yaşlı volkanosedimanter birimleri üzerleyen ve bölgesel bir anahtar düzey özelliği taşayan Valibaba ignimbiritinin oluşumundan sonra fakat fosilize yankol öncesindeki (∼2.6-2.1 milyon yıl arası) bir zaman dilimi içinde gerçekleşmiş olduğunu göstermektedir. 3 Diğer taraftan, gerek seki basamakları ve gerekse bazalt akıntılarının yaşları temel alınarak, Kızılırmak Vadisi’nin son 2 milyon yıldaki evrim sürecinde, akarsu kazma oranının ortalama ∼0.08 mm/yıl olduğu ve zaman içerisinde önemli değişimler gösterdiği de saptanmıştır. Bu süre içerisindeki en yüksek akarsu kazma oranın (∼0.12 mm/yıl) Geç Erken ve Orta Orta Pleyistosen arasında gerçekleşmiş olduğu da belirlenmiştir. Kazılma oranları aynı zamanda bölgesel yükselim oranlarını da yansıtmaktadır. Bölgesel yükselimin tersine Geç Erken Pleyistosen-Günümüz arasında, Gümüşkent Ana Fayı üzerindeki düşey atım oranı, akarsuyu denetleyen rejimin doğrultu-atımlı faylanma özelliğinin doğal yansıması olarak düşük (∼0.036 mm/yıl) kalmıştır. Bölgesel yükselim oranlarındaki değişimler, sekiler arasındaki yükselti farklarına da yansımıştır. Yükselme hızının düşük olduğu, Geç PliyosenGeç Erken Pleyistosen ve kısmen Geç Orta Pleyistosen-Geç Pleyistosen seki basamakları arasındaki seviye farkları düşük, bu dönemler arasında oluşan sekilerde ise bölgesel yükselim oranına uygun olarak seviye farkları da yüksektir. Evrim süreci içerisinde zamanla güneye kayan akarsu, Orta Pleyistosen’de faylarla ilişkili olarak vadinin güneyine hapsolmuştur. Güncel vadi tabanının evrimini daha iyi anlamak amacıyla sondajları da içeren jeomorfolojik araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada, yalnızca, en çok örneğin alınabildiği en uzun sondaj olan KP-S3 (18.3 m) ele alınmıştır. Kesin kronoloji flüvyal sedimentlerin AMS radyokarbon yöntemiyle tarihlenmesiyle oluşturulmuş ve tarihlemeden elde edilen sonuç vadideki ana kazılma fazının Son Buzul Maksimunun (SBM) sonunda tamamlandığını göstermiştir. Vadideki takip eden birikme fazı SBM sonundan itibaren devam etmiştir. Bu durum, flüvyal sistemdeki birikim artışının SBM’den Geç Glasyal’e uzanan ana iklim değişiminde olduğunu ve bu olayın plüvyal göllerdeki çekilme zamanlaması ve Anadolu’nun yüksek dağlarındaki paleobuzul ilerlemesinin sona ermesiyle uyumlu olduğunu göstermektedir. Bu çalışma, Anadolu’daki flüvyal sistemlerdeki birikimin her zaman en soğuk periyotla karakterize edilmesini reddeder.tr_TR
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherAnkara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleritr_TR
dc.subjectGülşehir-Şahinlertr_TR
dc.subjectUzun dönemli sekilertr_TR
dc.titleGülşehir-Şahinler Arasında Kızılırmak’ın Uzun Dönemli Sekileri ve Taşkınovasının Gelişimitr_TR
dc.typeOther / Diğertr_TR
dc.contributor.departmentDil ve Tarih-Coğrafya Fakültesitr_TR
dc.identifier.startpage01tr_TR
dc.identifier.endpage58tr_TR
dc.relation.publicationcategoryRaportr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster