İş sağlığı ve güvenliğinde kullanılan risk değerlendirme yöntemleri ile hastalık yükünün risk faktörleri açısından değerlendirilmesi / Risk assessment methods used in occupational health and safety and evaluation of burden of diseases in terms of risk factors
Abstract
Günümüzde iş kazaları ve meslek hastalıkları sebebiyle yaşanan maddi ve manevi kayıplar giderek artmaktadır. ILO verilerine göre dünyada her 15 saniyede 153 iş kazası meydana gelmekte, bu iş kazaları nedeniyle bir çalışan yaşamını yitirmektedir. İş kazalarının sosyokültürel etkisi yanında, yıllık ekonomik boyutunun; küresel gayri safi yurtiçi hasılanın %4'ü oranında olduğu tahmin edilmektedir (Yaklaşık 3,2 Trilyon ABD Doları). İş kazalarının %98'inin önlenebilir olduğu düşünülmektedir. Bu noktada iş sağlığı ve güvenliğinde reaktif değil proaktif bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği aşikârdır. Proaktif bir yaklaşımda, kaza meydana gelmeden, önlem alınması gerekir ki, bu da çok iyi bir risk değerlendirmesiyle mümkün olacaktır. Yapılan işin niteliğine, tehlikelerin çeşidine, istenilen amaca göre kullanılabilecek 150'nin üzerinde risk değerlendirme yöntemi mevcuttur. Bazı durumlarda tek bir yöntem kullanılması yeterliyken farklı bir durumda birkaç yöntemin birlikte kullanılması daha iyi sonuçlar verebilmektedir. Burada önemli olan, yöntemlerin artı ve eksilerinin en iyi şekilde değerlendirildikten sonra, kullanılacak sektöre ve amaca uygun yöntemin / yöntemlerin seçilip kullanılmasıdır. İş sağlığı ve güvenliğinde uygulanacak politikalar belirlenirken daha genel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır ki bu konuda küresel ve ulusal hastalık yükü çalışmaları yardımcı olarak kullanılabilmektedir. Hastalık yükünde tanımlanan mesleki risk faktörleri incelendiğinde Yeti Yitimine Ayarlanmış Yaşam Yılında (DALY) en büyük payın ergonomik risk faktörleri nedeniyle oluştuğu görülmektedir. 2012 yılında iş sağlığı ve güvenliğinde yapılan mevzuat değişikliklerinden sonra, iş kazalarının ve mesleki kanserojenlerin neden olduğu DALY hızı düşerken, ergonomik risk faktörleri nedeniyle oluşan kas iskelet sistemi rahatsızlıkları aynı seviyede kalmıştır. Bu da yeterli önlemlerin alınmadığını, bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır.