Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorKayaaltı, Zeliha
dc.contributor.otherSöylemezoğlu,Tülin
dc.contributor.otherKaya,Dilek
dc.date.accessioned2020-11-04T12:37:59Z
dc.date.available2020-11-04T12:37:59Z
dc.date.issued2014
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/72260
dc.description.abstractKurşun bilinen en eski ve en önemli çevresel toksik metallerden birisidir. Günümüzde kurşun maruziyet kaynakları azaltılmış olmakla birlikte dünyada olduğu gibi ülkemizde de insan biyolojik örneklerinde önemli oranda kurşun varlığı belirlenmektedir (Khan ve ark., 2001; Scinicariello ve ark., 2011; Lafond ve ark., 2004; Yılmaz ve ark., 2012; Kayaaltı ve ark., 2011). Gastrointestinal kanaldan absorbsiyon yaşla değişir, erişkinlerde ağızdan alınan kurşunun %10’u absorbe olurken, çocuklarda bu oran %40’tır. Diğer taraftan kalsiyumla kurşun aynı taşınma mekanizmaları için yarıştıklarından, diyetteki kalsiyum içeriğinin azlığı kurşun absorbsiyonunu artırır, demir noksanlığı da aynı etkiyi yapar. İnhalasyonla alınan kurşun partiküllerinin ise %90’ı absorbe olur (Goyer ve Clarkson, 2001). Kurşunun kandaki yarı ömrü 1-2 aydır, aşırı maruziyetten 6 ay sonra denge sabitlenir. Günlük kurşun alımı ile atılımı eşit olduğundan, kurşunun yumuşak dokulardaki düzeyi de sabittir, ancak kemikteki düzeyi, atılım kapasitesi kısıtlı olduğundan alınma miktarındaki artışa bağlı olarak artar, kemikte kurşunun yarılanma ömrü 20-30 yıldır (Klaassen, 2001; Skerfving ve Bergdahl, 2007). Düşük düzeyde bile olsa kurşun maruziyeti özellikle hamileler için önemlidir, çünkü hamilelikte kemikte kalsiyum döngüsünün hızlanmasına bağlı olarak kemiklerde bulunan kurşun da salındığından, kurşunun toksik etkilerine daha fazla açıktırlar (Gulson ve ark., 1997; Tellez-Rojo ve ark., 2004). Kurşun anne kanından plasentaya ve fötusa kolaylıkla geçer (Goyer, 1990), kemiklerde birikir ve bu nedenle annenin maruziyetinden yıllarca sonra bile yeni doğanın kurşuna maruziyeti sürer (Rothenberg ve ark., 2000; Tellez-Rojo ve ark., 2004). Bu maruziyet embriyonik organ gelişimi kadar bilişsel gelişimde de geriliğe neden olmaktadır (Banks ve ark., 1997). Kurşun biyolojik sistemlerde özellikle kemikte kalsiyumla aynı şekilde davranmakta bu nedenle yaşamsal birçok fonksiyonun engellenmesine neden olduğu bilinmektedir (Bridges ve ark., 2005). Delta-aminolevulinik asid hidrataz (ALAD), gen varyantlarının kurşun toksikokinetiğinde ve toksisitesinde değişikliğe neden olduğu birçok araştırıcı tarafından bildirilmekle birlikte çelişkili sonuçlar da bulunmaktadır (Zhao ve ark., 2007; Wu, 2004; Montenegro, 2006; Shaik ve Jamil, 2009; Scinicariello ve ark., 2010). Ülkemizde ise akü işçilerinin kan kurşun düzeyleri ile ALAD polimorfizminin ilişkisinin araştırıldığı bir çalışma bulunmaktadır (Süzen ve ark., 2003). Ancak anne kanı, plasenta ve kordon kanı örneklerinde yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Kurşunun organizmada taşınırken kalsiyum ve demir transport mekanizmalarını taklit ettiği ileri sürülmektedir (Bridges ve Zalups, 2005). Vitamin D reseptörü (VDR) ise intestinal kalsiyum absorbsiyonu ve kemikte kalsiyum depolanması ile görevlidir. Herediter hemokromatozis kurşun alımında etkili bir hastalıktır. HFE geninde görülen iki homozigot polimorfizmin ciddi karaciğer hasarına neden olan demir birikmesine yol açtığı gösterilmiştir (Onalaja ve Claudio, 2000). Plasenta birçok toksik ajan için koruyucu rol oynarken kurşunun fetusa geçmesini engelleyemez (Osman ve ark., 2000; Lafond ve ark., 2004; Goyer, 1990). Birçok çalışmada düşük dozda kurşun maruziyetinin çocuklarda mental gerilemeye, düşük zeka düzeyine, öğrenme güçlüklerine ve hiperaktivite gibi davranış bozukluklarına neden olduğu gösterilmiştir (Lanphear ve ark., 2000; Tong, 1998; Canfield ve ark., 2003; Rogan ve Ware 2003). Grubumuzca metallerin toksikokinetiğinde rol oynayan enzim ve proteinlerin gen polimorfizminin insan biyolojik örneklerinde metal birikimi ve dağılımı ile ilgili birçok çalışma yapılmış, bunlardan bir kısmı yayınlanmış, diğerleri de ya sürdürülmekte, ya da yayın aşamasındadır. Bu projede ise daha önce çalışılmayan üç gen varyantı ile anne kanı, plasenta ve kordon kanı kurşun düzeyleri arasındaki ilişki araştırılacaktır. Bu amaçla Atomik Absorpsiyon Spektrometre (AAS) ile anne kanı, plasenta ve kordon kanı örneklerinde kurşun analizleri yapılmıştır. Ancak Analiz ve Bulgular kısmında sunulan Tablo 2’de görüleceği üzere her bir örnek grubu içinde belirlenen kurşun düzeyleri arasında maksimum-minimum değerler yönünden büyük farklar olduğu gibi standart sapma değerleri de çok büyüktür. Gönüllü grubu, 5 yıldır Ankara’da yaşamakta olan, 19-41 yaş arasında annelerden oluştuğundan oldukça homojen bir grup olduğu ileri sürülebilir. Bu nedenle kurşun düzeylerindeki farkın genetik etkenlere dayanabileceği görüşü önem kazanmaktadır. Bu etkenlerin belirlenmesi amacıyla metallerin taşınmasında ve detoksifikasyonunda rol aldığı bilinen enzim ve proteinlerden bir grubu ile çalışılması planlanmıştır. Bu proje kapsamında VDR, ALAD ve HFE enzim ve proteinlerinin gen polimorfizmleri RFLP (Restriction Fragment Length Polymorphism) yöntemi ile belirlenerek kurşun düzeyleri ile karşılaştırılacaktır. Benzer fonksiyonları olan diğer enzim ve proteinlerin gen polimorfizmleri, bu projenin devamı olacak projeler kapsamında düşünülmektedir.tr_TR
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherAnkara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleritr_TR
dc.subjectMetallerin Toksikokinetiğitr_TR
dc.subjectGen Polimorfizmitr_TR
dc.titleMetallerin toksikokinetiğinde rol oynayan bazı enzim ve proteinlerin gen polimorfizminin anne kanı, plasenta ve kordon kanında kurşun düzeylerine etkisitr_TR
dc.typeOther / Diğertr_TR
dc.contributor.departmentAdli Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.identifier.startpage01tr_TR
dc.identifier.endpage20tr_TR
dc.relation.publicationcategoryRaportr_TR


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster