Representations of reproductive technologies in Marge Piercy's Woman on the Edge of Time and Fay Weldon's The Cloning of Joanna May / Marge Piercy'nin Zamanın Kıyısındaki Kadın ve Fay Weldon'ın Joanna May'i Klonlamak romanlarında üreme teknolojileri temsilleri
Abstract
Bu tezde, Marge Piercy'nin Zamanın Kıyısındaki Kadın (1976) ve Fay Weldon'ın Joanna May'i Klonlamak (1989) eserlerinde distopik ve ütopik bağlamlarda temsil edilen üreme teknolojilerinin; annelik, kadının kendi vücudu üzerinde tehdit edilen otonomisi, kişisel bütünlüğü, kadın vücudunun metalaştırılması ve alternatif hısımlık kurma yöntemleri üzerinden incelenen sosyo-kültürel sonuçlarının edebi irdelemelerinin kapsamlı bir analizinin sunulması amaçlanmaktadır. Bu çalışmada, Üreme teknolojilerini sırasıyla kadın vücudunu kontrol etmek amacıyla kullanan ataerkil sistemin araçları olarak gören ekofeminist yaklaşım ve bu teknolojilerin, kadının sosyal ve ekonomik alanda özgürleştirme potansiyeline sahip araçlar olduğunu öne süren xenofeminist eleştirel yaklaşımlarının ortaya koyduğu görüşlerden yararlanılmıştır. Tezin birinci bölümü, kadın, annelik ve üreme arasındaki ilişkinin gelişiminin tarihsel sürecini açıklayarak tezin kuramsal çerçevesini ortaya koymaktadır. Tezin ikinci bölümü, Zamanın Kıyısındaki Kadın romanında üreme teknolojilerinin üç farklı zaman çizgisinde var olan farklı sosyo-politik düzenlerde mevcut hem baskıcı hem de özgürleştirici amaçlara yönelik kullanımlarının temsillerini karşılaştırarak kapsamlı bir analizini sunar.Bu şekilde, Piercy kadın ve teknoloji arasındaki ilişkinin, bu teknolojilerin icat edildiği toplumun sosyal ve politik değerleri ve ideolojileri tarafından şekillendiğini ortaya koyar. Tezin üçüncü bölümünde, Joanna May'i Klonlamak adlı romanda çıkarcı iş ve bilim adamları tarafından kadın vücudu üzerinde, insan klonlama teknolojisinin habersiz ve rızasız bir şekilde uygulanarak teknobilimsel manipülasyona maruz bırakılmasının doğurduğu sonuçları irdelenmektedir. Weldon, üreme teknolojilerinin potansiyel yıkıcı etkilerini feminist bir hamleyle tersine çevirir ve ana karakterini, kadın dayanışmasından yararlanarak bireysel kimliğini yeniden yaratması için güçlendirir. Bu çalışmada, kadının bedensel deneyimi üzerinden eserlerde temsil edilen üreme teknolojilerinin çetrefilli sonuçlarının tartışılması amaçlanmıştır.