Şehir içi ikametgâh hareketliliğine kuramsal bir bakış
Özet
‘Beşeri sermaye yaklaşımı’ göç ya da ikametgâh hareketliliğini, rasyonel karar vermenin ve faydayı en üst
düzeye çıkarma sürecinin bir sonucu olarak görmektedir. Neo-klasik ekonomik bir çerçeve içinde ikametgâh
hareketliliği, genellikle emek hareketi olarak tanımlanmaktadır. Rossi, ikametgâh hareketliliğinin ailenin yaşam
döngüsü değişiklerine eşlik eden ve aile bileşimi değişiklikleri nedeniyle ortaya çıkan konut ihtiyaçlarını
karşılamak üzere gerçekleştirdiği düzenleme süreci olduğunu ileri sürmüştür. Göç ve hareketlilik
araştırmalarında davranışsal yaklaşıma ilgi, Wolpert’in göç kararında ‘yer yararlılığı’ terimiyle
kavramsallaştırdığı teorik bir yazısından sonra artmıştır. Bu terim Wolpert tarafından, bir yerin başka yerlere
göre çekicilik veya iticiliklerinin bireysel değerlendirmesi şeklinde tanımlanmıştır. Sosyoloji ve planlama içinde
geliştirilen bir başka teorik çerçeve, hareketliliği ev veya bulunduğu semtin özelliklerinden doğan
memnuniyetsizliğin bir sonucu olarak görmektedir. Memnuniyetsizlik yaklaşımı literatürü, halen oturulan
ikametgâh çevresinin, hane halkının ürettiği baskı veya memnuniyetsizlikle etkileşim halinde olduğu ve bu
memnuniyetsizliğin bazı eşiklere ulaştığında hane halkının, ikametgâh hareketine yol açabilecek bir arama
sürecine başladığı üzerinde durmaktadır. Bu makale, göç, ikametgâh hareketliliği ve yeniden yerleşme
hakkındaki literatürü gözden geçirmekte ve ikametgâh hareketliliği sürecini anlamak üzere bağlamsal bir
çerçeve sunmaktadır.
‘Human capital approach’, considers migration or residential mobility as the result of rational
decision making and utility maximisation process. Within a neo-classical economic framework, mobility is
described principally as labour movement. Rossi suggested that residential mobility is a process by which
families adjust their housing to the housing needs that are generated by the shifts in family composition that
accompany life cycle changes. In migration and mobility researches, the interest in the behavioural approach
derives largely from a theorical paper by Wolpert, in which the decision to migrate was conceptualized in term
of ‘place utility’. As defined by Wolpert, the term refers to an individual’s personal evaluation of the
attractiveness or unattractiveness of a location relative to other locations. Another framework that developed in
sociology and planning views mobility as an outcome of dissatisfaction with characteristics of the house or
neighbourhood. In the literature on dissatisfaction approaches, the current residential environment interacts
with the household to produce stress or dissatisfaction and when this dissatisfaction reaches some threshold the
household then begins a search process that may lead to a residential move. This paper examines literature
about migration, residential mobility, and relocation and presents a contextual framework for understanding the
process of residential mobility.