Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.advisorFeyzioğlu, Metin
dc.contributor.authorKaymaz, Seydi
dc.date.accessioned2019-02-08T05:28:07Z
dc.date.available2008
dc.date.available2019-02-08T05:28:07Z
dc.date.issued2008
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/37387
dc.description.abstractTeknolojik gelişmelerle birlikte iletişim araçları da gelişmiş ve çeşitlenmiştir. Gün geçtikçe bu araçlara yenileri katılmakta, mevcut olanların da kapasiteleri ve yetenekleri artmaktadır. Teknolojik gelişmelerin insanoğlunun hizmetine sunduğu iletişim araçları, suç işlemek için de kullanmaktadır. Böyle olunca, suç ve suçluların ortaya çıkarılması bakımından ceza muhakemesinin bu iletişim araçlarından yararlanması doğal karşılanmalıdır.Ancak, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, Anayasanın 20. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliği, 22. maddesinde düzenlenen ve özel hayatın gizliliğinin bir parçasını oluşturan iletişimin gizliği kişilerin temel haklarını ihlal etmektedir. O nedenle, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla başvurulacak bu tedbirin yasayla düzenlenmesi, tedbire başvurulmasının usul ve esaslarının ayrıntılı olarak ortaya konulması lazımdır.1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'da bu konuda yasal bir düzenleme yapılması, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi tedbirine başvurulmasının usul ve esaslarının tespit edilmesini olumlu karşılamak gerekir. Ancak yapılan düzenleme birçok yönden eleştiriye açıktır.Öncelikle, bütün denetim şekillerinin aynı maddede düzenlenmesinin ve tedbire başvuru koşullarının CMK'nın 135/1 maddesi ile aynı hükümlere tabi tutulmasının isabetli olmadığını belirtmek gerekir. Gerçekten, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi kapsamında yer alan denetim şekillerinin, uygulanma biçimleri ve özel hayata müdahale dereceleri aynı değildir. İşte, kişilerin özel hayatına müdahale dereceleri ve uygulanma biçimleri farklı olan bu denetim şekillerine başvuru koşullarının da ayrı ve farklı şekilde düzenlenmesi lazımdır.Kanunda, iletişimin içeriğinin ele geçirilmesi yöntemi olarak, yalnızca iletişimin dinlenmesi ve kaydedilmesine yer verilip, iletişimin okunması, izlenmesi gibi dinleme ve kaydetme dışındaki yöntemlere yer verilmemesi de isabetsizdir. Yapılacak yasal bir düzenleme ile bu hususların düzeltilmesi yararlı olacaktır. Tedbirin uygulanması aşamasında ve uygulanmasından sonra yapılan kayıtların muhafaza edilmesi ve paylaşılması konusunda yasal bir düzenleme yapılması da büyük öneme sahiptir.Usulüne uygun olarak alınan ve uygulanan tedbir kararı sonucu elde edilen delillerin ceza yargılamasında değerlendirileceğinde kuşku yoktur. Hukuka aykırı delillerin ise ceza yargılamasında değerlendirilmesi mümkün değildir. (AY 38/6; CMK 206, 217/2 md) İletişimin dinlenmesi veya kaydedilmesi sonucu katalog kapsamında bulunmayan bir suça ilişkin delillerin hükme esas alınamasa da, soruşturmaya başlamak için başlangıç şüphesine esas alınabileceğini düşünmekteyiz. Önleme amaçlı denetim sonucu elde edilen delillere dayalı olarak da soruşturmaya başlanabileceği kanaatindeyiz.Anahtar kelimeler: İletişim, denetim, tedbir, telekomünikasyon, özel hayatın gizliliği, iletişimin gizliliği, iletişimin denetlenmesi, Ceza Muhakemesi Kanunu.Dört bölümden oluşan bu çalışmamızın temel hükümler başlığını taşıyan birinci bölümünde; denetim, iletişim ve telekomünikasyon kavramları, denetimin hukuksal niteliği, tedbirin bazı temel hak ve özgürlüklerle ilişkisi, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin gizliliğinin dayanakları ve sınırlandırılması konuları ile denetim şekilleri incelenmiştir. İkinci bölümde denetimin koşulları irdelenmiş, denetim kararı çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise; denetim sonucu elde edilen kayıtların ve diğer delillerin muhafaza edilmesi, imha edilmesi, tedbirden ilgililerin haberdar edilmesi ve idari ve yargısal denetim konusu açıklanmıştır.?Denetim sonucu elde edilen delillerin değerlendirilmesi sorunu? başlığını taşıyan dördüncü bölümde; hukuka uygun şekilde elde edilen deliller, hukuka aykırı şekilde elde edilen deliller, tesadüfen elde edilen deliller ve önleme amaçlı denetim sonucu elde edilen delillerin soruşturma ve kovuşturmada delil olarak kullanılması sorunu ele alınmıştır. Sonuç kısmında ise tespitlerimiz ve önerilerimiz yer almıştır.Kişilerin temel haklarından olan özel hayatın gizliliği ve onun bir parçasını oluşturan iletişim gizliliğini önemli ölçüde sınırlayan telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetimi tedbirinin güncelliğini koruyacağı anlaşılmaktadır. Bu konudaki tartışmaların olumlu sonuçlar doğuracağını, orta vadede sorunlu konularla ilgili olarak yasal düzenleme yapılacağını düşünmekte ve umut etmekteyiz. AbstractThe means of communication improved and diverted parallel to technological developments. Everyday new instruments are added, capacities and abilities of the present ones enhanced. The means of communication put into the serve of the mankind by technological developments are used for committing of criminal acts too. Therefore should be seen the use of this means of communication by criminal procedure law for revealing of crimes and criminals as natural.But the interception of telecommunication is violating the secrecy of private life, regulated in article 20 of the Turkish Constitution, and the secrecy of communication -a part of the secrecy of private life-, regulated in article 22 of the constitution. Therefore these measures applied for the revealing of the material truth has to be regulated by law and the procedure and regulations for application of these measures have to shown in detail.The regulation of this field by the Criminal Procedure Law Nr. 5271 -being put into force on 1th June of 2005- and the determining of the procedures and elements of the control of telecommunication should be welcomed.But the regulation is open to criticism from various aspects.Firstly, it has to be expressed that the regulation of all kind of controlling forms in the same article and putting of the conditions for the application of the measures under the same rules- like the Article 135/1 of Criminal Procedure Law- is not very proper. It is a fact, that the controlling methods of telecommunication have different forms of application and intervening degrees to the private life. Thus, the application conditions of these measures should be regulated separate and different.It is not proper that only the tapping and recording of communication did find its place in the law and other methods like reading or tracking of communication are not present. It will be useful to correct these subjects with a legal regulation. The protecting and sharing of the records taken in or after the application phase of the measures is vital.There is no doubt that evidences collected in accordance with law will be evaluated in criminal law. In criminal proceedings the use of evidences taken against the law is not possible. (Constitution Article 38/6, Criminal Procedure Law 2006, 217/2). We believe that the evidences taken through the tapping and recording of telecommunication outside of the catalog crimes could be evaluated for prior doubt. But they cannot be used by the constitution of a judicial decision. We are in the belief that the evidences taken for the aim of preventive measures could followed up by an investigation.
dc.language.isotrTR_tr
dc.publisherSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.subjectHUKUKtr
dc.titleCeza Muhakemesinde telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi
dc.typedoctoralThesis


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster