Han Hanedanlığı döneminde Hunlarla yürütülen He Qın politikası (akrabalık ile sağlanan barış politikası) ve sonuçları
Abstract
Çalışmada Han Hanedanlığı dönemi “He Qin Politikası” incelenmiştir. Buçerçevede gerçekleştirilen evliliklerin sayısının fazlalığı nedeniyle Batı HanHanedanlığı dönemi yoğun olarak işlenmiştir.Hun-Çin devletleri arasında gerçekleştirilen barış evlilikleri olarak tanımlananHe Qin Politikası, Hunlarla ilk kez Çin’in ekonomik, sosyal ve siyasi alanda güçsüzdurumda olduğu dönemde, Han Hanedanlığı’nın isteğiyle uygulanmıştır. Bundansonraki tüm He Qin anlaşmaları Hunlar tarafından talep edilmiştir. Anlaşmaya göre,Çin İmparatoru Hun liderine bir eş ve beraberinde değerli hediyeler göndermiş,karşılığında Hun lideri, Çin’in kuzey sınırlarını koruyacağına dair güvence vermiştir.İlk dönemde Hunlara uygulanan politika, Wu Di döneminde Hunlara karşı diğergüçlü uluslara uygulanarak farklılık göstermiştir.Hun-Çin arasındaki He Qin anlaşmalarında amacın, Hunlar tarafındanbakıldığında Çin mallarına sahip olarak ve Çin’in damadı olarak diğer uluslararasında saygınlık kazanmak, Çin tarafından bakıldığında ise savaşmadan sınırgüvenliğini sağlamak olduğu söylenebilir. Yapılan evlilik anlaşmaları, devletlerarasısiyasi ilişkilerin yanı sıra sosyal, kültürel ve ekonomik alış-verişi de beraberindegetirmiştir.164Çin tarihçileri Hun liderine gönderilen kişinin gerçekten prenses olmadığını,saraydan birini prenses gibi gösterdiklerini kayıtlarında açıkça belirtmişlerdir. AyrıcaHe Qin politikası kapsamında yapılan evliliklerden doğan çocukların veliahtolduğuna ve Hun lideri yapıldığına rastlanmamıştır. Hunlar hiçbir zaman başka birulusla yapılan evlilikten doğan çocuğu veliaht olma şansı vermemişlerdir.Dolayısıyla He Qin politikasının uzun süreli bir barış sağlanmadığı, geçici bir çözümolarak uygulandığı görülmektedir.He Qin tarihine bakıldığında kısa süreli de olsa halka huzur getirdiğianlaşılmaktadır. Saldırıları geçici süre ile olsa da önlemiş ve bu barış dönemindesavaşa hazırlık yapılmıştır. Bu nedenle He Qin politikası bir tür barış politikası gibigörünmekle birlikte aslında karşılıklı çıkar ilişkisi altında “nefes alma politikası” dır.AbstractThis paper searches the “He Qin” policy that was carried out in the HanDynasty. The study focuses on the West Han Dynasty, due to the large number ofsuch marriage practices.He Qin policy, defined as peace-marriage between Huns and Hannationalities, was applied for the first time by Han Dynasty when China waseconomically, socially and politically instable. After that, all the He Qin treaties weredemanded by the Huns. According to the treaty, the emperor of China sent a wife,along with gifts, in return, the Hun leader insured to protect the northern borders ofChina. The policy that was practiced on Huns in the first period, differs in Wu Diperiod by being practiced to other strong nations.When viewed from the Hun perspective the aim of the He Qin treaties couldhave said to aim at obtaining Chinese goods and the prestige of being the son-in-lawof China, which wolud arouse admiration of other nations. From Chinese point ofview it may well be said to have the purpose of protecting the security of its borders.These marriage treaties resulted in social, cultural and economical relations as wellas international political relations between the two countries.166The Chinese historians clearly state in their records that the person sent wasnot the true princess, but they pretended that someone within the palace was shownas the princess. Also there is no evidence that the children from these marriagesbecame the heir to the throne. The Huns never offered an opportunity for a child bornfrom He Qin marriages to be the heir. Therefore it is observed that a long-lastingpeace could not be established by the He Qin policy, and that it was practiced as atemporary solution.Considering He Qin history it is understood that it brought out a period ofpeace even for a short period. It prevented atttacks for a while and in this period warpreparetions were made. Thus alhtough it looks like a peace making policy, it was amutual “break” policy that benefited both sides.