Türkiye`de siyasi iktidar ve meşruiyet sorunu: 1980`li yıllarda yeni sağ
Özet
Bu doktora tezinde modernlik ve meşruiyet kavranılan çerçevesinde Türkiye'de yeni sağın yolaçtığı meşruiyet sorunları analiz edilmeye çalışılmıştır. Tezin odak noktası 1980'li yıllar ve Türkiye deneyimi olmasına rağmen, konu hem tarihsel bir geri plana yerleştirilmiş hem de Batı'daki yeni sağ deneyim ile karşılaştırılmıştır. Bu çerçevede, iki ana bölümden oluşan tezin ilk bölümünde tarihsel, eleştirel ve bütünsel bir yöntemsel yaklaşım tarzı benimsenerek, modern siyasi iktidarın meşruiyet sorunu Batı deneyimi bağlamında kuramsal sonuçlara ulaştıracak biçimde ele alınmıştır. Bu bölümde, modern siyasi iktidarın meşruiyeti sorunu modernliğin geçirdiği dönüşüm evreleri bağlamına yerleştirilerek, sırasıyla modernliğin kuruluşu, kısıtlı liberal modernlik, örgütlü modernlik ve son olarak örgütlü modernliğin çözülüşü dönemlerindeki gelişmeler incelenmiştir. Bu inceleme devletin ve yönetim zihniyetinin analizi olmak üzere iki eksende gerçekleştirilmiştir. Bu bölümde varılan sonuçlar şöyle özetlenebilir. Modern meşruiyet sorunu, modernliğin geçirdiği evreler boyunca siyasi iktidarın kuruluş ve gelişme dinamiklerinden kaynaklanan çelişki ve gerilimlerle yüklüdür. Meşruiyet söyleminin çelişkileri modem iktidar/toplum diyalektiğinin özelliklerinden kaynaklanır. Buna göre, modern siyasi iktidar kendini ancak, toplumun rızasına dayanan, toplumun ortak çıkarlarını temsil eden ve koruyan bir güç olarak meşrulaştırabilir. Ancak devletin kendini ortak çıkarın temsilcisi olarak kurması her zaman kısmi ve kararsız bir nitelik taşır. Bu tezde modern dönemde ancak kısmi olarak sağlanan devletin meşruiyetinin, örgütlü modernliğin çözülüşü evresinde daha da sorunlu hale geldiği ve özellikle yeni sağ iktidar tarzının modern meşruiyetin zeminini tahrip ettiği savunulmuştur. Bu çerçevede hem Batı'da hem de Türkiye'de 1980'lerin başında gündeme gelen yeni sağ, örgütlü modernliğin çözülmesi bağlamına yerleştirilerek modern meşruiyetin zeminini nasıl kaydırdığı analiz edilmiştir. Modern meşruiyetin temelini oluşturan temsil, rıza, vatandaşlık, ulus, ulusal egemenlik ve ortak çıkar kavramları yeni sağ pratikler nedeniyle hızla anlamsızlaşmaktadır. Bu nedenle devlet kendini ortak çıkarın temsilcisi olarak kurmakta giderek daha fazla zorlanmaktadır. Bu tezin Türkiye ile ilgili olan ikinci bölümünde,Türkiye'de Osmanlı'dan günümüze kadarki dönemde modern siyasi iktidarın nasıl kurulduğu ve nasıl dönüşümler geçirdiği incelenmiş, ancak ağırlıklı olarak 1980 sonrasına yer verilmiştir. 1980 öncesi döneme ilişkin olarak, Türkiye'nin muhafazakar bir modernleşme süreci yaşadığına, modernliğin dinamiklerinin kısıtlandığına ve modernliğin karmaşasının hiç bir zaman örgütlenemediğine işaret edilmiştir. Batıyla karşılaştırıldığında örgütlü modernliğin kurumlarının zaten zayıf olduğu Türkiye'de örgütlü modernliğin çözülmesi süreci daha ağır yaşanmış ve siyasi iktidarın meşruiyeti sorunu da bu bağlamda şiddetlenmiştir. Türkiye'de iktidar etme tarzı olarak önemli bir evreyi temsil eden yeni sağ, iki düzeyde modern devletin meşruiyetinin sarsılmasına neden olmuştur. İlkin, devlet artık kurumsal olarak kendini ortak çıkarların oluşturulduğu bir zemin olarak kurma kapasitesini yitirmiştir. İkinci olarak, yeni sağın iktidar pratikleri nedeniyle devletin temsilcisi olduğunu iddia ettiği bir bütün olarak toplum fikri tahrip olmuştur. Bu tezde yeni sağın yarattığı meşruiyet sorunları olarak; birikim krizi, hegemonya krizi, devletin rasyonalite krizi, siyasal toplumun çözülüşü, kamusal alanın depolitizasyonu, ulusal toplumun çözülüşüne yer verilmiş, ayrıca tüm bunları kendinde somutlayan bir olgu olarak siyasal İslamın yükselişi analiz edilmiştir.