Türkiye'de ortaöğretime öğretmen yetiştirme problemi
Özet
Türkiye'de ortaöğretime öğretmen yetiştirme problemi, Cumhuriyetin kurulduğu günden bu yana, ilgililerin üzerinde önemli durduğu, çözüm yolları aradığı ve uygulamaya koyduğu konulardan biri olmuştur. Cumhuriyet döneminin daha ilk yıllarında öğretmenin, eğitim sistemindeki, hatta toplumdaki yeri ve öneminin çok iyi kavrandığı, bunun sonucu olarak, ortaöğretim programlarıyla birlikte onun uygulayıcısı olan öğretmenlerinin yetiştirilmesi probleminin ele alındığı görülmektedir. 1923 - 1946 döneminin başında, bu konuda, gerçekleştirilen ilk çalışmalardan bir öğretmenlik mesleğini yasal dayanağa kavuşturan 439 sayılı Kanunun çıkarılması olmuştur. Bu arada, öğretimini 1890'lı yıllardan beri sürdüren Yüksek Öğretmen Okulu, yeni bir düzenlemeyle daha faal duruma getirilirken; yeni öğretmen kaynakları sağlama yolları aranmaya başlanmıştır. Genel ve mesleki ortaöğretim okullarına öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının ilk örneklerini teşkil eden yüksekokullar Cumhuriyetin ilk on beş yılı içerisinde kurulmuşlardır. Bu okullar, Müzik Öğretmen Okulu (1925), Gazi Eğitim Enstitüsü (1926), Kız Teknik Yüksek Öğretmen Okulu (1934) ve Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu 'dur (1937). Ancak adı geçen bu okullar, özellikle de genel kültür dersle ri öğretmeni yetiştiren Gazi Eğitim Enstitüsü ile sayıları giderek artan ortaöğretim okullarının öğretmen ihtiyacını karşılamak mümkün olmayancı yenileri açılmaya başlanmıştır. 1946 - 1960 dönemi ortaöğretime öğretmen yetiştirme yönünden; (a) Mevcut öğretmen yetiştiren kurumlardan bazılarının sayılarının artırıldığı, (b) Yapı ve teşkilatının geliştirildiği ve, (c) Yeni öğretmen yetiştiren okulların açıldığı bir dönem olmuştur. Hatırlanacağı üzere bu dönemin hemen başlarında yeni Eğitim Enstitüleri kurulurken, 1955 yılında Ticaret Turizm Yüksek Öğretmen Okulu; 1959 yılında da Ankara Yüksek Öğretmen Okulu ile İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü açılmıştır. Yine bu dönemin hemen başlarında Kız Teknik ve Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulları, 4 yıllık yüksekokullar olarak yeniden teşkilatlandırılmışlardır. 1946 - 1960 döneminin bir başka özelliği öğretmen yetiştiren bütün yüksekokulların yönetmeliklerinin çıkarılması, bu okullara öğrenci alma sisteminin yeni bir yönetmelikle eleme ve seçme sınavlarından oluşan bir şekle sokulmasıdır. Planlı Kalkınma dönemine girildikten sonra eğitimi planlama çalışmaları içerisinde ortaöğretime öğretmen yetiştirme probleminin de ciddi bir şekilde ele alındığı; özellikle bu dönemin hemen başlarında toplanan Yedinci Milli Eğitim Şurasında konunun enine boyuna tartışıldığı ve önemli kararlar alındığı görülmektedir. Eğitim Enstitülerinin bütün bölümlerinin 3 yıla çıkarılması, sayılarının artırılması, hatta bu kurumların akademik bir yapıya kacvuşaturulmak istenmesi, Yüksek Öğretmen Okulu' nun Eğitim Fakültesine dönüştürülerek ona yeni bir yapı ve statü kazandırılmak istenmesi, mesleki teknik yüksek öğretmen okullarının öğretmenlik bilgisi dersleri yönünden diğer okulların seviyesine getirilmesinin istenmesi; her bir öğretmen okulunun ayrı ayrı tanımının yapılması ve en önemlisi öğretmen yetiştirmenin ortak amaç ve ilkelerinin tesbit edilmesi işte bu Yedinci Milli Eğitim Şurasında alınan kararlar ya da yapılan öneriler arasında bulunuyordu. Ancak bu ve diğer kararların bir kısmı uygulansa da, bazılarının uygulanmadığı görülmektedir. 1960 - 1982 döneminin en önemli özelliği öğretmen yetiştiren kurumların, özellikle de Eğitim Enstitüleri ile Yüksek İslam Enstitülerinin sayılarının fazlaca arttırılmış olmasıdır. Bu dönemde ortaöğretime öğretmen yetiştirmede, nitelikten çok nicelik sorununun çözümüne ağırlık verildiği görülmektedir. Eğitim Enstitülerinin sayılarının artırılması yanında, öğrenci kapasitesinin de alabildiğine artırılması, gece öğretimine başlanılması, mektupla öğretim ve hızlandırılmış eğitim bu dönemde dikkati çeken diğer uygulamalardır. Fakat öğretmen yetiştirmede reform niteliğinde iki uygulama yine bu dönem içerisinde gerçekleştirilmiştir. Bilindiği gibi bu reformlardan birincisi, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile sağlanarak, her kademeye öğretmen yetiştirme, yükseköğretim düzeyinde ele alınmıştır. Söz konusu ikinci reform ise; öğretmen yetiştiren bütün kurumların 41 sayılı KHK. ile üniversite çatısı altında toplanmasıyla gerçekleştirilmiştir. Bu son düzenleme ile öğretmen yetiştirme sisteminde bütünlük sağlanması yönünde önemli bir adım atılırken; belli standartlar getirilmesi, öğretmenlerin statü ve özlük haklarınım en üst düzeyde gerçekleştirilmesi ve bilimsel bir yaklaşımla daha nitelikli öğretmenlerin yetiştirilmesi ortamının hazırlanması sağlanmıştır. Ancak üniversitede öğretmen yetiştirme sisteminin bazı sorunları da yok değildir. Bu sorunların daha çok öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarının amaçlarının öğretmen yetiştirmek olduğunun, yönetmeliklerinde açık bir şekilde belirtilmemesi, öğrenci kaynağı ve alma sistemi, yeni akademik yapı, fiziki ve mali konularla ilişkili olduğu görülmektedir. Fakat bunlar çözümlenemeyecek sorunlar değildir. Nitekim bazılarının çözümlenmesi yönünde önemli girişimlerde bulunulduğu görülmektedir.