Türk tarihinde şecere geleneği: Türkmen şecereleri örneği
Abstract
Bu çalışmada, Türk-İslâm tarihi çerçevesinde ele almış olduğumuz Türk tarihçiliğinde şecere geleneği ve özelde Türkmen şecereleri örneklerini inceledik. Şecereyle ilgili yazılmış olan belli başlı şecere müellifleri ve eserlerini inceledik. Çoğu toplumlarda olduğu gibi, Türk kökenli topluluklarda ve Türk tarihçiliğinde de şecere geleneği önemli bir yer tutar. Bu araştırmada, biz de Ebu’l-Gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Terâkime adlı eseri üzerinde önemle durma ihtiyacı hissettik. Şecerenin Türkmenlerin sosyal ve kültürel hayatlarındaki etkisini ve önemini diğer yazarlardan aldığımız ilmi araştırmalar neticesinde değerlendirdik. Türkmen şecerecileri konusunda önemli araştırmalar yapmış olan Türkmen tarihçilerden ve Türkoloğ Soltanşa Atanıyazov’un değerlendirdiği kaynakların muhtevasına bakınca, Türkmenistan’da yaşayanların, tarihi kaynaklarda dile getirilen 24 Oğuz boyundan geldiklerini teyid ettiklerini görmekteyiz. Rusların Türk kavimlerini yönetimleri altında tutabilmek ve böylece daha kolayca idare edebilmek için toplumları birbirine düşürdüğü bilinen bir gerçektir. Türkmenistan’da Ruslar tarafından boylar arasında düşmanlığa kadar vardırılan ayrılıkçı siyasetin, bağımsızlıktan sonra tersine dönerek, milli birlik ve bütünleşmenin sağlandığını söyleyebiliriz. Türkmenlerin geçmişte bağlı oldukları boylarına karşı duydukları mensubiyet şuuru, bağımsızlıktan sonra da devam etmektedir. Önemli olan, bu boyların, devlete olan bağlılıklarını ve bunu devam ettirebilmek için gösterdikleri azim ve kararlılıklarıdır. Türkmenistan’ın bağımsızlığını kazandıktan sonra geçmişine sahip çıkmaya çalışan Türkmenbaşı, Türkmenlere ilk önce milli kimliklerini kazandırmaya çalışmıştır. Bunun için de tarih ve dil alanında geçmişten günümüze kadar kültür köprüsü olmuş şahsiyetlerin halk tarafından öğrenilmesini sağlamıştır. Özellikle Türkmen gençlerinin, tıpkı Mustafa Kemal’in yaptığı gibi, atalarını, geçmişlerini, yani Türk tarihini çok iyi öğrenmelerini ve milli kültürü yaşatmalarını vasiyet etmiştir. Çalışmamızda genel bir değerlendirme yapılmıştır. Kaynaklar kısmında ağırlıklı olarak Türkçe, Türkmence ve Rusça kaynakları ve Türkçe’ye yapılan çevirileri kullanılmıştır. Bunun dışında konu hakkında Kur’ân-ı Kerim ve hadis kaynakları yanında Arapça ve İngilizce eserleri, dergiler, makale ve ansiklopediler de değerlendirilmiştir.