Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorGENÇ, Elif (Yazar)
dc.contributor.authorEGE, Ufuk (Tez Danışmanı)
dc.date.accessioned2019-02-07T20:51:03Z
dc.date.available2008
dc.date.available2019-02-07T20:51:03Z
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/33302
dc.description.abstractBu çalışmanın amacı, D.H. Lawrence'ın romanlarında yansıttığı karakterlerin psikanalitik açıdan bir değerlendirmesini yapmaktır. D.H. Lawrence, eserlerinde psikanalitik açıdan sağlıklı olmayan karakterleri yansıtan ilk romancı değildir. Bu açıdan, tercihimi neden Lawrence'tan yana kullandığımı açıklamak gerekmektedir. D.H. Lawrence'ın, insan olmanın güçlüklerini kendi hayatında yaşayıp, deneyimlerini eserlerinde açıkça yansıtmış olduğu gerçeği, seçimime etki etmiştir. Seçimime etki eden bir diğer unsur ise, D.H. Lawrence'ın eserlerinde karakterlerin bilinçdışını incelediği gerçeğidir. Bu çalışmanın ana konusu, D.H. Lawrence'ın eserlerindeki karakterlerin, Jacques Lacan'ın görüşleri başta olmak üzere psikanalitik kuram bağlamında incelenmesiyle oluşmuştur. Bu çalışma, yayım tarihlerine göre D.H. Lawrence'ın Oğullar ve Sevgililer ( Sons and Lovers ), Gökkuşağı ( The Rainbow ) ve Aşık Kadınlar ( Women in Love ) adlı romanları üzerine yapılan tartışma ile sınırlandırılmıştır. Bu çalışmadaki her bölüm, tartışmanın bütününü sergilemekte yaralı olan belirli sorulara cevap verecek şekilde planlanmıştır. Giriş bölümü, Sigmund Freud ve Jacques Lacan ve diğer Freud sonrası kuramcılar tarafından ortaya atılan psikanalitik görüşleri inceler. I., II. ve III. Bölümler sırasıyla Oğullar ve Sevgililer ( Sons and Lovers ), Gökkuşağı ( The Rainbow) ve Aşık Kadınlar (Women in Love) adlı romanlarda yer alan karakterlerin, Giriş bölümünde yer alan psikanalitik kuramlar bağlamında nasıl incelendiğini gösterir. I. bölümde incelenen Oğullar ve Sevgililer ( Sons and Lovers ) adlı roman, yazarın hayatından izler taşıması bakımından önemlidir. Eserde, evlilik hayatında mutsuz olan Gertrude Morel'in oğullarına karşı yaptığı sevgi yatırımı konu edilmektedir. Gertrude Morel, önce en büyük oğlu William'a, daha sonra ise küçük oğlu Paul'e karşı tutkulu bir sevgi besler. Bu sebeple Getrude, oğulları ile arasındaki dolayımsız ilişkinin Baba'nın Adı tarafından sonlandırılmasına izin vermez ve çocuklarının Baba'nın temel yasası olan ensest yasağını tanımalarına engel olur. Bu sebeple sembolik düzenin kurallarını tanıma şansını kaybeden William ve Paul, yetişkin yaşamlarında anne merkezli bir yaşam sürdürürler. II. bölümde incelenen eser, Gökkuşağı ( The Rainbow ) adlı romandır. Bu eserde ise, Brangwen ailesindeki kadınları özgürleşme çabaları ve kendilerini gerçekleştirme istekleri betimlenir. Ancak kadın karakterlerin bu çabaları, erkeklerin baskıları sebebiyle sonuçsuz kalır. Eserde yer alan Tom Brangwen ve Will Brangwen karakterleri, sağlıklı bir Oidipal süreç geçiremedikleri için, yetişkin yaşamlarında kız çocuklarına yönelik ensest eğilimler geliştirirler ve kızlarının arzusunun nesnesi olmayı isterler. Bu sebeple, kızlarının da gelişim evrelerini sağlıklı bir şekilde yaşamalarına engel olurlar. Eserdeki ana karakterlerden olan Ursula Brangwen, babası Will Brangwen'in baskılarına maruz kalarak Oidipal süreçte sorunlar yaşar. Bu durum, Ursula'nın yetişkin yaşamında eşcinsel eğilimler geliştirmesiyle kendini gösterir. III. bölümde ise, Aşık Kadınlar ( Women in Love ) adlı eser incelenmiştir. Eserde, Ursula Brangwen ve Gudrun Brangwen adlı kızkardeşlerin Rupert Birkin ve Gerald Crich ile olan ilişkileri anlatılır. Rupert önceleri Gerald'a karşı eşcinsel duygular beslese de, sonradan libidosunu yalnızca Ursula'ya yöneltir ve Ursula da ilişkisi süresince bir erkeğe güvenebilmeyi öğrenir. Bu sayede kadın- erkek ilişkilerinde bireyselliğin önemine inanan Rupert ve Ursula mutluluğu yakalarken, anne merkezli bir yaşamı olan ve Oidipal süreçte sorunlar yaşayan Gerald ve Gudrun'un ilişkisi, Gerald'ın intihar gibi ölümüyle sona erer. Sonuç bölümünde ise, tezde varılan sonuçlar özetlenmiştir. Abstract The aim of this study is to examine the characters in the novels of D.H. Lawrence in terms of psychoanalysis. D.H Lawrence is not the first novelist reflecting psychoanalytically unhealthy characters in his novels. In this respect, it is necessary to explain why I have preferred Lawrence. The factor contributing my choice is the fact that Lawrence has experienced the difficulties of being a human and has reflected these experiences in his works. Another factor contributing my choice is the fact that D.H. Lawrence has attempted to reflect the unconscious of the characters. The central concern of this study is to examine the characters in the works of D.H. Lawrence in terms of the psychoanalytic theories mainly of Jacques Lacan. This study is limited to the discussion of D.H. Lawrence?s novels Sons and Lovers, The Rainbow and Women in Love which are introduced in order of date of publication. Each chapter in this study is designed to answer certain questions which help the presentation of the whole debate. Introduction chapter introduces the psychoanalytic approaches of Sigmund Freud, Jacques Lacan and other post Freudian theorists. Chapters I, II and III introduce how the characters existing in the novels are examined in terms of psychoanalytic theories introduced in the introduction chapter. The novel analysed in Chapter I, Sons and Lovers, is important in that it is an autobiographical work. The main theme of the novel is Gertrude Morel?s love cathexes through her sons. The target of Gertrude Morel?s love is first her eldest son William, and then the other son, Paul. Due to her love for the boys, she does not allow the Name of the Father to last the dual relationship between her and her sons; and does not allow the boys to learn incest prohibition, the basic law of the Father. Thus Willam and Paul lose their chance to enter the symbolic order. In Chapter II, the novel entitled The Rainbow is analysed. In this work, the efforts of Brangwen women to be free individuals is depicted. However, the efforts of the women are rendered futile by the pressure of the men characters. The characters portrayed in the work Tom Brangwen and Will Brangwen develop incestous tendencies for their daughters and they desire to be the target of their daughters? desire. Thus they block the daughters? chance to pass the developmental stages in a healthy way. Ursula, who is one of the main characters in the work, has problems during the Oidipal stage as a result of her father Will Brangwen?s pressure upon her. This fact leads to lesbian tendencies in Ursula?s adult life. In Chapter III, the work entitled Women in Love is analysed. In the work, the relationships between Ursula Brangwen- Rupert Birkin and Gudrun Brangwen- Gerald Crich is depicted. Although Rupert has homosexual tendencies for Gerald at first, later he directs his libido only towards Ursula, and Ursula learns to trust a man during the relationship. While Rupert and Ursula, who both believe the importance of individuality within a relationship, catch happiness, the relationship between Gerald, who leads a mother-centered life, and Gudrun lasts upon the suicide-like death of Gerald. The conclusion section shows the results inferred from the dissertation.
dc.language.isotrTR_tr
dc.publisherAnkara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı İngiliz Dili ve Edebiyatı Bilim Dalı
dc.subjectDİL VE EDEBİYATtr
dc.titleD. H. Lawrence'ın Oğullar ve Sevgililer (Sons and Lovers), Gökkuşağı (The Rainbow) ve Aşık Kadınlar (Women in Love) adlı romanlarındaki karkterlerin psikanalitik kuram bağlamında İncelenmesi
dc.typemasterThesis


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster