Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorÇELİKKIRAN, Ahmet (Yazar)
dc.contributor.authorGERAY, Cevat (Tez Danışmanı)
dc.date.accessioned2019-02-07T19:19:42Z
dc.date.available1997
dc.date.available2019-02-07T19:19:42Z
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/31386
dc.description.abstractBu bölümde, araştırmanın kısa bir özeti ile sonuç ve önerilere yer verilmektedir. Özet Çevre, bireyin diğer insanlarla, insan dışındaki canlılarla ve tüm cansız öğelerle olan karşılıklı etkileşimini içeren bir bütünlüktür. Bu bütünlük bilinci insana özgüdür. Bu nedenle insanın çevreye karşı duyarlı olması, bu duyarlığına ilişkin olarak alışkanlıklarım, tutum ve düşüncelerini kontrol etmesi, zaman içinde değiştirmesi söz konusudur. Özellikle sanayi devrimini izleyen dönemlerden başlayarak, insan çevre ilişkilerinde, insanın çevreye karşı tutum ve düşüncesinden kaynaklanan sorunlar gözlenmektedir. Bu sorunların boyutları evrenseldir, ilgi içeriği çok yönlüdür. Türkiye, sanayileşme sürecinde sorunun bu çok yönlülüğünü sınırlı da olsa algılamaya başlamıştır. Bu nedenle çevre sorunları bilimsel çalışmaların yöneldiği önemli bir ülke sorunu niteliği kazanmaktadır. Her bilim çevre sorunlarına kendi birikimi ile özel yöntem ve tekniklerini kullanarak çözüm aramaktadır. Çevrenin insanla olan ilişkileri açısından çevre sorunlannm çözümünde eğitimin, bilgi kazandırma, tutum, davranış değiştirme işlevi göz önüne alındığında eğitim çevre sorunlarında etkili bir konuma gelmektedir. Eğitimin en kritik parçası olan öğretmen ise "çevre için eğitim" de daha da bir ön plana çıkmaktadır. Türkiye'de halen görevde olan öğretmenler için çevre sorunları yeni olgulardır. Öğretim programlarında da dolaylı biçimde yer almaktadır. Bu yeni durumu karşılamak amacıyla 1993-94 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığı, Çevre Bakanlığı ile işbirliği yaparak 232 öğretmem "Çevre Konusunda Formatör Öğretmen Eğitimi Kursu"na alarak formatör öğretmen olarak yetiştirmiştir. Ancak, bu öğretmenlerin alanda yetiştirildikleri çevre konularında ne derece etkili oldukları bilinmemektedir. Türkiye'de en yoğun biçimde sanayileşen ve çevre kirliliğini yaşayan bölge Marmara Bölgesidir. Yukarıda sözü edilen öğretmenlerin 30'u Marmara Bölgesindeki okullarda görev yapmaktadır. Bu araştırmada formatör öğretmenlerin etkililiğini ortaya koymak için, Marmara Bölgesindeki formatör öğretmenlerin ve aynı bölgede çalışan, aynı sayıda bu kursa katılmamış öğretmenlerin çevreye ilişkin bilgileri, bilgi kaynaklan, düşünce ve yargılan, duyarlıklan, çevre sorunlarının ortaya çıkış nedenlerine, çevre kirlenmesinin önlenmesine, çevrenin korunması ve bunun engellerine, çevre için eğitime ve çevreye ilişkin etkinlikleri ile çevre sorunlannın çözümüne ilişkin önerileri de karşılıklı olarak incelenmeye çalışılmıştır. Karşılaştırmaya esas olacak verilerin toplanması için grupla görüşmeye uygun hazırlanan soru kağıdından yararlanılmıştır. Öğretmenlerin soru kağıdma verdikleri yanıtlann yüzde oranlan karşılaştınlarak fark olup olmadığı sulanmıştır. Sonuçlar Araştırmanın genel sonucu, formatörlük kursuna katılan 20 pozitif bilim alanından, 10 din kültürü dallarından, toplam 30 formatör öğretmenin; a) Çevre bilgisi, bilinci, duyarlık düzeyleri b) Çevre sorunlannın ortaya çıkış nedenleri c) Çevre korunması ve kirlenmesinin önlenmesi 5. Foraıatör öğretmenler kurs sonrası, çevre konusunda edindiklerini genellikle geleneksel sözel etkinliklerde bulunarak kullandıklarını belirtmişlerdir. Araştırmanın bulguları izlendiğinde, çevre kirliliğini yaşamak konumunda olan Türkiye'de Milli Eğitim Bakanlığının çevre için eğitim girişimi bir gerekliliği karşılamaktadır. Bu düşünceye yönelik olarak, öncelikle öğretmenlerin yetiştirilmesinden başlanması da anlamlı ve etkili bir strateji olarak değerlendirilebilir. Ancak, çevre için eğitim konusunda foraıatör öğretmenlerin yetiştirilmesi için hazırlanan programın yeterince etkili olmadığı anlaşılmaktadır. Formatörlük kursuna katılan öğretmenlerin, katılmayan öğretmenlerden, beklenen düzeyde farklılaşmamasınm kesin bir nedenini, bu araştırmanın bulgularına dayalı olarak ortaya koymak olanaklı görülmemektedir. Araştırmacının beklentisi, pozitif bilim öğretmenlerinin çevre konusunda duyarlıklarının daha yüksek olacağı yönünde iken, genelde din kültürü öğretmenlerinin de en az pozitif bilim öğretmenleri kadar çevre korumasına karşı ilgili oldukları sezinlenmiştir. Kursa katılan ya da katılmayan öğretmenlerin eğitim sürecinde çevre konusuna ilişkin etkinlikleri geleneksel ve sınırlıdır. Eğitimde çevre sorunları, dolaylı olarak genelde ilköğretim düzeyinde ele alınmaktadır. Türkiye'de çevre kirlenmesine ilişkin nedenler ve engeller, kalkınmakta olan ülkelerinki ile benzerlik göstermektedir. d) Çevre korunmasının engelleri e) Çevre için eğitim yönlerinden, formatörlük kursuna katılmayan öğretmenlerden anlamlı bir farklılık göstermedikleri biçiminde ifade edilebilir. Ayrıntıda bakıldığında formatör öğretmenlerin diğer meslektaşlarına göre tüketim sürecinde çevre kaygısı taşıdıkları, çevre konusunda etkinlik gösteren gönüllü bir kuruluşun adım ve çevreyle ilgili yönetmelikleri bildikleri, çevre sorunlarının ortaya çıkışında nüfus artışını etkili buldukları gözlenmiştir. Kursa katılan ve katılmayan din kültürü öğretmenlerinin de çevrenin korumasında dinsel değerler, öğretiler ve yaptırımların etkisine pozitif bilim öğretmenlerinden daha fazla katıldıkları anlaşılmıştır. Formatörlük kursuna katılan ve katılmayan öğretmenler arasında ortaya çıkması beklenen farklılığın kaynağı Milli Eğitim Bakanlığı ve Çevre Bakanlığının ortaklaşa düzenlediği "Çevre Konusunda Formatör Öğretmen Eğitimi Kursu"dur. Anılan kursun bir farklılık yaratmadığı açısından, bu kursun, katılan öğretmenler tarafından değerlendirilmesi önem taşımaktadır. Formatör öğretmenler, çevre konusunda formatör öğretmen eğitimini şöyle değerlendirmektedirler: 1. Formatör öğretmenlerin yarısı çevreyle ilgili kursun yeterince yararlı olduğu kamsındadırlar. 2. Formatör öğretmenler genelde, kursta ele alman "Su Kirlenmesi ve Kontrolü" konusundan yararlandıklarım belirtmektedirler. 3. Formatör öğretmenler kursta görev alan öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nu en yararlı öğretim görevlisi olarak değerlendirmektedirler. 4. Formatör öğretmenler kursun sürekli olarak, yenilenerek sunulmasını önermektedirler. Abstract As an industrializing and developing country, Turkey has been experiencing environmental problems. Turkish educational system is concerned about raising individual environmental consciousness and transforming actions to solve environmental problems into cultural behaviour patterns. Training of master teachers by cooperation of Ministry of National Education and Ministry of Environment was the first activity of the "Education for Environment" initiative. The purpose of this study was to examine differences between master teachers and their colleagues who were not trained as master teachers in terms of their knowledge, consciousness, and actions about environment. During 1993 and 1994, 232 teachers in subject areas of Religious Culture and Physical Sciences were trained at the "Master Teacher Training for Environment Course". Research findings were based on data collected via interview from 30 master teachers and 30 teachers who did not attend master teacher framing course in Marmara Region. Responses were tabulated as frequencies and percentages. Findings indicated that there were no differences between master teachers and their colleagues who thaught in similar subjects in terms of their knowledge, sources of knowledge, thoughts and judgements about environment and environmental issues. Master teachers responses indicated that the "Master Teacher Training for Environment Course" had short term effects on their thoughts and actions about environment. There were also no differences between religious culture teachers and physical sciences teachers in terms of their consciousness level about environmental issues. Changing circumstances give new roles and tasks to social institutions. Within this context, educational institutions have to include "environmental issues" in their curciculums. However, inclusion of environmental issues in curriculum should not be limited to a particular educational level or its treatment as a side subject within some courses. Environmental issues should be treated as a part of knowledge and skills necessary for participation of individual in a modern society at all educational levels.
dc.language.isotrTR_tr
dc.publisherAnkara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Çevre Bilimleri Anabilim Dalı
dc.subjectSOSYAL BİLİMLER (GENEL)tr
dc.titleÇevre sorunları ve eğitim (çevre konusunda formatör öğretmen eğitimi kursu uygulama örneği)
dc.typemasterThesis


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster