TÜRKİYE’DE MİKROKREDİ VE BASINA YANSIMASI
View/ Open
Author
BALTACI, Nediha Özgün (Yazar)
KARDAM, R. Filiz (Tez Danışmanı)
Metadata
Show full item recordAbstract
“Türkiye’de Mikrokredi ve Basına Yansıması” başlıklı bu dönem projesi çalışması, kadın yoksulluğuyla mücadelede öne çıkan mikrokredi uygulamalarının dünya ve Türkiye özelinde sergilediği durum ve Türkiye basınında ne şekilde yer aldığının incelenmesini amaçlamıştır. Çalışmada öncelikle 1970 sonrası dönemde öne çıkan küreselleşme, yapısal uyum ve neo-liberal politikalar incelenmiş, bunun sonucunda yaygınlaşan ve derinleşen yoksullukla mücadele amacıyla geliştirilen ve tüm dünyada yaygın bir şekilde uygulama alanı bulan mikrokredinin ortaya çıkışı ve nitelikleri aktarılmış ve dünya ve Türkiye’deki örnek uygulamalar detaylandırılmıştır. Son bölümde ise mikrokredinin algılanışına Türkiye basınından üç gazete örneğinde yer verilmiştir. Çalışmada değerlendirilen veriler ışığında şu ana sonuçlar ortaya konabilir: Küreselleşmeyle beraber dünya ölçeğinde serbestleşen ticaret ve sınırsız sermaye hareketleri, dünya çapında önemli bir zenginleşme yaratmış ancak bu daha çok tek taraflı bir büyüme ve zenginleşme olarak gelir dağılımında ciddi dengesizlikler yaratmıştır. 1980’lerden itibaren uygulanan neo-liberal politikalar da, devletin ekonomideki rolünün azaltılması, işgücü piyasalarında esnekleşme ve 2 kuralsızlaşmanın yaygınlaşması gibi sonuçları ile yoksulluğu tüm dünyada derinleştirip yaygınlaştırmış ve kalıcılık kazandırmıştır. Özellikle de kadın yoksulluğunun yaygınlığı ve derinliği dikkat çekmiştir. Yoksulluğun çok büyük kitleler tarafından yaşanan bir olgu oluşu onunla mücadele için çalışmalara ağırlık verilmesi sonucunu doğurmuş ve bu noktada çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Ancak bu yöntemlerden bir tanesi olan mikrokredi, koşulları ve nitelikleri itibariyle de sistemle uyumluluk noktasında öne çıkmış, pek çok ülkede uygulanmaya başlanmış ve uluslararası kuruluşlar, devletler ve sermaye tarafından da destek görmüştür. Mikrokredinin özündeki anlayış yoksulların sermayeye ulaşamadıkları için yoksul olduklarından beslendiğinden, mikrokredi ile yoksullara, özellikle de kadınlara kefilsiz ve teminatsız küçük sermayeler sağlayarak iş kurmaları ve girişimci olmalarını sağlamak amaçlanmaktadır. Devletin sosyal politikalar alanındaki varlığının azalması ve istihdam yaratacak yatırımların yetersizliği de bu anlayışı desteklemiştir. Türkiye’de mikrokredi uygulamaları ise 2003 yılında yaygınlaşmaya başlamıştır. Türkiye’de dünyadaki mikrokredi örnekleriyle uyumlu bir model izlenmektedir. Diğer pek çok şeyi olduğu gibi mikrokrediyi de kitleler için görünür kılan medya olmaktadır. Mikrokredinin medyaya yansımasının Türkiye basınından üç gazete örneğinde incelenmesi, mikrokredinin çoğunlukla tanıtımının yapılmasına yönelik haberler yapıldığını, ancak bu haberler yapılırken mikrokredinin bir değer yargısıyla biçimlendirilerek okuyucuya aktarılabildiği gözlenmiştir. Bu yargı, çoğunlukla 3 mikrokredinin yoksulluğa çözüm olabileceği yaklaşımını içermekte, bunu destekleyecek başarı hikayeleri öne çıkarılmakta, ancak yoksulluğu yaratan ve besleyen koşullara ve sisteme dair açıklamalara yer verilmemekte, devletin bu sorunla mücadelede asıl aktör olarak yer alması gerekliliğinin üzerinde dahi durulmamaktadır. Toplumsal cinsiyet perspektifinden değerlendirildiğinde de mikrokredinin cinsiyete dayalı işbölümünü yeniden üreten, krediyle yürütülen işler bağlamında bu ayrışmayı destekleyen ve kadının haneye getirdiği gelirin önemini yadsıyan bir yaklaşım sergilenmektedir. Özetle, mikrokredinin medya tarafından da biçimlendiriliyor olduğu söylenebilir.