Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorSuzan, Yahya (Yazar)
dc.contributor.authorTOPRAK, Mehmet Faruk (Tez Danışmanı)
dc.date.accessioned2019-02-07T17:52:00Z
dc.date.available2008
dc.date.available2019-02-07T17:52:00Z
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12575/29523
dc.description.abstractSuzan, Yahya, Arap Siirinde Muhammes ve Tahmîs, Doktora Tezi, Danısman: Prof. Dr. M. Faruk Toprak, IX-323s. Bu çalısmada, Arap siirinin nazım türlerinden olan muhammes ve tahmîsler, gelisim, biçim ve içerik yönünden incelenmeye çalısılmıstır. Muhammes, beser mısrâdan olusan kıtalarla yazılan manzûmelerin adıdır. Aynı vezinde olan bu kıtalardaki ilk dört mısrâ, kendi aralarında uyaklıdır. Besinci mısraları da kendi aralarında uyaklı olan bu kıtalar arasındaki irtibât, bu besinci mısrâın uyagı ile meydana gelmektedir. Bu irtibat, besinci mısrâın, bazen de dördüncü ve besinci mısrâların bazı örneklerde nakarat seklinde tekrar edilmesiyle de saglanmaktadır. Bu nazım türünün ortaya çıkısı, Arap siirinde yenilik arayıslarının hız kazandıgı ‘Abbâsî döneminin basına rastlar. Uyak konusunda sairin yetersizligi, aynı uyaga baglı kalarak manzûm hâle getirilmesi imkânsız olan bazı ilimlerin ve uzun kıssaların nazma dökülmek istenmesi bunda etkili olmustur. Muhammes yazan sairin bu tür manzûmeleri, basta onun zayıflıgının bir kanıtı olarak görülmüsse de gelismenin önünde durulamamıs, bu nazım türü giderek güçlenmis ve çok güçlü sairler tarafından da kullanılır olmustur. Muhammes zamanla yerini büyük ölçüde tahmîse bırakmıstır. Tahmîs, bir manzûmenin beyitlerinin üstüne veya mısrâlarının arasına aynı vezin ve uyakta üçer mısrâ ekleyerek yazılan manzûmeye denir. Tahmîste en önemli nokta, eklenen mısrâların, asıl beyitlerle anlam ve ifâde gücü bakımından kaynasabilmis olmasıdır. Ayrıca asıl beyitler ile verilen anlamın tahmîs ile tekrar edilmemesi gerekir. Tahmîsin hangi tarihte ortaya çıktıgını gösterir kesin, güvenilir ve ayrıntılı bilgiler henüz ortada yoktur. Ancak 8./14. ve 9./15. yüzyıllarda, özellikle Bagdat’ın Hulagu tarafından isgal edilmesinden ve devletin dagılmasından sonra bu tür yaygın olarak kullanılmıstır. Tahmîs yazanlar, eski sairlere meydan okurcasına, onlarda var olan yetenegin benzeri bir kâbiliyetin kendilerinde de bulundugunu göstermek istemektedirler. Arap siirinin bazı basyapıtlarına olan hayranlık, dostlardan gelen talepleri yerine getirmek, 303 sevâp kazanmak gibi dinî nedenler ve kendi eserlerinin unutulmamasını saglamak için onu ünlü bir eserle baglantılı kılmak arzusu tahmîsin baska nedenleridir. Elestirmenler tahmîse genelde olumsuz yaklasmaktadırlar. Onlara göre, uzun kasîdeler nazmedebilen sair, duygularını ve söylemek istediklerini baskasının bir sey eklemesine gerek kalmayacak bir biçimde o kasîdelere katmıstır. Dolayısıyla tahmîs yoluyla ona eklenecek her sey fazlalık olarak duracaktır. Ayrıca bu yolla fesâhat ve belâgatına bozukluk girdiginden siir orijinal hâliyle kalmalıdır. Muhammes ve tahmîslerin içerigini genelde gazel ve dînî konular olusturmaktadır. Tahmîsin genelde ünlü kasîdelere yönelik olarak nazmedilmesi ve bu manzûmelerin de agırlıklı olarak din ve gazel içerikli olması bunda etkili olmustur. Ayrıca türü gazel ve methiye olan bazı manzûmelerin, tahmîs ile baska içerikler elde ettikleri de görülmüstür. Herhangi bir kıta sınırlaması olmadan yazılan bu manzûmelerde vezinle ilgili herhangi bir kuralın bulunmadıgı görülmektedir. Ancak tahmîs ile eklenen mısrâların önceden yazılmıs manzûme ile aynı vezinde olmadıgına bazı örneklerde rastlanılmıstır. Ayrıca muhammes ve tahmîslerde vezin ve uyak uygunlugunu saglayabilmek için sairler çesitli siir zarûretlerine basvurmuslardır.
dc.language.isotrTR_tr
dc.publisherANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
dc.titleARAP SİİRİNDE MUHAMMES VE TAHMÎS
dc.typedoctoralThesis


Bu öğenin dosyaları:

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster