KUR’ÂN’IN YORUMLANMASINDA AMAÇSAL YAKLAŞIMLAR
Göster/ Aç
Yazar
ÇAYKARA, Faruk (Yazar)
PAÇACI, Mehmet (Tez Danışmanı)
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Kur’ân’ın her bir hükmünün gerçeklestirmeyi hedefledigi bir takım amaçlarının bulundugu inkar edilemez. Bu amaçlar öncelikle Hz.Peygamber ve sonrasında sahabe ile tabiun tarafından biliniyordu. Onlar hükmü naslarda bulunmayan yeni olaylarla karsılastıklarında Kur’ân’ın ihtiva ettigi bu cüz’î ve küllî esasları dikkate alarak ictihad yapıyorlardı. Verdikleri hükümlerde en genel anlamıyla ümmetin maslahatlarını gözetiyor, toplumun zarara ugramasını engellemek ve faydasına olan hususları temin etmek amacıyla, zaman ve sartların gerektirmesiyle, Kur’ân ve sünnetin naslarını tahsis ve kayıtlama yoluna gidebiliyorlardı. Kimi zaman da yine aynı gerekçelerle nasların hükümlerini uygulamayı tehir ediyorlardı. Daha sonra gelen nesiller tarafından da Kur’ân’ın anlasılmasında ve yorumlanmasında bu amaçsal yaklasım devam ettirilmeye çalısılsa da lafzî ve sekilci anlayıslar her zaman varlıklarını sürdürdü. Bu iki yol öncelikle daha çok lafızcılık olarak görülen ‘tefsir’ ile ruha ve öze ulasmaya çalısan ‘tevil’ kavramlarıyla ifade edilen yöntemlerde kendisini göstermistir. Müçtehid imamlar döneminde bir çok unsuru içinde barındıran ve Kur’ân’ın en genel amacı olarak kabul edilen maslahat prensibine dayalı ictihatlar yapılmıstır. Bu esasın öncelendigi, istihsan, zerâi’, istıslah, örf, hiyel ve benzeri amaçsal yorumlama mekanizmaları gelistirilmistir. Diger taraftan Cüveynî ile baslayıp Gazâlî ile gelisen ve Satıbî de zirve noktasına ulasan Ser’î amaçlar (Makasıd-ı Seria) sistemi kurulmustur. Kur’ân’ın aslî ve araçsal amaçları belirlenmeye çalısılarak bunlara dayalı ictihad anlayısı olusturulmaya gayret edilmistir. Kur’ân’ın en temel/zorunlu amaçlarının; hayatın, dinin, aklın, neslin ve malın korunması oldugu ifade edilerek bunların sayısını bes ile sınırlı oldugu ileri sürülmüstür. Temel amaçların belli sayıyla sınırlandırılması ve bunlar arasındaki hiyerarsik sınıflama hep tartısma konusu olmustur. Temel amaçlara yenilerinin eklenmesi gerektigi, ahlak, insan hakları gibi bir takım ilkelerin ihmal edildigi iddia edilmistir. Ayrıca çagdas hukuk sistemlerinin yorum teknikleriyle İslam Hukuku’nun yorum yöntemleri arasında, mota mot bir özdeslikten söz edilemese de, yaklasım itibariyle benzerlikler oldugu görülmektedir. Müslüman hukukçuların diger yöntemleri de içinde barındıran karma yorum teknigini daha çok benimsedikleri anlasılmaktadır. Ancak Kur’ân’ın amaçları (Makasıd-ı Kur’ân) ile Ser’î amaçların (Makasıd-ı Seria) birbirinden farklı oldugu, Makasıd-ı Kur’ân’ın ser’î amaçları da içeren daha kapsamlı amaçlardan olustugu görülmektedir. Ser’î amaçlarla daha çok insanların fiilleriyle ilgili hedeflere vurgu yapılırken Kur’ân’ın amaçları ihmal edilmistir. Mesela, beseri hukuk sistemlerinde, hukukun en genel amaçları olarak ön plana çıkarılan, adalet, esitlik, özgürlük gibi kavramlara Ser’î amaçlar arasında yer 298 verilmedigi, ancak Kur’ân’ın amaçları arasında sayıldıgı görülmektedir. Kur’ân’ın amaçları en genel tasnifle tevhid, nübüvvet, ahiret ve adalet kavramları altında toplanmıs, adalet amacının; esitlik ve hukuk yanında ahlak ve ibadet gibi amaçları da içinde barındırdıgı fikri ileri sürülmüstür. Çagdas Müslüman bilginler tarafından da ele alınan, Kur’ân’ın temel amaçları çerçevesinde yorumlanması anlayısı daha çok serbest yorum anlayısına kayarak maslahatlar ve nasların genel ruhu nazara verilerek manaların kalıpları olan lafızların tamamen göz ardı edilmesiyle sonuçlanmıstır.