HAFIZ DİVANI’NDA YER ALAN İLK GAZEL ÜZERİNDE BİR AÇIMLAMA HERMENEUTİĞİ UYGULAMASI
Göster/ Aç
Yazar
VERÇİN, İsmet (Yazar)
ÖZTÜRK, Mürsel (Tez Danışmanı)
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Klasik Fars şiiri üç ana sütun üzerinde yükselir. Birinci sütun, denenmiş, çalışılmış, kullanılmış bir dil anlamında edebî dildir. İkinci sütun: kalıp ve formdur. Üçüncü sütun anlamlılık (anlamlama) ya da tek anlamlılık sütunudur. Yani önce anlam olmalı, daha sonra bu anlam şiir olarak, manzum bir biçimde ifade edilmelidir. Anlamın şiire mukaddem olması tek anlamlılık demektir. Fakat Mevlâna’nın ve Hâfız’ın gazellerinde tek anlamlılık sütunu kırılır. Onların edebî dili değiştirmeleri mümkün değildi, kalıbı da geleneğin bir parçası olduğu için değiştiremiyorlardı. Bu yüzden anlamlılık sütununu yani tek anlamlılık sütununu kırarlar. Bu, klasik Fars şiirinde meydana gelen en önemli değişimdir. Klasik Fars Edebiyatı’nda bazı şiirlerin anlaşılması güç olabilir. Bu güçlükler çoğu zaman sözcüklerin anlamlarıyla, cümlelerin sözdizimsel yapısıyla ilgilidir. Eğer eserlerdeki bu güçlükler ortadan kaldırılırsa, sorun büyük oranda çözülür. Bu gazellerin tek bir anlamı vardır ve bu tek anlam, doğru anlamdır. Eğer bazen dilden anlama intikal, güç gibi görünse de bu güçlük İpham türünden bir güçlük değil ta’kid türünden bir güçlüktür. Bu yüzden Mevlâna’nın şiirinde Hâfız’ın gazellerinde mananın şiire mukaddem olduğu eski şiirin aksine, artık şiir anlama mukaddemdir. İşte burada ibham söz konusudur. Böylece Mevlâna ve daha sonra onun izinden giden Hâfız ile birlikte İran’ın irfani şiirinde ilk kez ibhamın (belirsizliğin) ta’kid’in (düğümlemenin) yerini aldığını görüyoruz. Bir şiir müphem olduğunda anlam yorum yoluyla oluşturulur. Yorumu yapan okuyucudur. Yaptığımız yorum bir kesinliğe sahip değildir, beyit muhtelif şekillerde yorumlanabilir. Tam da bu nedenle Mevlâna ve Hâfız’ın gazelleri kendiliğinden hermeneutikle irtibat kurmaktadır.