AR-GE VERGİ TEŞVİKLERİ
Özet
AR-GE ve yenilik faaliyetlerinin teşvik edilmesinde başvurulan mali tedbirler, OECD ülkelerinin bilim ve teknoloji politikalarının önemli bir parçasıdır. Hükümetlerin AR-GE ve yenilik faaliyetlerine müdahalesi, özel sektör AR-GE harcamalarının azalma trendinde olduğu ekonomilerde, özellikle firmaların rekabetçi bir özellik kazanması ve makroekonomik açıdan uzun dönemde verimlilik artışının sağlanması ve yüksek yaşam standartlarına ulaşılması açısından kritik öneme haizdir. Özel sektör AR-GE faaliyetlerine yapılan kamu müdahalesinin gerekçesi, firmaların AR-GE’nin getirilerinden tam olarak yararlanamamaları nedeniyle AR-GE harcamalarını ve AR-GE yatırımlarını kısıtlamaları ve dolayısıyla ortaya çıkan piyasa başarısızlığıdır. Bahse konu piyasa başarısızlığının üstesinden gelmek amacıyla hükümetlerin başvurdukları vergi kredileri, sübvansiyon vb. değişik mekanizmalar mevcuttur. Piyasaya olan müdahalenin daha az olması, idari ve finansal masraflarının düşük olması, öngörülebilir ve istikrarlı bir araç olması itibariyle, dönemsel bütçe tahsisatlarını gerektiren sübvansiyon uygulamaları yerine vergi teşvikleri daha sağlıklı sonuçlar doğurabilmektedir. AR-GE vergi hükümlerinin, AR-GE harcamalarına olan etkisinin tesbiti çeşitli faktörlere bağlı olarak her ne kadar kompleks bir süreçse de, B-endeks metodu, ülkeler bazında uygulanan AR-GE vergi sistemlerinin teorik açıdan üstünlük derecesini belirleyen bir yaklaşımdır. AR-GE vergi teşvikleri yapılan değerlendirmelere göre, AR-GE harcamalarını kısmen de olsa artıran bir etkiye sahiptir. Ancak AR-GE ve yenilik faaliyetlerinin teşvik edilmesinde, AR-GE vergi kredileri diğer bilim ve teknoloji politikalarının sadece bir parçası veya tamamlayıcısı olarak ele alınmalıdır.