İZMİR MÜDAFAA-İ HUKUK-I MİLLİYE CEMİYETİ
Abstract
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasının ardından kurulan ilk cemiyet İzmir Müdafaa-i Hukuk-ı Osmaniye Cemiyeti'dir. 6 Kasım 1918'de İzmirli vatanseverler tarafından gayriresmi olarak kurulan Cemiyet'in beyannamesi Vali Tahsin Bey zamanında vilayete verildi. Wilson Prensiplerini meşru dayanak seçen İ.M.H.O.C, önceleri kayıtsız şartsız vatan savunmasını amaç edindi ve daha sonra da bazı üyelerin ısrarlarıyla bilimsel alanda çalışmalar yapmaya karar verdi. İzmir'in işgaline kadar çalışmalarına İzmir'de devam İ.M.H.O.C, özellikle Vali Nurettin Paşa zamanında önemli çalışmalarda bulundu. İtilaf Devletleri Yüksek Komiserlerine ve Osmanlı Hükûmeti'ne muhtıralar vererek çeşitli broşürler yayınlayan İ.M.H.O.C'nin İstanbul'daki temsilcisi Nail Bey de çeşitli cemiyetlerle, İtilaf Devletleri temsilcileriyle temasta bulunuyordu. Bu sıralarda İtalyan temsilcisi Kont Sforza ile yaptığı bir görüşmede, İ.M.H.O.C tarafından oluşturulacak bir heyetin Paris Barış Konferansı'na gönderilmesini sağlamak üzere anlaştılar. İ.M.H.O.C 17 Mart 1918'de İzmir'de Milli Sinema'da Büyük Kongre'yi topladı. Kongre'ye Batı Anadolu'daki müftü ve belediye başkanları ile her kazadan ik, her livadan üçer delege katıldı. Kongre'den çıkan en önemli karar, İzmir'in işgali karşısında silahlı mücadele yapılması kararıdır. Kongre sonunda yine İtilaf Devletleri temsilcilerine verilmek üzere bir muhtıra oluşturulmuş, Batı Anadolu'da Türklerin nüfus, ekonomi, maliye bakımından diğer unsurlardan üstün olduğu vurgulandı. Büyük Kongre'nin ardından önce Padişah ile görüşmek, ardından Barış Konferansı'na gitmek üzere oluşturulan heyetin Paris yolculuğu gerçekleşmedi. Nurettin Paşa'nın valilikten alınıp yerine İzzet Bey'in atanması ile İ.M.H.O.C'nin zor günleri başladı. Vali İzzet Bey, göreve başlar başlamaz İ.M.H.O.C'yi Bolşeviklik ve İttihatçılık ile suçlayıp kapanmasını sağlamak için çalışmaya başladı. Cemiyet, Vali'nin bu suçlamaları karşısında güç durumda kalmamak için bilimsel çalışmalarda bulunduklarını, hiçbir siyasi fikre hizmet etmedikleri konusunda özellikle İngiliz ve Fransızları ikna etmek zorunda kaldı. İzmir'in işgalinden bir gün önce kurulan İlhakı Red Heyeti, İzmir'in işgalinden sonra İ.M.H.O.C ile birleşti. İşgalden sonra İzmir'de çalışmak mümkün olmadığından İ.M.H.O.C'nin merkezi İstanbul'a taşındı. İ.M.H.O.C İstanbul'da da milli mücadeleyi destekleyen bültenler dağıtmaya ve çeşitli broşürler bastırmaya devam etti. Smyrne Turque adıyla yayınlanan broşürün İstanbul'daki İtilaf Devletleri temsilcilerine verilmesi ve Avrupa'ya duyurulması da bu döneme rastlamaktadır. İstanbul'daki bazı gizli örgütlerle işbirliği yapan İ.M.H.O.C, bir çok silah ve cephanenin kaçırılarak Anadolu'ya sevk edilmesine yardımcı oldu. Batı Anadolu'dan İstanbul'a gelen yetim, göçmen ve işsizlerin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştı. Bu konuda Darülfünun ve Kızılay'dan destek talep etti. 16 Mart 1919'da İstanbul'un resmen işgal edilmesiyle İ.M.H.O.C üyeleri Anadolu'ya geçerek milli mücadeleye katıldılar. İstanbul'da Cağaloğlu'nda bulunan İ.M.H.O.C merkezi kapandı.