Eser sahibine tanınan haklara getirilen kısıtlamalar
Özet
1952 yılında yürürlüğe giren ve en son 3.3.2004 tarihinde 5101 sayılı Kanunla değişikliklere uğrayan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, çağdaş ülkelerde uygulanan kanunlarla paralel olarak, eser sahiplerine özel haklar tanıyarak, bu hakları koruma altına almıştır. Bu haklar manevÂή ve malÂή haklar olarak iki gruba ayrılmış ve eser sahibi dışında 3.kişilerin bu haklardan yararlanabilmeleri, kural olarak eser sahibinin iznine bağlanmıştır. Ancak, bu hakların tamamen sınırsız olması, toplumun menfaatlerine ters bir durum oluşturacağından, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, eser sahibine tanıdığı haklara bazı kısıtlamalar getirmiştir. Bu durumda, eser sahiplerinin Kanun tarafından korunan menfaatleri ile toplumun menfaatleri arasında doğru bir denge kurulabilmesi çok önemlidir. Genel olarak fikrÂή hukukun uluslararası alanda yapılan düzenlemeleri – Bern Sözleşmesi, Ticaret ile İlgili FikrÂή Mülkiyet Hakları Sözleşmesi, Avrupa Topluluğu düzenlemeleri, vb.- eser ve eser sahiplerinin etkin bir şekilde korunmasını sağlayarak- çağımız teknolojik gelişmeleri sonucu çok artan- hak ihlÂ΢lleri ve korsan kullanımların önüne geçmeyi hedeflemektedirler. Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahibinin haklarına getirilen kısıtlama nedenleri, birer hukuka uygunluk nedeni olarak dört ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar, eser sahibinin haklarının süre yönünden kısıtlanması (FSEK m.26-m.27), kamu düzeni nedeni ile kısıtlanması (FSEK m.30), iktibas serbestisinin de içinde yer aldığı genel menfaat nedeni ile kısıtlanması (FSEK m.31-37), özel menfaat nedeni ile kısıtlanması (FSEK m.38-m.41) ve engelliler lehine 5101 sayılı Kanunla getirilen ek madde 11 de içine almaktadır. Eser sahibine Kanun tarafından tanınan manevÂή ve malÂή hakların, belirli koşullar ile yine Kanun yolu ile kısıtlanarak, 3.kişilere yararlanma hakkı verilmesi, hiçbir zaman eser sahibinin haklarının ihlÂ΢l edilmesine göz yumulması anlamına gelmemelidir. Kanun hükümleri, bu kısıtlama nedenlerini kendi içlerinde de belirli koşullara bağlayarak, eser sahiplerinin menfaatlerine zarar gelmesini önlemeye çalışmaktadır.