Çocukluk çağı migreninde protrombotik risk faktörleri ve proflaktik tedavide aspirin ve propranolol'un etkinliğinin karşılaştırılması
Göster/ Aç
Yazar
TIRAŞ TEBER, Serap (Yazar)
DEDA, Gülhis (Tez Danışmanı)
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Biz bu çalışmamızda erişkin hastalarda migrenle-trombotik risk faktörlerinin birlikteliğinden yola çıkarak çocukluk çağında da bu birlikteliğin olup olmadığını araştırmayı amaçladık ve migren proflaksisi endikasyonu koyduğumuz hastalarımızın bir kısmına asetil salisilik asit (aspirin) bir kısmına da propnalolol (dideral) tedavisi vererek bu iki ilacın etkinliğini karşılaştırmayı amaçladık. Migrenle inme ve protrombotik risk faktörlerinin ilişkili olması sebebiyle proflaktik tedavide antiagregan etkinliğinden dolayı aspirini tercih ettik ayrıca hastalarımızın bir kısmına da migren proflaksisinde etkin ve yaygın bir şekilde kullanılan dideral vererek her iki tedavinin karşılaştırılması sonucunda aspirinin gerçekten etkin olup olmadığını görmeyi amaçladık. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı'na Haziran 2003-Mart 2005 tarihleri arasında baş ağrısı nedeniyle başvuran hastalar içinde IHS kriterlerine göre migren tanısı alan 28 olgu çalışmaya dahil edildi. Olguların 13'ü kız, 15'i erkekti, yaşları 5-16 yıl (ortalama 11,41±3,33) arasındaydı. Migrenli hastaların 10 `unda(%35.7) aile öyküsü vardı. 10 hasta (%35.7) auralı migren iken 18 hasta aurasız migrendi. İki hastada(%7) epilepsi, bir hastada(3,5) ise inme birlikteliği söz konusu idi. Proflaktik tedavi ayda 3 ve üzeri migren atağı olan hastalara verildi. Buna göre hastaların 13 tanesine aspirin 100 mg/gün,12 tanesine propranolol 1-2 mg/kg/gün , 1 tanesine valproik asit 20 mg/kg/gün dozunda verildi. İki hasta ise atak sıklığı ayda 1-2'yi geçmediği için tedavisiz olarak izlendi. Trombofili risk faktörleri olarak faktör VIII, VwF, faktör IX, homosistein, lipoprotein (a), antitrombin III, aktive protein C resistansı, fibrinojen düzeyi, faktör V Leiden ve PTT 20210 gen mutasyonlarına bakıldı. Akut faz reaktanı olarak kontrol amaçlı CRP bakıldı. Sonuç olarak, migrenli hastalarda protrombotik risk faktörlerini araştırdığımız çalışmamızda; genetik protrombotik mutasyonlardan Faktör V Leiden mutasyonu sıklığı açısından sağlıklı kontroller ve migrenli hastalar arasında fark yoktu. PT 20210 mutasyonu sıklığı migrenli hastalarda daha fazla olmakla birlikte istatiksel olarak anlamlı değildi. Faktör VIII yüksekliği oranı migrenli hastalarda daha çok olmasına rağmen istatiksel olarak anlamlı değildi. Faktör IX ve vWF yüksekliği açısından her iki grup arasında fark yoktu. Homosistein yüksekliğini bir hastamızda tesbit ettik. Hastalarımızın %16'sında lipoprotein A düzeyi inme için risk oluşturan 30 mg/dl'nin üzerinde idi. Prof Dr Nejat Akar ve arkadaşlarının 177 sağlıklı Türk çocuğunda yaptıkları çalışmalarında 23 olguda (%13) 30mg/dl ve üzerinde lipoprotein A düzeyi saptanmıştır. Bu durumda lipoprotein A yüksekliği , migrenli hastalarımızda sağlıklı kontrollere göre hafif yüksekti. Fibrinojen yüksekliğini bir hastamızda tesbit ettik. Antitrombin III eksikliği ise %16 oranında tesbit edildi. Bu oran sağlıklı Türk çocukları için belirlenen %0.02'nin bir hayli üzerindeydi. Migrenin proflaktik tedavisinde aspirin ve propranolol'un(dideral) etkinliğini karşılaştırdığımz çalışmamızın ikinci kısmında ise dideral tedavisi alan hastalarda atak sıklığındaki azalma aspirin alan hastalara göre anlamlı olarak yüksekti(p<0.05). Ağrı şiddetinde ve süresinde azalma açısından her iki tedavi seçeneği arasında anlamlı fark yoktu. Bu sonuçlar ışığında migrenli hastalarda protombotik risk faktörlerinin büyük bir kısmında sağlıklı kontrollerden anlamlı düzeyde farklılık olmadığı sonucuna vardık. Dolayısıyla inme açısından herhangi bir risk faktörü taşımayan ve inme açısından aile öyküsü olmayan migrenli hastalarda protrombotik risk faktörlerinin rutin olarak araştırılmasına gerek yoktur. Hastalara proflaktik tedavide propranolol ilk tercih olarak seçilebilir. Eğer hastada inme öyküsü varsa veya inme için risk faktörü taşıyorsa aspirin de atak sıklığını %50 üzerinde azalttığı için tedavide tercih edilebilir.
abstract
In this study we aimed to find ıf there is a relationship between stroke, protrombotic tendency and childhood migraine. Also we compared the efficiency of two drugs; asprin and propranolol in migraine as the first one has antiagregant property and the second one is the most commonly prescribed agent in childhood migraine prophylaxsis. We have included 13 girl and 15 boy, migraine patient of whom their ages ranges between 5 and 16 (mean: 11,41±3,33) all of them had diagnosed according to IHS criterias between June 2003 and March 2005. Thirty five percent of patient have had family history of migraine, %35 of patient was migraine with aura whereas %65 of patient was migraine without aura. Two patient (%7) had epilepsy and one patient (%3,5) had history of stroke. Prophylactic therapy was given to patients who had more than 3 attacks per month. Aspirin was given to 13 children, propranolol was given to 12 children and valproic acid was given to 1 child. For the detection of protrombotic risk factors; factor VIII, VwF, factor IX, homocystein, lipoprotein (a), antithrombin III, active protein C resistance, fibrinogen level, factor V Leiden ve PT 20210 gene mutations was studied. C reactive protein was studied as a control of acute phase reactant. Results: The occurrence of Factor V Leiden and PT 20210 mutation was not different between migraine patients and healty controls. Factor VIII levels was higher in the migraine group but it was not statistically significant. Factor IX and vWF levels was similar between healty controls and migraine patients. Homocysteine was higher than normal levels in one child. Lipoprotein A was higher in %16 of migraine patients which was similar with Prof Nejat Akar?s study that he has found; %13 of healty child has high lipoprotein-A levels. Fibrinogene was high only in one patient , AT III deficiency was found in %16 of patients which was very high from the rate of %0,02 percent belonging to healty Turkish children. In the second step of our study we have found that propranolol was more efficient in preventing the number of attacs according to aspirin, but the headache severity and duration was not statistically different between two drugs. Discussion: Protrombotic risk factors was not statistically different between migraine and control group. Because of this result we concluded that if a patient doesn?t have any risk factor of stroke and doesn?t have a family history of stroke there is no necessity of investigating these risk factors routinely. Secondly, propranolol can be the first choice of therapy in migraine prophylaxis but ıf the patient has risk factors for stroke then aspirin can be used as it reduced the number of attacs more than %50 in our study.