Kutlu, Mehmet NecatiKadıköylü, Neslihan2023-03-012023-03-012017http://hdl.handle.net/20.500.12575/87415"Diktatörlük" ve "diktatör" romanları; bir yanda yıkıcı toplumsal süreçlerin, insanın değersizleşmesinin ve toplumsal yabancılaşmanın, diğer yanda ise tüm bunların üstesinden gelebilme umudunun bir ifadesidir. Latin Amerika'da XX. yüzyılın başlarına doğru filizlenmeye başlayan otoriter ve merkeziyetçi yönetimlerin ardından ortaya çıkan bu tür, dönemin toplumsal koşullarını çok boyutlu bir biçimde ele alarak güçlü bir toplumsal eleştiri ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, iki örnek eser olarak seçilen Bay Başkan ile Teke Şenliği'nde toplumsal yapıya ait unsurlar, bu yapıyı tanımlayan anahtar kavramlar ve kişiler arası otorite-itaat ilişkileri ile yazarların dünya görüşleri tartışılmış ve açıklanmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda Latin Amerika romanında diktatörlük temasının ve diktatör kimliğinin söz konusu eserler kapsamında ele alınışını açıklamak, metinlerin konu edindiği dönemleri edebiyat sosyolojisi bağlamında anlamak ve süreç içinde değişime uğrayan toplumsal yapıları ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmada Bay Başkan ve Teke Şenliği adlı eserler, Lucien Goldmann'ın oluşumcu yapısalcılık adlı yöntemi doğrultusunda incelenmiştir. Edebiyat sosyolojisi alanında kendisinden önceki çalışmalara yenilerini ekleyen Goldmann'ın geliştirdiği bu yöntem, eseri kaleme alan yazarın içinde yaşadığı toplumun yapısını ve eserin ortaya konmasına yol açan koşulları göz önünde bulundurmaktadır. Ayrıca farklı dönemlerde yazılmış olan bu eserlerdeki toplumsal yapı ve ilişkileri daha ayrıntılı açıklayabilmek amacıyla Norbert Elias'ın ilişkisel sosyolojisinden de yararlanılmış ve süreç temelli bir bakışla değerlendirmeler yapılmıştır. Otorite-itaat ilişkileri üzerine açıklamalar kısmında ise, Erich Fromm'un özgürlükten kaçış mekanizmalarından biri olarak açıkladığı robot uyumluluğu kavramından yararlanılmıştır. Sonuçlar açısından bakıldığında, her iki eserde de gerçeğe uygun birer roman evreni yaratıldığı, eserlerdeki toplumsal yapıların, ilişkilerin ve yapıları oluşturan süreçlerin Goldmann'ın belirttiği gibi tutarlı bir biçimde kurgulandığı görülmüştür. Ayrıca her iki eserde toplumun derin bir yabancılaşma içinde varlığını sürdürdüğü, genel olarak diktatörü mitleştirdiği ve diktatöre koşulsuz bir biçimde itaat ettiği görülmüştür. Ancak Vargas Llosa'nın –Asturias'ın aksine– bu bakış açısını yıkmaya çalıştığı ve diktatörü tanrısallaştırmak yerine onu "ölümlü ve iktidarsız bir fani" olarak betimlediği fark edilmektedir. Eserlerde, toplumsal açıdan belirlediğimiz ve o dönemde Guatemala'da ve Dominik'te hâkim olan toplumsal anlayışı yansıttığını düşündüğümüz başlıca kavramlar ise; "yabancılaşma", "şiddet/işkence", "adaletsizlik", "iletişimsizlik", "korku", "tutsaklık" ve "ölüm"dür. Ayrıca Teke Şenliği'nde tüm bunların yanı sıra, bir iktidar aracı olarak "cinsellik" ile Erich Fromm'un tanımıyla "robot uyumluluğu" da yer almaktadır. Araştırmanın son aşamasında seçilen eserler ilişkisel sosyoloji açısından değerlendirilmiştir. Buna göre; diktatörler ve sarayları ile geniş halk kitlelerinin gündelik yaşamdaki ilişkilerinin her iki eserde de geniş yer tuttuğu ve bu ilişkilerin – Norbert Elias'ın ifade ettiği gibi– toplumsal yapıyı çözümleme noktasında son derece önemli veriler sağladığı belirlenmiştir. Ayrıca eserlerdeki rejimlerin iç yapısının bir tür "saray toplumu" olarak şekillendiği ve saray çevresindeki elitler arası çatışmaların, aralarındaki rekabet ve gerilimin diktatörü iktidarda tutan önemli bir iktidar aracı olduğu görülmüştür.trMiguel Angel AsturiasEl Senor PresidenteMario Vargas LlosaMiguel Angel Asturias'ın El Senor Presidente (Bay Başkan) ve Mario Vargas Llosa'nın La Fiesta del Chivo (Teke Şenliği) adlı romanlarında diktatörlük teması ve diktatör figürüThe Theme of Dictatorship and the Figure of Dictator in the Novels El Senor Presidente (Mr. President) of Miguel Angel Asturias and La Fiesta del Chivo (The Feast of the Goat) of Mario Vargas LlosadoctoralThesis