Şahin, Ebubekir Sıddık2022-10-212022-10-212022https://doi.org/10.33171/dtcfjournal.2022.62.1.26http://hdl.handle.net/20.500.12575/84748Şiir Bilgisi konusunda Türkiye’de hazırlanan bazı yayınlarda, belâgat ilmine ait üç terimin klasik kaynaklardan farklı kullanılması dikkat çekicidir. Aynı kavramı karşılayan çeşitli terimler arasıda herhangi birinin seçilip diğerlerinin unutulmasının, ona bağlı birçok başka terimi nasıl etkilediğini gösteren bu çalışmada, gazel ve kaside ile ilgili en çok bilinen terimler ele alındı: Matlaʻ, mahlas, maktaʻ, hüsn-i matlaʻ, hüsn-i tahallüs ve hüsn-i maktaʻ. Osmanlının son dönem aydınlarından Muallim Naci’ye atfedilen bu değişimin sebepleri araştırılırken Arapça klasik belâgat kaynaklarından sonra Türkçe, Farsça ve Urduca kaynaklara bakıldığında değişikliğin aslında zaman olarak daha eski, coğrafya olarak da hayli uzaklarda olduğu kanaati güçlendi. Osmanlı coğrafyasında ilk olarak 18. yüzyılda Müstakimzade Süleyman Sa’deddin Efendi’nin Istılâhâtu’ş-Şiʻriyye adlı küçük risalesinde görülen hüsn-i matlaʻ tanımı şimdilik tespit edilen en eski değişikliktir. Ancak bu değişimin asıl merkezinin İstanbul değil, Hindistan olması daha kuvvetli bir ihtimaldir. Gerçi o bölgede tespit edilen kaynaklar Muallim Nâcî’den çok eski değildir. Ancak Nâcî’nin örnek olarak verdiği bir beyit bu ihtimali güçlendirmektedir. Ünlü Sebk-i Hindî şairi Şevket-i Buhârî’nin hüsn-i matla’ı matla’dan ayrı bir beyit olarak anlattığı şiiri bize bu değişikliğin Sebk-i Hindî ile alakalı olduğunu düşündürüyor. Üstelik 18. yy.’ Lâle Devri’nin ünlü şairi Nedîm’in bir kasidesinde de benzer bir tasarruf söz konusudur. Bu tespit, kültür sanat alanında Osmanlı-Hint münasebetleri konusunda ayrıntılı araştırmaların gerekliliğini de hatırlatmış oluyor.enMatlaGirizgâhMahlasŞİİRİN ÜÇ GÜZELİ: HÜSN-İ MATLAʻ, HÜSN-İ TAHALLÜS, HÜSN-İ MAKTAʻArticle6216666852459-0150