Prof.Dr. Öz N.SemihPaksoy, İrfan2021-09-072021-09-072019http://hdl.handle.net/20.500.12575/74481Bu çalışmada 1858 Arazi Kanunnâmesi bağlamında Osmanlı Arazi Mülkiyet Rejimi incelenmiştir. Gerek taşınmaz sahipliği gerekse de taşınmazın kullanım hakkı kadimden bugüne dek toplumsal yapıyı şekillendiren önemli konulardan biri olmuştur. Geçmişten bugüne her devlet az ya da çok insanlığın ortak mirasına katkıda bulundukları gibi aynı zamanda bu ortak mirastan da etkilenmişlerdir. Tarihin en uzun ömürlü devletlerinden biri olan Osmanlı Devleti’nin siyaseti devletin güvenliği ve toplumun da refahını amaçlıyordu. Devleti yönetenler de kendilerini halka hizmet etmekle sorumlu olarak görüyorlardı. Merkeziyetçi yapıda bir tarım imparatorluğu olan Osmanlı İmparatorluğunda arazi mülkiyet sisteminin şekillenmesinde devletin güvenliği ve toplumun da refahı amaçlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu, arazi mülkiyet sistemini kurarken ve geliştirirken başta İslam Hukuku olmak üzere Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, İlhanlı ve Bizans’ın arazi mülkiyeti konusundaki uygulamaları etkili olmuş, değişen oranlarla bahse konu unsurlardan faydalanarak kendine özgü bir sistem ortaya koymuştur. Araştırma kapsamında toprakları büyüdükçe gelişen ve Kanunî Sultan Süleyman döneminde de zirveye ulaşan bu devlete ilişkin arazi mülkiyet rejiminin devletin ve toplumun ekonomik, sosyal, malî ve askerî sisteminin şekillenmesinde başat rol oynadığı, bu sistem içinde arazilerin çok büyük bir kısmını mîrî arazilerin oluşturduğu, bu arazilerin rakabe olarak adlandırılan çıplak mülkiyetinin devlete, işletmesinin de ödül olarak yahut maaş yerine gelirlerinin kendilerine tevcih edildiği yüksek zevat yahut şahıslara, tasarrufunun ise köylüye bırakıldığı, bu sistem içinde köylünün kullandığı arazinin varislere de devrediliyor olması sebebiyle Türk Medenî Kanunundaki intifâ hakkından çok daha güçlü bir hak olduğu, devletin duraklama ve gerileme dönemlerine paralel olarak arazi mülkiyet sisteminin de bozulduğu, Tanzimât Dönemi’nden itibaren arazi mülkiyet sisteminin ıslahı için Cumhuriyet dönemine kadar peşpeşe birtakım resmî ve yasal düzenlemeler yapıldığı, bunlar içinde 1858 tarihli Arazi Kanunnâmesi’nin önemli bir yeri olduğu, Tanzimât’tan itibaren yapılan bu düzenlemeler çerçvesinde mîrî arazide bireysel mülkiyete doğru bir değişim olduğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 1926 tarihli Türk Medenî Kanununun arazi mülkiyet sistemini çok daha farklı şekilde düzenlediği, bu kanunla birlikte Arazi Kanunnâmesi’nin yürürlükten kalkmış olduğu, devlet arazisi üzerindeki kullanma ve yararlanma hakkının da mülkiyet hakkına dönüştüğü, devlet arazilerini kullanan kişilerin de mâlik olarak kabul edildikleri sonucuna ulaşılmıştır.trMülkiyetOsmanlıAraziMülk araziMîrî araziİktâTimarVakıf arazi1858 Arazi Kânunnâmesi1926 Türk Medenî Kânunu1858 Arazi Kanunnâmesi Bağlamında Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Arazi Mülkiyet SistemiOther / Diğer01185