ŞAHİN, İsmail (Yazar)ERCAN, Yavuz (Tez Danışmanı)2019-02-0720052019-02-07http://hdl.handle.net/20.500.12575/28627Hıristiyan dünyasının Ortodoks-Katolik olarak bölünmesinin dini ve siyasi sonuçları Kıbrıs'a pahalıya mal olmuştur. III. Haçlı Seferinin sonucunda haçlıların Kıbrıs'a yerleşmesi ile adanın tarihi değişmiştir. Haçlılar ile beraber Kıbrıs'a Katolik mezhebi de girmiştir. 1192-1489 tarihleri arasında Kıbrıs'ta hüküm süren Lüzinyanlar, Ortodoks Kıbrıs halkına karşı büyük bir siyasi ve dini baskı kurmuş ve Kıbrıs Ortodoks Başpiskoposluğunu ilga etmişti. Kıbrıs halkına karşı uygulanan bu baskı ve şiddet Venedikler döneminde de (1489-1571) sürmüştür. Doğu Akdeniz'de işgal ettiği stratejik konumundan dolayı Kıbrıs, Osmanlı Devleti için son derece mühimdi. 1571 tarihinde Kıbrıs'ın Osmanlı hakimiyeti altına girmesi sonucunda bu tarihe kadar Kıbrıs'ta yaşanan Katolik-Ortodoks çekişmesi, Ortodoksların lehine son buldu. Bu fetih Kıbrıs Ortodoks Başpiskoposluğunun yeni-den ihyasını beraberinde getirmiştir. Osmanlı Devleti Kıbrıs Başpiskoposluğunu ihya etmekle kalmamış, ona tanımış olduğu geniş haklar ve ayrıcalıklar ile onun adada güçlenmesinin önünü de açmıştır. 1754 tarihinde Kıbrıs Başpiskoposu, Osmanlı Devleti tarafından Kıbrıs Rum Cemaatinin lideri olarak tanınmıştı. Bu siyasi yetkinin yanı sıra vergi toplama gibi önemli ekonomik yetkileri de elde eden Başpiskoposluk zamanla adanın en yetkili yönetim birimi haline geldi. Kilise yetkilileri elde etmiş oldukları bu yetkileri kendi çıkarları için kullanmışlar, hem kendi cemaatlerine hem de Osmanlı yönetimine karşı kötü bir yönetim sergilemişlerdi. Başpiskopos ve piskoposların bu olumsuz tavırları zamanla onların kendi halkları nezdinde güven ve itibar kaybetmelerine neden oldu. 1821 yılında Mora'da patlak veren Yunan İsyanının Kıbrıs'a da yansımaları oldu. Kıbrıs'taki ruhban sınıfı-nı öncelikle Mora'daki isyanı maddi ve manevi olarak desteklemiş ve bu uğurda halktan maddi yardım toplamıştı. Bu gelişmeler üzerine bir de Kıbrıs'ta birtakım ge-lişmelerin isyan hazırlığı belirtileri taşıması ve bu gelişmelerde ruhban elitinin par-mağının olduğunun anlaşılması üzerine Kıbrıs'ın önde gelen Rum din adamları 1821 yılında idam edildi. Yaşanan bu idamlar Kıbrıs Başpiskoposluğunun kendi cemaati nezdinde yeniden itibarını kazanmasına yol açtı.trKIBRIS BAŞPİSKOPOSLUĞU (1571-1821)masterThesis