Konan, Belkıs2022-10-252022-10-252022https://doi.org/10.33629/auhfd.1065382http://hdl.handle.net/20.500.12575/84805Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, bir milletin kurtuluş ve dönüşümünün simgesi olarak Osmanlı-Türk Anayasaları içinde çok özel bir yere sahiptir. Bu makale Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Layihası müzakerelerini meclis tutanaklarında yer alan bilgiler çerçevesinde yorumlayarak hukuk tarihi açısından önemini incelemeyi amaçlamaktadır. İlk olarak bu Kanun’un çıkarılmasına neden ihtiyaç duyulduğu sorusunun yanıtlanması gerekir. Bu sebeple makalede öncelikle ilk anayasamızı hazırlayan Büyük Millet Meclisi’nin oluşumu incelenecektir. Daha sonra “salahiyeti fevkaladeyi haiz olarak” toplanmış olan Meclisin “kurucu bir meclis” olup olmadığı tartışması yapılarak milli egemenlik kavramının farklı gruplarca nasıl yorumlandığı açıklanacaktır. Makalenin özünü 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Layihası’nın mecliste görüşülmesi esnasında yapılan tartışmalar ve Anayasa’nın kabul edilmesi süreci oluşturmaktadır. Layihanın müzakereleri, 18 Eylül 1920 tarihinde Heyet-i Vekile tarafından verilen programın Meclis Genel Kurulu’na sunulması ile başlamıştır. Eski düzeni sürdürmek isteyen, yani hilafet ve saltanatı kurtarmak isteyen muhafazakâr kesimlerle, bağımsız bir devlet kurma idealine sahip inkılapçılar arasındaki tartışmalar yaklaşık iki ay sürmüştür. Kanun Layihası’nın görüşülmesinde tartışmalar daha çok “saltanat ve hilafetin kurtarılması”, “mesleki temsil ilkesi”, “Meclis ve İcra Vekilleri Heyeti’nin yetkileri” ve “yerinden yönetimler” üzerine yoğunlaşmıştır. Makale kapsamında da en çok tartışılan bu konulara değinilmiştirtr1921 AnayasasıTeşkilat-ı Esasiye KanunuMilli Egemenlik1921 TEŞKİLAT-I ESASİYE KANUNU LAYİHASIArticle