Reyhan, Esma2021-12-222021-12-222021-09-30https://doi.org/10.35239/tariharastirmalari.961438http://hdl.handle.net/20.500.12575/76742Paleolitik Çağ insanının mağara duvarlarına çizdiği resimlerle başlayan büyü, M.Ö. 3000’lerde Mısır ve Mezopotamya’da, 2. binyılda Anadolu’da ve çağdaşı daha birçok uygarlıkta oldukça ilgi görmüştür. Eski Yunan ve Roma uygarlıkları köklü büyü geleneğini alıp kendi coğrafyalarının, yaşantılarının ve geleneklerinin özelliklerini katarak ve çağdaşı kültürlerden hem etkilenerek hem de onları etkileyerek bu birikimi günümüze kadar aktarmışlardır. Bütün Eskiçağ toplumlarında büyü, iyi (=ak büyü) veya kötü (=kara büyü) sonuçlar elde etmek amacıyla uygulanmıştır. İyi olan büyü kabul görmüş kötü olan büyü ise ciddi cezalar öngörülerek yasaklanmıştır. Çalışmamız esas olarak M.Ö. 2. bin yıl Anadolu büyü geleneğini Hitit toplumu üzerinden açıklama amaçlıdır. Ancak diğer Eskiçağ toplumlarının büyü konusundaki algıları ve bunu yaşamlarına yansıtma pratikleri çalışmamızda kısaca ele alınmıştır. Bu yaklaşım, toplumların kültürel etkileşimlerinin, her toplumun sahip olduğu farklı kültürel dinamiklerine göre büyü uygulamalarının algılanmasında sergilenen tutumun, uygulanan büyü pratiklerinin benzerliğinin ya da farklılığının, büyünün toplumlardaki psiko-sosyolojik rolünün anlaşılması konusunda katkı sunacağı anlayışından kaynaklıdır. Hitit büyü ritüellerinin amacı öncelikle iyiye ulaşma, tedavi etme, arındırma, yapılan bir kötü büyünün etkisini yok etmedir. Hitit büyü geleneğinden ve bu geleneği oluşturan bileşenlerden etkilendiği kabul edilen Yunan büyülerinde farklı olarak görülen “başka nesne ve canlıya dönüştürme” (Büyücü Kirke’nin insanları domuza dönüştürmesi) pratiğini ise o toplumun kendine özgü kültürel yapısının ritüellerine yansıması olarak açıklamak mümkündür. Eskiçağ toplumlarının büyü ritüellerine dair bilgilerimiz, o toplumlardan kalan arkeolojik ve filolojik malzemelerin değerlendirilmeleri ile mümkün olmuştur. Kazılarda ele geçen, muska, figürün, nazarlık gibi objeler, kurban malzemelerinin gömüldüğü ritüel çukurlar ve bu objeleri işlevleri ile yorumlayabildiğimiz tabletler, papirüsler, yazıtlar konuya dair somut verilerdir. Bu verilerle Mezopotamya’da görülen bir geleneğin izini Roma dünyasında sürmek mümkün olmuştur. Ya da günümüz Anadolu’sunda… İnsanlığın tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan büyü, tarihsel süreç içerisinde hemen hemen her dönem ve toplumda yaygın bir uğraşı ve güçlü bir toplumsal olgu olarak mevcut olmuştur. Büyü, insana ve doğaya ilişkin olayları, maddi dünyanın ötesinde gizemli dış güçler aracılığıyla etkileyip yönlendirdiğine inanılan kişilerin de aktif olduğu ritüel eylemlerdir. Çalışmamızın ağırlık noktası olan Hitit büyü ritüelleri Hitit devlet arşivinde oldukça büyük bir yer tutmaktadır. Bu metinler Hitit toplumsal hayatında büyünün ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu gösteren çarpıcı örneklerle doludur. Büyü aynı zamanda toplumun din ve tıp anlayışını yorumlamanın farklı bir aracıdır. Ortaköy/Šapinuwa kazılarında Hitit toplumunda uygulanan büyü ritüellerinin somut kalıntılarına ulaşılmıştır. İçlerinde yanmış kuş kemiklerinin, tırnaklarının ve gagalarının bulunduğu çok sayıda ritüel/kurban çukurları bulunmuştur. Kuşların yeraltı tanrılarına kurban edildiği yazılı belgelerden bilinmektedir. Yine belgelerden kuştan başka domuz, koyun kuzu gibi hayvanlar da yakma ya da kanını akıtma şeklinde tanrılara sunulmaktadır. Yeraltına açılan kapılar olarak değerlendirilen ve arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan bu çukurlarda (api-) yeraltı tanrılarına sunulan hayvanların kalıntıları ele geçmiştir. Kurban çukurları belgeye dayalı bilgimizin arkeolojik kanıtlarıdır. Yani arkeolojik kalıntılarda ele geçen buluntularla çivi yazılı belgelerin verdiği bilgiler bire bir örtüşmektedir. Belge-arkeolojik buluntu iş birliği, birçok konuda olduğu gibi büyü konusunda da kendini göstermiştir. Bu çalışmadaki bütün veriler birincil kaynak olan arkeolojik buluntular ve yazılı belgelerden aktarılmış ve yorumlanmıştır.trHitit Büyü RitüelleriGünah KeçisiKurban ÇukuruHitit Örneği Üzerinden Eskiçağda Toplumsal Yapı Ve Büyü İlişkisiArticle40701521015-1826