Özcan, Halil2022-01-132022-01-132018http://dx.doi.org/10.33171/dtcfjournal.2018.58.2.20http://hdl.handle.net/20.500.12575/77074Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz sonrası bir yandan kazanılan zaferi kalıcı hâle getirebilmek için çareler ararken, bir yandan da hiçbir gecikmeye fırsat vermeden ve zaferin rehavetine kapılmadan geleceğin inşası savaşımına hazırlık yaptı. Bu kapsamda mesajlarını vermek ve programını açıklamak üzere seçtiği yer on dört gün kaldığı Bursa oldu. Bursa, Osmanlı Devleti'nin ilk başkentiydi ve işgalden henüz kurtulmuştu. Bu tarihi mekânda, Bursa öğretmenleriyle birlikte İstanbul'dan gelecek olan öğretmenlere hitap edecekti. Ancak, Osmanlı Devleti'nin mevcut başkenti olan İstanbul da henüz işgal altındaydı. Bursa'da kazandığı zaferle gururlanan bir komutan değil, geleceği ilim ve fen temelinde kurmak isteyen bir teorisyen ve inkılâpçı olarak öğretmenlerin karşısına çıktı ve geleceğin mesajlarını verdi. Belli ki bu zorlu İstiklal Savaşı'nı kazanacağını biliyordu ve geleceğin de planına hazırlıklıydı. İşgallere karşı Bağımsızlık Zaferini topyekûn bir milletin seferberliği ile askerî cephede kazanmıştı. Kuruluşun ve aydınlanmanın zaferini akıl ve bilim temelinde eğitim ordusu ile kazanmak için mücadele başlatacaktı. Eğitim ordusunun neferleri olan öğretmenler, Anadolu'ya eğitim ışıklarını götürecekler ve aydınlanmanın öncüleri olacaktı. Buna bağlı olarak, İstanbul'dan zaferini tebrik etmek için Bursa'ya gelen öğretmenler aracılığıyla tüm öğretmenlere ilim ve fen temelinde milletimizi aydınlatma görevi verdi. Bu kapsamda, İstanbul öğretmenlerinin seyahatlerinin incelenmesi ve Mustafa Kemal Paşa'nın Bursa'da öğretmenlere yaptığı konuşmanın Amasya Tamimi ile gerekçe ve yöntem açısından benzerliklerinin ilk defa yapılmış olması bu çalışmanın özgün yanını oluşturmaktadır.trİstanbul ÖğretmenleriAmasya Tamimi27 Ekim 1922 KonuşmasıBaşöğretmenliğe Geçişİstanbul öğretmenlerinin bursa seyahati ve Mustafa Kemal Paşa'nın başöğretmenliğe geçiş konuşmasıThe travel of the teachers ın Istanbul to Bursa, and Mustafa Kemal Pasha's speech as the head teacherArticle5802