AKAR, Nejat2019-11-012019-11-012007http://hdl.handle.net/20.500.12575/68234Ailevi Akdeniz Ateşi (AAA: Familial Mediterranean Fever: FMF), otozomal resesif olarak kalıtılan genetik bir hastalıktır. Daha çok Akdeniz kökenli Sefardik Yahudiler, Ermeniler, Türkler ve Araplarda görülmektedir (1). Bu toplumlarda taşıyıcılık oranı oldukça yüksektir. Ermeniler ve Sefardik Yahudilerinde taşıyıcı sıklığı sırasıyla 1/7 ile 1/5 olarak hesaplanmıştır (2). FMF'den sorumlu gen genomda 16p13.3 bölgesinde yer almaktadır. Bu gen üzerinde yapılan çalışmalarda temel üç farklı yanlış anlamlı, amino asit değişikliği yaratan mutasyon (M694V, V726A ve M680I) tanımlanmıştır (3). Toplumumuzda M694V mutasyonu %51, M680I mutasyonu %14, V726A mutasyonu ise %9 oranında görülmektedir (4). FMF; periton, sinoviya veya plevrayı tutarak ateşli serözal inflamasyon yapan ve tekrarlayan ataklarla seyreden, şiddetli karın, göğüs veya eklem ağrılarıyla kendisini gösteren bir hastalıktır. Birbirinden bağımsız iki ayrı klinik tablosu vardır. Birincisi, ani başlayan ve kısa süreli karın, göğüs veya eklemlerde ağrı ile birlikte amiloidoz görülmesi, diğeri ise genç yaşta bile böbrek yetmezliğine neden olabilen böbrek amiloidozu görülmesidir (5). Türk FMF'li hastalarda görülen klinik bulguların oranı, ateş (%92.5), peritonit (%93.7), plörezi (%31.2) ve artrit (%47.4) olarak belirtilmiştir (6). Yukarıda belirtilen birbirinden bağımsız iki klinik tabloda dikkat edilmesi gereken ortak nokta amiloidozun görülmesidir. M694V mutasyonun amiloidoz gelişiminde rol oynadığı düşünülse de, Türk FMF hastalarında sadece bu mutasyon değil, diğer mutasyonların da amiloidoz oluşumunda rolü olduğu belirtilmiştir (7). FMF'in en önemli komplikasyonu amiloidozdur. Fibriler yapıdaki Amiloid A (AA)'nın çeşitli organ ve dokularda ekstraselüler olarak birikimi ile ortaya çıkar. AA, amiloidozun sekonder formunu oluşturur (8). Serum Amiloid A (SAA), karaciğer başta olmak üzere hepatosit, monosit ve fibrositlerden sentezlenen bir akut faz proteinidir (9). SAA'nın akut faz izotipleri SAA1, SAA2 ve SAA3 olmak üzere üç farklı gen tarafından kodlanmaktadır. Amiloid fibrilogenezinde esas rolü SAA1'in oynadığı düşünülmektedir (10). FMF amiloidozu daha çok böbrekleri etkilemektedir. Nefrotik sendrom gelişimi sonucunda böbrek yetmezliği ortaya çıkar. Böbrekler dışında; karaciğer, dalak, mide-bağırsak ileri evrelerde ise kalp,akciğer, tiroid ve testislerde amiloid birikimi görülmektedir (11). Klinik belirtiler erken yaşlarda ortaya çıkar. Amiloidozdan meydana gelen ölümler 40 yaşın altındaki vakalarda %90, 10 yaşın altındaki vakalarda ise %6 oranındadır (8). Hemodiyaliz ve renal transplantasyon, amiloidli hastaların yaşam sürelerini uzatmaktadır (12). Kolşisin, amiloid lişiminde doğrudan etkilidir. Amiloid fiberlerinin organizasyonuna ve değişik dokularda birikimlerine ngel olabilir. Amiloidozun erken evrelerinde ise amiloid gelişimini durdurduğu gösterilmiştir (13). FMF tanısı alan bireylerde amiloid tespitinin yapılması hastalığın ilerlemesi ve tedavi açısından önemlidir. FMF ataklarını gösteren fakat amiloid tespiti yapılamayan kişilerde klinik ve tedavi yönünden sıkıntı çekilmektedir. Bu kişilerde amiloid roteininin gerçekten var olup olmadığı veya eser miktarda bulunuyorsa bugün için kullanılan biyokimyasal metodlarla tespit edilemediği durumlarda yeni geliştirilmiş proteomiks yöntemleri ile tespit edilebilir mi sorularına cevap vermenin klinik açıdan hastalığın tedavisine yön verecek önemde olduğunu düşünmekteyiz.trİDRARDA İKİ BOYUTLU SIVI KROMATOGRAFİ AYRIM TEKNİĞİ KULLANILARAK AMİLOİD PROETİNİN TESBİTİOther / Diğer