İlef Dergisi
Permanent URI for this community
Browse
Browsing İlef Dergisi by Title
Now showing 1 - 20 of 134
Results Per Page
Sort Options
Item 19. ve 20. Yüzyıl İstanbulunda Fincancılar Yokuşu, Amerikan Hanı ve Matbaacılık Faaliyetleri(Ankara Üniversitesi, 2020-05-15) Turna, Nalan; İletişim FakültesiBu makale, günümüzde İstanbul Fatih ilçesinde yer alan Fincancılar Yokuşu özelinde, 19. ve 20. yüzyılda Osmanlı matbaacılarını ve matbaacılık faaliyetlerini inceleyecektir. Yokuşta 19. yüzyılda Amerikalı Protestan misyonerleri tarafından inşa edilmiş olan Amerikan Hanı / Bible House da aynı bağlamda değerlendirecektir. Makale, matbaacılık mesleğindekilerin Amerikan misyonerleri, Osmanlı Ermenileri (özelikle de Protestan Ermenileri) ve Osmanlı Müslümanları olduğunu gösterecektir. Fincancılar Yokuşu’nda nelerin basıldığına dair detaylar vererek dönemin bazı okuma alışkanlıklarını ve Osmanlı Protestan Ermenilerinin olası yeni tahayyüllerini örneklendirecektir. Son olarak, matbaacıların, Avrupa’ya hangi alanlarda bağımlı olduklarını ve bu bağımlılığı neyin kırdığına dair bazı analizler yapacaktır. Kısacası, bu makalenin amacı, Fincancılar Yokuşu’ndaki matbaacılık faaliyetlerini incelemek ve böylece 19. ve 20. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğundaki okuma alışkanlıklarına, imparatorluk içi ve imparatorluk ötesi ilişkileri ağlarına, Amerikan misyonerlerine ve özellikle de Osmanlı Protestan Ermenilerine dair bazı realiteleri yakalamaktır.Item 1923-1939 Yılları Arasında Türkiye’de Telekomünikasyon Politikaları(Ankara Üniversitesi, 2017-11-24) Kubilay, Çağla; İletişim FakültesiBatı Avrupa ve ABD’de telekomünikasyon sistemlerinin geliştirildiği 19. yüzyıl, ulus-devletlerin yeni bir aşamaya geldiği, ticari ve mali hareketliliğin arttığı ve sömürgeciliğin emperyalizme dönüştüğü dönemi ifade eder. 19. yüzyıl boyunca yaşanan bu gelişmeler hızlı iletişim ihtiyacını ortaya çıkarmış, başta telgraf olmak üzere telekomünikasyon ağları bu ihtiyacı karşılamak üzere kurulmuştur. Batılı ülkeler bir yandan kendi sınırları içerisinde ağları yapılandırırken diğer yandan sömürgelerine ulaşmak üzere telekomünikasyon teknolojilerinden yararlanmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk telekomünikasyon ağları da Batılı ülkelerin askeri gereksinimlerini karşılamak üzere kurulmuş, ancak siyasal iktidar kendi gereksinimleri doğrultusunda ağları kullanabilmiştir. Bu çalışmada Osmanlı İmparatorluğu’ndan yarı sömürge bir niteliğe sahip telekomünikasyon ağı devralan Cumhuriyetin, kuruluş yıllarında (1923-1939) izlediği telekomünikasyon politikalarına odaklanılmaktadır. Çalışmada, kuruluşundan itibaren sömürge bağlarını tasfiye etmeye yönelen yeni rejimin, devraldığı telekomünikasyon ağını nasıl yapılandırdığı incelenmektedir. Bu çerçevede, ağların hangi amaçlar doğrultusunda kurulduğu, hangi yatırımların yapıldığı ve bu yatırımların hangi toplumsal kesimlerin çıkarlarına uygun olduğu sorularına yanıt aranmaktadır.Item 1960-1970’li Yıllarda Antalya’da Sinema İzleme Deneyimleri(Ankara Üniversitesi, 2018-06-05) İlbuğa, Emine Uçar; İletişim FakültesiTürkiye’de 1960 ve 1970’li yıllarda sinemaya gitmek büyük kentler gibi, köy, kasaba ve taşra kentlerde de insanların gündelik yaşamlarının önemli bir parçasıdır. Bu yıllarda özellikle sinemalar, sinemaya gitmek, sinemada film izlemek hem eğlenmek hem sosyalleşme hem kamusal alanda bir arada olmak, hem de farklı dünyalar, kültürler, yaşamlar üzerine deneyimler edinmek gibi çok kapsamlı bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla insanların sinema deneyimleri, filmleri algılamaları, sinemanın gündelik yaşamları ve gelecek perspektiflerine nasıl etki ettiği önemlidir. Sözlü tarih çalışmaları tam da bu noktada kültürel, toplumsal, ekonomik ve siyasal olarak mikro ölçekte bir döneme ilişkin yaşanmış deneyimlerin izinin sürülmesi ve bir dönemin anlaşılması bakımından önemli bir araçtır. Bu çalışma kapsamında Antalya ili örneğinde 1960-1970’li yıllarda sinema izleme pratikleri sekiz görüşmeci örneği üzerinden analiz edilecektir.Item 7/24. Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu(Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Öztürk, Şerife; İletişim FakültesiSanat tarihi profesörü olan Jonathan Crary; Edward Said, Meyer Schapiro, F.W. Dupee ve Lucien Goldmann gibi isimlerin öğrencisidir. Crary, Columbia, Princeton ve Harvard üniversitelerinde çalışmalarını sürdürmektedir. Kurucularından olduğu Zone Books’ta (1986) editörlüğe devam eden Crary’nin, çağdaş sanat ve kültür üzerine pek çok eleştiri yazısı bulunmaktadır. Suspensions of Perception: Attention, Spectacle and Modern Culture (1999, Algının Askıya Alınması: Dikkat, Gösteri ve Modern Kültür) en bilinen kitaplarındandır. Türkçe’de ise Gözlemcinin Teknikleri: On Dokuzuncu Yüzyılda Görme ve Modernite (1990; 2004) ile tanınmaktadır.Item 8284 Vakası: Ekşi Sözlük’te cinsiyetçi kamusallığın yeniden üretilmesiAslantürk, Gülten;Item Amerikan Protestan Misyonerlerin Osmanlı Coğrafyasına Yönelik İlk Matbaası: Malta (1822-1833)(Ankara Üniversitesi, 2020-05-15) Kahraman, Nazan; İletişim FakültesiOsmanlı coğrafyasına 19. yüzyılın başında gelen Amerikan Protestan misyonerlerin ilk girişimlerinden birisi misyon matbaasının kurulması olmuştur. Bilginin taşıyıcısı olarak matbaa, hem sınırlı sayıda misyonerle büyük bir coğrafyaya erişim sağlamanın yolunu açmış hem de misyonerlerin sözlü dinsel ritüellerinin yazılı kaynaklarla desteklenmesini sağlamıştır. Bu çalışma Amerikan Protestan misyonerlerin Osmanlı coğrafyasına erişim kapsamında kurdukları Malta misyoner matbaasını konu almaktadır. Başlangıçta matbaacılık bilgisi olmayan Protestan misyonerler tarafından çalıştırılan matbaa, ihtiyaçları karşılayamadığında bir matbaacı ve farklı dillere hâkim yardımcılarla yoluna devam etmiştir. Misyonerlik faaliyetlerinin kapsam ve içeriğinde yaşanan değişimler, matbaanın stratejilerinde değişikliği gerektirmiş ve sadece dinsel metin basmak üzere kurulan matbaa, okul kitapları başta olmak üzere seküler metinler de basmıştır. Protestan misyonerler faaliyet gösterdiği süre içinde bölgedeki politik sorunlar ile Katolik Kilisesi, bölge halkı ve hükümetlerin olumsuz tavrından etkilenerek farklı topluluklara yönelen misyon faaliyetlerini desteklemek için farklı dillerde basılan yayınlarını giderek artırmıştır. Temmuz 1822’de elle çalışan bir baskı makinesiyle faaliyete başlayan matbaa çok kısa sürede, yedi dilde baskı yapacak hurufat, üç matbaa makinesi, ciltevi ve kitap deposuna sahip bir işletmeye dönüşmüştür. Aralık 1833’de İzmir’e taşınan matbaa, adada geçen on bir yıl boyunca Akdeniz civarı ve Osmanlı İmparatorluğu’nda konuşulan dillerde milyonlarca sayfa baskı yapmıştır.Item Amerikan Ulus Mitlerinin Sorgulanması Olarak Gazap Üzümleri(Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2022) Gürbüz, Özge Nilay Erbalaban; Other; OtherBu makalenin amacı, bir roman uyarlaması olan ve Büyük Bunalım dönemine odaklanan Gazap Üzümleri (John Ford, 1940) filminin gösterenlerini, Amerika Birleşik Devletleri’nin temel ulus mitleri açısından incelemek, filmin bu ulus mitleriyle tarihsel gerçeklik arasındaki çelişkilere odaklanan eleştirel söylemini açığa çıkarmaktır. Bu nedenle film çözümlenirken Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslaşma sürecinin kurucu mitlerini oluşturan temel kültürel metinlerin ve filmde yansıtılan dönemin toplumsal koşullarını içeren tarihsel verilerin filmin teması, konusu ve olay örgüsü açısından karşılaştırılması yöntemi kullanılmıştır. Filmin hikayesini oluşturan olayların ulusal mitlerdeki karşılığı bulunmuş, mitlerde yer alan içerikler incelenmiş, filmdeki olayların içerikleri ve ulusal mitlerin içerikleri arasındaki farklara odaklanılmış ve bu farklar mitlerin içerikleri açısından yorumlanmıştır Farkları en uygun biçimde yorumlayabilmek için Karl Marx’ın ekonomi politik eleştiri kuramındaki fikirlerinden, Max Horkheimer’ın eleştirel kuramından, Theodor Adorno’nun kültür endüstrisi kuramından, kültür tarihçilerinin çalışmalarından ve film araştırmalarından yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda filmin, ulusal mitleri krizin etkilerinden biri olan toplumsal çözülmeyi engellemek ve kolektif hafızadaki bütünleşme duygusunu yeniden kurmak için kullanmadığı görülmüştür. Bunun yerine filmdeki olay örgüsü, olay örgüsündeki çatışmalar, karakterlerin mücadele ettiği toplumsal koşullar Amerika Birleşik Devletleri’nin uluslaşma sürecindeki kurucu mitlerinde vadedilenlere aykırı bir biçimde kurulmuştur. Bu yönüyle filmin belirtilen yıllarda Hollywood içinde istisnai bir eleştirel yapıya sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Filmde Büyük Bunalım döneminde tipik bir Amerikan çiftçi ailesinin, ulus mitlerinde vadedilen refaha, başarıya, sınıf atlamaya, kendi kendine yetmeye, toplumla bütünleşmeye ulaşamadığı mesajı eleştirel bir biçimde verilmektedir.Item Ankara Üniversitesi İlef Dergisi(Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2021) Çakır, Ezgi; Other; Otherİfade özgürlüğünün ve basın özgürlüğünün baskıcı yönetimlere karşı toplumdaki ahlaki çöküşün önlenmesinde bir güvence olarak savunulması gerekmektedir. Gerçeğin bastırılması, fikir çeşitliliğinin aşamalı olarak daraltılması toplum için son derece tehlikeli ve zararlıdır. Bu çalışma, Avrupa Birliği Türkiye raporlarının ifade ve medya özgürlükleri açısından incelenmesine odaklanmaktadır. İlerleme Raporları bağlamında Türkiye’nin 2000-2019 yılları arasında ifade ve basın özgürlüğündeki seyri içerik analizi kapsamında incelenecektir. Elde edilen bulgularla, Avrupa Komisyonu’nun ifade ve basın özgürlüklerinin korunması kapsamında Türkiye’den beklentilerini hangi yönde yoğunlaştırdığı ortaya konulacaktır. Çalışma sonunda, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası normlarda ve ulusal mevzuatta düşünce, ifade ve basın özgürlüklerinin sınırları yasal güvencelerle açıkça belirgin olduğu halde söz konusu olan yükümlülüklerini pratikte yerine getirme konusunda başarı gösteremediğine ulaşılmıştır.Item Anma Törenleri Üzerinden AKP’nin Güç ve Karakter Dönüşümü(Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, 2022) Çınar, Reyhan Ünal; Other; İletişim FakültesiBu çalışmanın amacı AKP’nin 2002-2010 yılları arasında Cumhuriyet’in kurucu ideolojisi Kemalizm ve onu benimsemiş (Kemalist) toplum kesimleri ve yerleşik iktidar yapısıyla (establishment) girdiği güç mücadelesi ve buna istinaden geçirdiği karakter dönüşümünün analiz edilmesidir. Analiz, Kemalist tarih anlatısının ulusal bayram olarak belirlediği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Anma Günü, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kapsamında düzenlenen resmi tören ve davetlerdeki AKP’nin konumu üzerinden yapılacaktır. Bu güç mücadelesine ilişkin AKP’yi siyasal, sosyal, ekonomik açılardan ele alan çalışmalar yapılmış olsa da bu mücadeleyi toplumsal bellek çalışmaları perspektifinden anma törenleri literatürünü kullanarak analiz eden başka bir çalışma bulunmamaktadır. Bu bağlamda çalışmada önce bugünlerin neden ulusal bayram olarak ilan edildiğini açıklamak amacıyla savaşların geçmiş anlatısı bakımından ulus devletler için anlamına ve ardından ulusal bayramların kutlanmasının neden önemli olduğuna değinilecektir. Son olarak AKP’nin törenlerdeki konumu itibarıyla bu güç mücadelesinde Kemalizm’in önce bir memuru, sonra 2010 yılına kadarki süreyle sınırlandırılarak, zorunlu misafiri olduğu gösterilecektir.Item Annelik-Cinsellik-Beden: Masters Of Sex Dizisi Üzerinden 1950’ler Amerikası Kadınlık Hallerine Bakış(Ankara Üniversitesi, 2014-12-01) Barutçu, Atilla; İletişim Fakültesi2013 yılında başlayan ve on iki bölümlük ilk sezonunu geride bırakan medikal drama türündeki Masters of Sex dizisi, “Masters ve Johnson Cinsellik Araştırması”nı gözler önüne sermesinin yanı sıra William H. Masters ve Virginia E. Johnson’ın hayatının ayrıntılarını göstermesi açısından da ilgi çekici bir yapım olmuştur. Dizinin temel kaygısı zor koşullar altından gerçekleştirilen bu cinsellik araştırmasının detaylarını iletmek olsa da dizinin arka planında dönen kadınlık hikâyeleri o dönemin kadınları hakkında önemli ipuçları verir. Bu yazı Masters of Sex dizisi üzerinden 1950’ler Amerikasının kadınlık hallerine odaklanmaktadır. Bu amaçla dizinin dört kadın karakteri esas alınmıştır: Daha iyi ve mutlu bir hayat için çocuk yapmaya kendini adamış Libby Masters, kocasının eşcinselliği nedeniyle cinselliği tatmakta geç kalmış Margaret Scully, kadınlığının hiçbir şekilde doktorluğunun ve çalışmalarının önüne geçmemesi için maskülen davranan Lillian DePaul ve her şeyin ötesinde özgür ruhuyla diğer karakterleri geride bırakan iki çocuklu bekâr anne Virginia Johnson. Yazı, 1950’ler Amerikasında yaşayan bu kadın karakterlerin günümüz medyası aracılığıyla sunumunu ele almakta ve bu karakterleri annelik, cinsellik ve beden konuları üzerinden feminist bakış açısıyla incelemeye çalışmaktadırItem Aşkın Tüketim Kültürü Üzerinden Yeniden Anlamlandırılması: Markafoni Örneği(Ankara Üniversitesi, 2017-05-30) Ayvazoğlu, Süheyla; İletişim FakültesiAşk ile tüketimin anlam açısından birbirini ikame edişi ile reklamcılığın ve reklam nesnesinin bu durumu yeniden üreterek taze tutması, bu çalışmanın odak noktasında bulunmaktadır. Bu açıdan aşk ile tüketimin nasıl ve hangi yönlerden bir araya geldiği ya da benzeştiği, aşkın doğasında metalaşmanın varlığı/yokluğu, tüketim toplumu bireylerinin gündelik hayatlarında aşk’ın satın alınabilen bir nesneye dönüşümü ile tüketme eyleminin aşksallaşmasının mümkünlüğü üzerine eğilecek bu çalışmada, Markafoni’nin rastgele seçilmiş üç reklam filmi inceleme nesnesi olarak belirlenmiştir. “Her alışveriş bir Aşk” ana sloganına sahip bu reklam filmleri “tüketim aşkı” teması özelinde Roland Barthes’ın mit kavramı aracılığıyla analiz edilmiştir. Bununla birlikte reklamları düş dünyası olarak betimleyen Jean Baudrillard’ın bu görüşünden hareketle Markafoni’nin tüketim aşk’ına biçtiği düşsel mekanlar yine mit kavramı rehberliğinde değerlendirilmiştir.Item Aydın Otobiyografilerinde Modern Benlik İnşası: Belleğin İzinde Mücadele ve Hesap(Ankara Üniversitesi, 2018-12-05) Durna, Tezcan; Durna, Nehir; İletişim FakültesiOtobiyografi ya da anı yazarı sadece kendini değil, içinde yaşadığı dönemin konjonktürünü, toplumsal, siyasal ve kültürel iklimini de yazar. Biyografi ya da anılar aslında tarihi ve resmi kaynakların boş bıraktığı noktaları doldurmak işlevi görür. Ancak aynı zamanda yazarının benliğini, anlatıda kurduğu performans üzerinden inşa eden bir işlevi de vardır. Bir kişi çoğunlukla hayatının, toplumun geneli tarafından merak edildiğini varsayarak anı ya da otobiyografi kaleme alır. Bu kişiler ağırlıklı olarak ya siyasetçi ya tanınmış bir iş insanı ya da gazeteci, yazar ve bilim insanı olabilir. Arşiv kültürü çok gelişmemiş Türkiye gibi ülkelerde anılar önemli bir boşluk da doldurur. Bunun yanında siyasi kırılmaların, toplumsal ve kültürel dönüşümlerin izini de anılar ve otobiyografilerden sürmek mümkündür. Bu yönüyle bir aydının ya da yazarın anıları hiçbir zaman sadece kendisine ait değildir. Aydın, otobiyografisinde kendini anlatırken, toplumsal belleği kurmaya da hizmet eder. Bu çalışmada Türk aydınının otobiyografi ve anılarında oluşturduğu belleği üzerinden bir basın tarihi okuması yapılmaktadır. Ancak bu sadece basın tarihi okuması değil, Türk aydınının belleği üzerinden modernleşme ile aydın arasındaki ilişkinin de okumasıdır. Bunun için özellikle 1930-1990 yılları arasında gazetecilik ya da köşe yazarlığı yapmış kişilerin anı ya da biyografilerine bakılmıştır. Bu kaynaklarda toplumsal, siyasal ve kültürel ayrışmaların nasıl kişisel benlik kurguları üzerinden ortaya çıktığı çözümlenmiştir. Bu araştırma için Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel, Nadir Nadi ve Hasan Cemal’in anı kitaplarına odaklanılmıştır. Bu isimlerin arasında hâlâ hayatta olan tek isim Hasan Cemal’dir ve çalışmamızda Cemal’in 1990’lara kadar aktardığı anıları temel alınmıştır. Bu anılarda, politik kültür ve modernleşme pratikleri içinde mücadele, hesaplaşma ve çatışma çerçevesinden Türk aydınının benliğinin nasıl kurgulandığı incelenmiştir.Item Başka Bir Sinema Deneyimi: ‘Başka Sinema’ Seyircilerine Yönelik Bir Alan Araştırması(Ankara Üniversitesi, 2021-05-20) İpek, Bilge; İletişim FakültesiBu çalışma, sanat sineması seyircisi olarak kodlanan Başka Sinema seyircisinin deneyimlerine odaklanmıştır. Pierre Bourdieu sosyolojisinin habitus, alan, kültürel sermaye ve oyun kavramları çalışmanın kuramsal çerçevesini oluşturmakta ve bu çerçeve Başka Sinema seyircilerinin deneyimlerinin analizinde ufuk açıcı bir tartışma alanı sağlamaktadır. Bourdieu, “beğeni”lerin birleştirici bir “alan” yarattığına vurgular ve benzer “habitus”a sahip eyleyicilerin ortak pratikler gerçekleştirdiğini ifade eder. Bu bağlamda, bir sanat sineması seyircisi olarak ortak bir alanda bir araya gelen Başka Sinema seyircilerinin seyir deneyimlerinde bir ortaklık olup olmadığı bu çalışmanın temel sorunsalını oluşturmaktadır. Mülakat ve katılımlı gözlem yöntemi ile elde edilen veriler tematik analiz yöntemi ile oluşturulmuş dört başlık altında incelenmiştir. Elde edilen verilerin analizinde habitus, alan, kültürel sermaye ve oyun kavramlarının Başka Sinema alanında nasıl yer bulduğuna bakılmış ve ortaya çıkan temalar bu kavramlar çerçevesinde oluşturulmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşme formu ile yirmi kişiyle yapılmış mülakatlar sonucunda elde edilen verilerde seyircilerin kültürel sermaye edinmeleri noktasında ‘miras edinilmiş kültürel sermaye’ye rastlanmamıştır. Bu bağlamda, Bourdieu çerçevesinden farklı bulgular ortaya çıkmıştır. Ancak eyleyicilerin pratikleri noktasında bireysel pratiklerin birleşerek kitlesel bir ortaklık yarattığı sonucuna varılarak kuramsal çerçeve ile uyumluluk sağlanmıştır.Item Belleğin Mekânından Mekânın Belleğine: Kavramsal Bir Tartışma(Ankara Üniversitesi, 2019-06-14) Parmaksız, Pınar Melis Yelsalı; İletişim FakültesiTarih boyunca disipliner sınırların içinde ve ötesinde belleğin nasıl kavramsallaştırıldığı, mekânsal göndermelerin niteliğini de belirler. Aynı zamanda söz konusu mekânsal göndermeler belirli dünya görüşleri ve toplumsal yapıları yansıtan tarihsel temsiller sunar. Belleğin mekâna yönelik kuramsal olduğu kadar ampirik çalışmalara ve hatta mekâna yönelik çeşitli (politik, estetik vb.) müdahalelere dayanak olarak görülmesi, bellek ve mekân arasındaki, özelikle toplumsal düşünce tarihi içinde gerçekleşen ve bugün bellek çalışmaları alanındaki temel anlayışları oluşturan ilişkinin değişen boyutlarını hesaba katmayı gerektirir. Bu çerçevede, metaforik bir topos (yer) olarak bellek yaklaşımından, analitik bir kavram olarak bellek yaklaşımına yönelen düşünce çizgisi takip edilerek günümüzde bellek ve mekân arasındaki ilişki, bellek çalışmalarının sağladığı güncel kavramlaştırma olanakları açısından tartışılmaktadır. Eleştirel Kent Çalışmaları alanının önemli bir kavramı olan “Kent Hakkı”, bellek çalışmaları alanının kavramsal araçlarından yararlanarak oluşturulan bellek hakkı kavramıyla ilişkilendirilmektedir. Bu makalenin amacı, bellek ve mekân arasındaki kavramsal ilişkinin temel uğrakları üzerinden ilerleyen düşünsel dönüşümü izleyerek böylesi bir kavramsallaştırmaya katkıda bulunmaktır.Item Beyoğlu Sinemalarının Dönüşümü ve Sait Faik Abasıyanık Hikâyelerinde Sinema: Yeni Salonlar, Seyirciler ve Deneyimler(Ankara Üniversitesi, 2020-05-15) Çam, Aydın; İletişim FakültesiBu çalışmada geçmişe sinema mekânları, sinema hatıraları, sinemaya gitme eylemi ve seyir deneyimleri aracılığıyla bakmayı esas alan Yeni Sinema Tarihi yaklaşımından hareketle, Sait Faik Abasıyanık’ın hikâyeleri üzerinden Beyoğlu sinemalarının 1930–1955 dönemi ve sinemasal deneyimlerin hikâyelerde nasıl yer aldığı soruşturulmaktadır. Abasıyanık’ın hikâyeleri sinema tarihimize bakmak için insani deneyimlerin detaylı örneklerini içeren edebi eserlerin de kullanılabileceği yeni bağlamlar sunmaktadır. Çalışma kapsamında Abasıyanık’ın 1936–1954 yılları arasında, henüz kendisi hayattayken yayımlanan on kitabıyla beraber, ölümünden sonra 1954–1956 yılları arasında derlenen ve yayımlanan üç kitabında yer alan 217 hikâyesindeki seyir deneyimleriyle bu hikâyelerdeki karakterlerin sinema salonları ve filmlerle kurdukları etkileşimler araştırılmış ve Beyoğlu’nda yaşanan dönüşümlerle birlikte irdelenmiştir. Çalışma için Abasıyanık’ın hikâyeleri on iki kod (sinema, film/filim, yönetmen, aktör, aktris, yıldız, matine, suare, fuaye, salon, balkon ve loca) ve dört kategori (sinemalar ve filmler, seyirciler ve seyir deneyimi, sinema mekânlarının deneyimlenmesi ve yaşamın sinema deneyimiyle anlamlandırılması) bağlamında taranmış, sınıflandırılmış ve “toplumsal dönüşümler ve sinemasal deneyim” üst teması bağlamında yorumlanarak çıktılar oluşturulmuştur.Item Bilimkurgu Sinemasında Ekolojik Adalet ve Ekoeleştiri(Ankara Üniversitesi, 2018-06-05) Şen, Aygün; İletişim FakültesiEkolojik limitleri görmezden gelerek sürekli büyümeyi teşvik eden kapitalizm, bilim ve teknolojideki gelişmeleri sermayenin hizmetine sunarak gezegenin tüm kaynaklarını sömürmektedir. Ekonomi politikten bağımsız ele alınamayacak ekolojik sorunların ortaya konulması, geniş kitleler tarafından tartışılması ve çözüm üretilmesi için sosyal bilimler yaklaşımına ihtiyaç vardır. Sinema gibi geniş kitlelere ulaşan kültürel metinlerin farkındalık yaratma, kamuoyu oluşturma gücü göz önüne alındığında, insanmerkezci bir dünya görüşü yerine ekomerkezci bir paradigma inşa edilmesi, ekosistemi meydana getiren tüm canlılar için sosyal ve çevresel adalet mücadelesi verilmesi konusunda eko-sinemanın ve eko-eleştirinin önemli bir rol üstlenmesi gereği anlaşılmaktadır. Son dönem bilimkurgu sinemasında sıklıkla kullanılan ekolojik kıyamet senaryoları biçim değiştirmekte, ekosistemin yıkımında herkesin eşit sorumluluğa sahip olduğu, tüm insanların felaketlerden aynı oranda zarar gördüğü anlatıların yerini sınıfsal bir perspektifle sistemi eleştiren filmler almaktadır. Çalışmada ekolojik sorunları ele alıp kıyamet sonrası vizyonunu ortaya koyarken sistem eleştirisini ve çevresel adaleti anlatının merkezine yerleştiren bilimkurgu filmler incelenmiştir. Seçilen filmler sosyal ve çevresel adalet, doğa/kültür düalizmi, sömürgecilik, toplumsal meseleler çerçevesinde ekoeleştirel yaklaşımla ele alınmıştır.Item Book Review: The Art of Possible Over the Art of Actuality(Ankara Üniversitesi, 2021-05-20) Atasoy, Emrah; İletişim FakültesiItem Bourdieu Düşüncesinde Tahakküm-İtaat İlişkisi ve Sosyo-Politik Beden(Ankara Üniversitesi, 2016-12-19) Köse, Hüseyin; İletişim FakültesiPierre Bourdieu terminolojisinde beden nosyonu, gerek simgesel sermaye ve habitus, gerekse toplumsal sınıf anlamında itaat ve tahakküm ilişkilerinin üzerinde cereyan ettiği temel zemini oluşturur. Özellikle eril tahakkümün dilsel pratikler aracılığıyla inşa edildiği durumlarda, söz konusu zeminin ayırt edici özelliği, cinsiyetlendirilmiş beden söyleminde karşılığını bulur. İtaati başlı başına “toplumsal tahakküm ilişkilerinin bedenselleşmesi” olarak tarif eden Bourdieu için, bedenin kamusal ya da özel yaşama konu olan bölümleri, kendini sunma biçiminin etken ya da edilgen biçimlerini tanımlar. Kendini sunmanın edilgen biçimleri itaate karşılık gelirken; etken biçimleri eyleyen özneye, doğrudan fallus ve logos kavramlarına tekabül eder. Ayrıca Bourdieu’de itaat-tahakküm bağının dilsel kodlarının dayattığı ayrımlar, bedenin sosyo-politik niteliğinin kurucu unsurlarıdır. Bu çalışmada, Bourdieu’cü beden nosyonunun ve ona eşlik eden toplumsal cinsiyetçi söylemlerin cinsler arasında itaat-tahakküm ilişkilerinin kurulumuna aracılık eden işlevleri irdelenmeye çalışılmıştır.Item Branding a Millennia-old Turkish City: Case of Gaziantep(Ankara Üniversitesi, 2018-12-05) Özdemir, B. Pınar; İletişim FakültesiGeçtiğimiz yirmi yıl küresel pazarda rekabet üstünlüğü kazanmak isteyen kentlerin, bölgelerin ve ülkelerin markalama çabalarına yönelmesine tanıklık etti. Kent markalama kaynaklar, pazarlar, fırsatlar ve kamuoyu ilgisi için birbiriyle rekabet eden kentler arasında oldukça popüler bir pratik halini aldı. Bu makale Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan Gaziantep kentinin 2003 ve 2006 yılları arasında hayata geçirdiği ve 2016 yılında tekrar canlandırmaya çalıştığı markalama kampanyasını tartışmayı amaçlamaktadır. Kampanya Kotler tarafından geliştirilen ve araştırma; vizyon, amaç ve strateji geliştirme; hedef gruplar; uygulama ve denetleme aşamalarını içeren 5 aşamalı yaklaşımı kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz için kampanyanın ilk aşamasına ilişkin dokümanlar Gaziantep Ticaret Odası’ndan, ikinci aşamasına ilişkin dokümanlar ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden elde edilmiştir. Ayrıca Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nden bir halkla ilişkiler uzmanıyla derinlemesine görüşme yapılmıştır.