Browsing by Author "Kaya, Korhan"
Now showing 1 - 9 of 9
Results Per Page
Sort Options
Item Antik Hintte atomcu düşüncenin yeri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008) Küçükler, Ali; Kaya, KorhanAtom Kuramı, evrende var olan tüm varlıkların atom adı verilen küçük parçacıkların biraraya gelmesiyle oluştuğunu savunur ve bu parçacıkların özelliklerini, birbirleriyle olan ilişkilerini inceler. Bu kuram, yazılı tarih boyunca insanoğlunun evreni ve yaradılışı anlama çabasının somut bir tarihçesi gibidir. Atom sözcüğü Yunanca bölünemeyen anlamına gelir. Antik çağlardan günümüze kadar hem felsefe hem de doğa bilimleri açısından çok tartışılan bir konu olmuş ve köken olarak daima Antik Yunan gösterilmiştir. Ancak inancımız odur ki, Antik Hintte atomcu düşünce hem tarihsel, hem de kavramsal boyutta çok daha eski eski bir geçmişe sahiptir. Tezimizde hem bu tarihsel öncüllüğü, hem de Antik Hintte ve Antik Yunanda atomcu düşünceyi inceledik. Günümüzde atom, bir enerji ve güç kaynağı olarak, antik dönemlerden çok daha fazla önemli hale gelmiştir. Atom kuramının daha iyi anlaşılabilmesi için tezimizde modern atom kuramı ve atomun gündelik yaşama yansımasına da yer verdik.Abstract The atomic theory claims that every single being in universe are formed by small particles called the 'atom' and studies the specifications of these particles and the relations between each of them. This theory is just like a concrete history of the efforts of the human beings trying to understand the universe and the existence. The word atom means 'undividable' in Greek. It has been a subject that has been widely discussed in both philosophy and nature sciences grounds since the ancient times, and the roots of it have always been claimed to be Ancient Greek. However we believe that the atomic theory has a much older history and concept in the ancient India. This thesis both focuses on the historical priority of the atomic theory and looks through the theory in ancient India and ancient Greek. Atom, as a source of energy and power, has become a much more important issue at the present time compared to the ancient times. In order to be able to obtain a better perception of this theory we have studied the modern atomic theory and it's reflections on the daily life in a subtitle.Item Catakalar: Bodhisatta öyküleri(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Kökdemir, Esra; Kaya, Korhan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBuddhizm'in merkezinde yer alan Buddha, yaşamı boyunca Hindistan'da bulunmuş, bu toprakları gezmiş ve öğretisini de yine ilk olarak bu kıtanın topraklarında aktarmıştır. Buddha'nın anlatmak ve öğretmek istediği bu felsefe ise, bu çalışmanın ana konusu olan Cātaka metni içinde geçen öykülerde yer almaktadır. Buddha, aydınlanmaya erişmeden önce bir Bodhisatta olarak yaşadığı olaylar bu eserde işlenmiştir. 547 anlatıdan oluşan bu eserde Bodhisatta'nın çeşitli formlarda bedenlendiği görülmektedir. Bu anlatılar içinde işlenen en önemli unsur ise, mesleği, kastı, dini ne olursa olsun Bodhisatta'nın her zaman yön gösterici, ahlaki değerlere önem veren ve doğruyu bilen biri olarak gösterilmesidir. Buddha hangi formda bedenlenmiş olursa olsun, öyküler Buddhist öğretiyi yaymayı amaçlamıştır. Bu yüzden Buddhizm'i yaymak bir amaç, öyküler ise bir araç niteliğindedir. Eserde anlatılan öyküler Buddha'nın yaşamından izler taşıdğı düşüldüğü için, birinci bölüm Buddha'nın Hayatı konusu ele alınarak Cātaka anlatıları ile benzerlikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde, farklı formlarda bedenlendiği görülen Bodhisatta öyküleri bir sınıflandırma yapılarak incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise, bu anlatıların Hint kültürüne hem edebi açıdan hem de alegorik yolla görsel etkileri araştırılmıştır. Buddha, who takes place in the center of Buddhism, had always been in India, travelled accross the land also revealed his teachings in Indian subcontinent. This philosophical thought of Buddha, which he wanted to tell and teach, has took place in the stories written in the text of Jātaka which is the main subject of this study. The events, which took during the times Buddha lived as a Bodhisatta, before he reached enlightenment, were dealt with in this work. This text consists of 547 narratives and Bodhisatta have been embodied in various forms. The most important element in these narratives is Bodhisatta's acting as a guide, praising the moral values and knowing the truth regardless of his profession, social status (caste) and religion. No matter in what form is Buddha, the stories have aimed to spread the Buddhist doctrine. Therefore it is clear that spreading Buddhism is an aim and stories are a means for spreading Buddhism. As the stories which are told in the text are meant to have similarities with the life of Buddha, the first chapter deals with Buddha's life trying to discuss and determine the similarities between Jātaka narratives. In the second chapter, the stories are examined to make a classification according to the forms which Bodhisatta preferred to take. As for in the third chapter, the effects of these narratives on the Indian culture both in literary and visual description by allegorical ways have been searched.Item Gupta İmparatorluğu: Hindistan’ın altın çağı (m.s.4-6.yy.)(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2009) Turgut, Melahat Hande; Kaya, KorhanItem Hint edebiyatında lanetleme motifi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014) Güvenç, Esra; Kaya, Korhan; HindolojiItem Hint sinemasının edebi kaynakları: kathāsaritsāgara örneği(Ankara : Ankara Üniversitesi : Sosyal Bilimler Enstitüsü : Doğu Dilleri ve Edebiyatları Anabilim Dalı : Hindoloji Bilim Dalı, 2019) Karaoğlu, Hatice İlay; Kaya, Korhan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiEdebi eserler sinema için her zaman ilham kaynağı olmuştur. Hint sineması bunun en güzel örneklerinden biridir. Bu da bizi "Hint Sinemasının Edebi Kaynakları: Kathāsaritsāgara Örneği" adlı tezimizi çalışmaya sevk etmiştir. Çalışmamız giriş, iki ana bölüm ve sonuç kısmından oluşmaktadır. Giriş bölümünde genel olarak Hint sinemasının doğuşunda büyük payı olan Hint tiyatrosuna değindik. Birinci bölümde Hint sinema tarihi ve Hint sinemasının özellikleri hakkında bilgi verdikten sonra, araştırmanın ana konusu olan Hint sinemasının edebi kaynaklarını ele aldık. İkinci bölümde esas kaynağımız Kathāsaritsāgara'daki masallarla motif açısından benzerlik gösteren filmleri detaylı bir şekilde inceledik. Sonuç kısmında ise ana hatları ile Hint edebiyatının Hint sineması için önemini açıklamaya çalıştık. Literary works have always been an inspiration for cinema. Indian cinema is the best example of this. This led us to study our thesis "Literary Sources of Indian Cinema: The Case of Kathāsaritsāgara. Our study consists of two main sections and a conclusion. In the introduction, we mentioned Indian theater, which had a large share in the birth of Indian Cinema. In the first chapter, after giving information about the history and the features of Indian cinema, we discussed the literary sources of Indian cinema as the main subject of the research. In the second chapter, we examined the motifs in Kathāsaritsāgara, which are basicaly similar to movies. In the conclusion, we tried to explain the importance of Indian literature for Indian cinema.Item Hint tiyatrosu'nda Bhasa'nın yeri ve önemi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Deveci, Beyza Aybike; Kaya, Korhan; Hindolojiİnsanlık tarihi kadar eski olan tiyatro neredeyse tüm toplumlarda ve medeniyetlerde görülmüştür. Bu medeniyetlerden biri olan Hint'te de tiyatro yaklaşık olarak MÖ 1500'lere kadar dayandırılmıştır. Hint Tiyatrosu'nun bu kadar eski olması ve Türkçede Bhāsa ile ilgili özellikli bir çalışmanın olmaması bizi bu konuyu araştırmaya sevk etmiştir.Ele aldığımız bu çalışma giriş, iki ana bölüm ve sonuç kısmından oluşmuştur. Tezimizin giriş kısmında genel olarak Sanskṛt Tiyatro (Klasik Dönem) tarihine değinerek bu dönemde tiyatro sanatında kullanılan birkaç kural hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Bhāsa'nın tarihi, eserlerinin özellikleri ve kullanmış olduğu bazı tiyatro teknikleri ele alınmıştır. İkinci bölümde Bhāsa'ya atfedilen on üç eser detaylı bir şekilde incelenmiş ve onun Dāridraçārudattam eseri ile Şūdraka'nın Mṛççhakaṭikā eseri karşılaştırılmıştır. Sonuç kısmında ise çalışmanın genel bir değerlendirmesi yapılmıştır.Item Karşılaştırmalı Hint ve Yunan mitolojisi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011) UN, Fatma Hicret; Kaya, KorhanÖZET Mitoloji özetle; “çok tanrılı dinlerde tanrı ve yarı tanrıların eylemleri ile onların diğer yaratıklar ve insanlarla iliĢkileri konusundaki efsaneler, öyküler ve inançlar bütünü” olarak tanımlanmaktadır. Bu çalıĢmanın ana konusunu Hint ve Yunan mitolojilerinin karĢılaĢtırmalı olarak incelenmesi oluĢturmaktadır. Bu kapsamda Hindistan coğrafyası temel alınmıĢ ve çalıĢmanın birinci bölümünde, kavram olarak mitoloji irdelenmiĢ; Hint ve Yunan mitolojilerinin kaynakları üzerinde durulmuĢtur. ÇalıĢmanın ikinci bölümünde Hint ve Yunan mitolojileri; “Tanrılar ve Karakterler”, “Efsaneler”, “Yaratıklar” ve “Diğer” baĢlarıkları altında karĢılaĢtırmalı olarak ele alınmıĢtır. Bununla birlikte bu mitolojilerin benzer ve ayrılan yönleri tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢmanın üçüncü bölümünde Hint ve Yunan dünyasının görsel sanatlarından mitoloji konulu örnekler katalog halinde karĢılaĢtırmalı olarak sunulmuĢtur. ÇalıĢmanın sonunda ise Hint ve Yunan kültürleri arasındaki etkileĢim alanlarından farklı örnekler sunulmuĢtur. Bu doğrultuda, iki kültür arasında ve hatta Hint ve “Batı” dünyası arasında müthiĢ derecede bir benzerlik olduğu düĢüncesi ön plana çıkmıĢtır. Son olarak eldeki veriler ıĢığında yapılan genel bir değerlendirme ile Hint ve Avrupa dünyası arasındaki bağlantı; Hindistan‟ın, “Doğu”da bir ülke olmasına rağmen kültür olarak aslında “Batı”ya daha yakın olduğu ispatlanmaktadır. Mitoloji ilk çağlardan günümüze kadar her toplumda var olan, kültürün her unsurunu derinden etkileyen, çoğu zaman tarihe ıĢık tutan ve en önemlisi kültürler arası etkileĢimin yansımalarını bünyesinde barındıran evrensel bir kavramdır. Ancak çoğu toplumlarda mitolojinin karĢılaĢtırmalı olarak ele alınma çalıĢmaları oldukça yetersizdir. Dolayısıyla bu çalıĢma, bu alanda yapılacak olan araĢtırmalara ıĢık tutabilecek bir kaynak niteliğindedir. ABSTRACT Mythology, in brief, can be defined as “the whole legends, stories and beliefs about acts of gods and demigods in their relations with other creatures and people in the polytheistic religions.” The main subject of this study is comparative research of Indian and Greek mythology. In this context based on geography of India; in the first part of this study, mythology is examined as a concept; it is emphasized on the sources of Indian and Greek mythologies. In the second part of the study, Indian and Greek mythologies are comparatively discussed under the titles of “Gods and Characters”, “Legends”, “Creatures” and “Other”. In addition, similarities and differences of both mythologies is tried to be determined. In the third part of the study, mythological examples of Indian and Greek visual arts are presented in the catalog comparatively. At the end of the study, different examples from fields of cultural interactions between Indian and Greek cultures are presented. Accordingly, the idea that is a great similarity between these two cultures and even between the Indian and the Western worlds comes into prominence. In conclusion, with a general evaluation in the light of the data collected, the relation between the Indian and the European worlds prove that although India is in the “East” geographically, but actually closer to the “West” culturally. Mythology is a universal concept existing in every society from ancient times to present day, having deep influences on all aspects of culture, mostly helping us to enlighten and understand the history, and the most important one, reflecting intercultural interactions. However, comparative studies on mythology are cosiderably inadequate. Consequently, this study will be a helpful source for researches in this field.Item Kautilya`nın Arthaşastra`sı(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001) Küçükler, Ali; Kaya, Korhan; HindolojiSUMMARY Arthashâstra was written in 3 or 4 centuries BC to advise rulers in areas such as government, economics, politics and foreign affairs. There are various opinions as regards Kautilya's other names, whether he is actually the author of this book and about the period in which the book was written. In the first chapter of our thesis we summarize these varying opinions and also discuss the style of Arthaşâstra, the original sources and the historical developments in the period. In the second chapter of our thesis, two most important translations of the fifteen books that make up Arthaşâstra (by R. Shamasastry's and R. P. Kangle) are compared with the original text and also summarized. The names (in Sanskrit) and numbers of the 150 chapters and 180 sections that comprise the whole work are also given in the same chapter. After Arthaşâstra had been translated into English in 1909 by R. Shamasastry for the first time, it attracted the attention of many researchers working in this field. It was compared with other works from the point of view of the information it contains and also of the purpose for which it was written. The most well-known comparison is the one made with The Prince by Machiavelli. In the third chapter of our thesis, the similarities of Arthaşâstra with The Prince and also with the well- known examples of the literary form which is known as Risale have been touched on with some detail. It is very difficult to find sources in Turkish about this work which contains useful information for our modern times. In the fourth chapter we have designed two lists which will be useful to understand the contents of the thesis: One is a glossary of the special terms used in the thesis. The others is a list in the form of an index of the names mentioned in the thesis. They will also help, we thought, those people who will later work in the same field. 187Item Mitoloji ve cinsiyet: Hint ve Yunan mitolojilerinde ataerkil dönüşüm(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Akmaz, Gökhan; Kaya, Korhan; Dil ve Tarih-Coğrafya FakültesiBu tez çalışması Hint ve Yunan mitolojilerini temel alarak, bu toplumların dinsel inançlarında ve yaşayış şekillerinde zaman içerisinde yaşanan değişimleri cinsiyet rolleri eksenli ele almaktadır. Bu toplumların dönüşümleri Hint Avrupalı halkların, Hindistan ve Yunanistan coğrafyalarına göçleri ile başlamıştır. Bu halkların göçleri öncesinde Hindistan'da Dravidlerin, Yunanistan'da ise Pelasgların hakim oldukları bilinmektedir. Gerek Dravidlerle gerekse de Pelasglarla ilgili elde ettiğimiz veriler bize bu halkların anaerkil din ve toplum yapısına sahip olduklarını göstermektedir. Bununla birlikte, Hint Avrupalı halkların göçleri doğa-kültür, eros-logos, erkek-kadın gibi ayrımları ortaya çıkarmak için gereken atmosferi yarattı. Ancak, savaşçı ve göçebe Hint Avrupalı halkların Hindistan ve Yunanistan coğrafyalarında hakimiyetlerini kurduktan sonra temelde eril-dişil ayrımına dayalı din ve toplum yapısını yerleştirmeye çalıştıkları görülmektedir. Bu halklarla ilgili anlatılagelen mitler, destanlar, tragedyalar gibi edebi verilerin yanı sıra ikonalar, resimler, heykeller, kabartmalar gibi görsel veriler de bu savımızı desteklemektedir. Yeni kurulan ataerkil düzende erkek, tanrı veya kahraman olarak, en yüce konuma yerleştirilirken; kadın ise son derece önemsiz ve ikincil konuma indirgenmiştir. Karşılaştırmalı olarak ele alınacak bu sorun, Din ve Kültür Tarihine ışık tutacak niteliktedir. Bu tezin amaçları arasında cinsiyet rollerinin kurgusallığının altını çizmek, farklı inanç sistemleri karşılaştıklarında nasıl başkalaştığını ortaya çıkarmak ve Hint ve Yunan mitolojilerini karşılaştırarak bu dinamiğin evrensel olduğunu gözler önüne sermek gibi konular sayılabilir. Türkiye'de ilk kez Hint ve Yunan Mitolojilerinin cinsiyet rolleri açısından karşılaştırmalı bir biçimde ele alınacak olması birçok başka çalışmalara da ışık tutacak niteliktedir. Karşılaştırmalı çalışmalara doğal olarak interdisipliner bir bakış açısı içkin olduğu için bu çalışma Hindologlardan daha fazla bir kitleyi doğrudan ilgilendirmektedir: Filologlar, Din Tarihçileri, Mitologlar ve Gender Uzmanlarını. Anahtar Kelimeler: Hint-Yunan, Dravid-Pelasg, Karşılaştırmalı Mitoloji, Cinsiyet Rolleri, Anaerkil-Ataerkil. This dissertation investigates the changes that occurred in time in the religious beliefs and ways of lives of Indian and Greek societies from a gender related perspective based on the mythologies of these societies. The transformation of these socities started with the migration of Indo-European peoples to India and Greece. The transformations brought about by these communities are based on distinctions such as nature-culture, eros-logos, male-female. Before the migration of these peoples, in India Dravids and in Greece Pelasgs are known to have lived. The data we obtained regarding both Dravids and Pelasgs, show us that the religious and social structure of these societies had a matriarchal principle. However the movements of the societies created the necessary atmosphere that unfolded the dichotomies such as nature-culture, eros-logos, woman-man and masculine-feminine. After establishing their dominance in the geographies of India and Greece, the warrior and the nomadic Indo-European peoples adopted a tendency to replace the matriarchal social forms with a structure mainly based on the distinction of masculine-feminine. The literary data such as myths, epics, tragedies as well as visual data such as icons, paintings, sculptures and reliefs of that era also support this point of view. The newly established patriarchal system reformed the position of man and exalted him into the supreme position of God or hero while reducing the women to a highly insignificant and secondary position. The change in the position of women and men discloses intrinsic discussions about gender roles which are comparatively discussed in this study in order to shed light on the history of religion and culture. All in all, the aims of this thesis include highlighting the fictionality of gender roles, revealing how different religious systems meet when they encounter different beliefs, and comparing Indian and Greek mythologies to reveal that this dynamic is universal. A unique comparative study in Turkey about the gender roles of Indian and Greek mythologies, this dissertation addresses an important subject and will, hopefully, be inspiring for many other studies. Also, the inherently interdisciplinar feature of comparative studies renders this study relevant to many other fields other than Indology such as philology, religion history, mythology and gender studies. Key Words: Indian-Greek, Dravidian-Pelasgian, Comparative Mythology, Gender Roles, Matriarchal-Patriarchal.